Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Yeter! Tören bitti!

12 Eylül 2009 - 00:31 Yorum: 3

Merhaba, saygıdeğer okurlarım... Rahmet ve mahfiret ayı Ramazan"ın son günlerine yaklaşırken, kısa bir dinlenme egoizmine kapılarak sizleri ihmal ettiğim için bağışlayın.

Evet, “Bin aydan hayırlı” ve “Şeytanların bağlandığı” bu mübarek ayda yine acılıyız, yine feryatlar yüksek… Yine şehit anaları feryat ediyor.

Türkiye"nin kaderinde söz sahibi olanlar açılım üzerine açılım yaparken, gündem ise değişmiyor:

Terör… İhmal… Acı… Gözyaşı…

Yoksulluk ise adeta kaderimiz oldu.

Çukurca"dan, Eruh"tan, Başkale"de bebek katili hain bölücü örgütün kahpece pusuya düşürdüğü şehit olan vatan evlatlarını yine son yolculuklarına uğurladık.

Ankara"da Kocatepe Camii"nde ülküdaşım, Onbaşı Orhan Kılıç için düzenlenen cenaze törenine ben de katıldım.

Malum daha önce kaleme aldığım bir şehit cenaze törenindeki abartılı güvenlik tedbirlerinden söz etmiş; vatandaşın şehitlerini rahat uğurlayamadığından söz etmiştim. Yine değişen bir şey yoktu… Yine aynı yoğun tedbir… Şehidi uğurlamaya gelenlerden yine aynı şikayet...

Ama bir fark vardı; ben bu kez vatandaş olarak değil, gazeteci kimliğimle ön plana çıkınca namaz sonrası kendimi şehit ailesinin yanında buldum. Ülkücü şehidime karşı son görevimi yaparken Jandarma Komando Onbaşı Orhan Kılıçn annesi Ayfer Kılıç, babası İdris Dede Kılıç ve yakınların vakarlı duruşlarından çok etkilendim. Gözyaşlarıma dizgin vuramazken bir yandan da şehit yakınlarına başsağlığı dileyen devlet erkanını buğulu gözlerle seyre daldım.

Tören bitti, şehidim son yolculuğuna çıktı. Çıktı çıkmasına da devlet erkanının başsağlığı dileklerinin ardından kameraların ilgi odağı olan Şehit Anası Ayfer Kılıç ve yakınlarının feryadı anlamlıydı; kulaklarımda hala yankılanıyor.

Kameralardan ve fotoğraf makinalarından sıkılan Ayfer Ana, 5 ay önce yaşanan kriz sonucu işsizliğe kurban verdiği oğlunun ardından bu kez Orhan"ını sonsuzluğa uğurlarken son defa feryat ediyordu:

Yeteeer!

Tören bitti!

Evet, bitmişti bir şehit cenazesi merasimi daha… Hatta cenaze namazı için saflar sıklaşırken yan yana geldiğim kıdemli bir subayıma neredeyse “Bu kaçıncı şehit uğurlayışın” dememe ramak kalmıştı...

Şehidimi nurlu yolculuğunda vatan toprağına emanet ederken, beynimde “Aybüke"nin isyanı” yankılandı!

l 2020 idi...

Aybüke, 50"li yaşlara merdiven dayayan babasından hesap soruyordu:

Şimdi, “Çok geç olmadan…” diyor ve Aybüke"nin isyanını takdirlerinize sunuyorum:

“…Baba bizim bayrağımızda sizin zamanınızda Ay-Yıldız varmış neden şimdi haç işareti ve anlamını bilmediğim renkler var?

2 arkadaş okulda tavan arasında eski bir atlas bulmuştuk, o atlasta gördük daha önce Edirne'den Kars'a kadar Türkiye toprağı imiş, şimdi neden o haritanın 1/5"ine Türkiye diyoruz?

Eskiden her mahallede 1-2 cami varken, şimdi neden her ilde bir cami var. Dedem bahsetmişti daha önce ezan denen bir şey varmış, günde 5 defa camilerden okunurmuş şimdi bu çan sesleri ne baba?

Filistinlilerin zamanında topraklarını parça parça satarak İsrail"in kurulmasına sebep olduklarını hiç mi bir yerde okumadınız da, topraklarımızı sattırıp şimdi bu ufacık alana bizi hapsettiniz. Siz atalarınızdan böyle mi aldınız bu toprakları, emaneti böyle mi korudunuz. Günden güne topraklarımız satılırken siz uyuyor muydunuz baba?

Baba küçükken herkesin beni Aybüke diye çağırdığını hatırlar gibiyim şimdi neden bana Angel diyorlar, beni kulağıma Angel ismini ezanla sen mi söyledin?

Bizim evin önünden tanklarla geçen Amerikan askerleri kim baba? Hergün bize hakaret ederek ve sizi her gördükleri yerde coplayarak demokrasi mi getirdiler baba? Bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğretiler sanki. Elime geçen gün bir kitap geçti baba, senin gençliğinden kalan.

Biz Ankara'ya taşınmazdan önce memleketimizin ismi Gaziantep'miş ve 6317 şehit vererek "Gazi"lik ünvanını kazanmış. Neden şimdi oraya Kürdistan diyorlar baba.

Baba hani sizlere Kürtlerle Türkler kardeştir demişler, peki kardeşlerim neden bizi öldürüp ülkemizde ayrı devlet kurdular.

Baba o kitapta Atatürk diye birinden de bahsetmişti. O her kimse 1933'te Bursa'da bir nutuk vermiş, ben şimdi bile ne kastettiğini anlayabiliyorken, sizin gençliğiniz bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız.

Şimdiki Kürdistan toprağında yer alan Süleymaniye"de askerimizin başına çuval geçirmişler ve sen o dönemde gençtin, hiç mi kanın donmadı baba. Neden hesap sormadınız bunları görmezden gelen yöneticilerinize?

O az önce bahsettiğim Atatürk size bir hitabe yazmış ve sizi hain yöneticilere ve uşaklara karşı uyarmış ve hitabenin sonunda da "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."demiş. Baba kanınız o kadar bozuk mu ki ülkemizi bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız.

Baba Türkiyeli ne demek, biz Türk çocuğu değil miyiz, soyumuz belli değil mi bizim, o kitapta okumuştum "Ne mutlu Türküm diyene" yazıyordu. Peki baba ben neden mutlu değilim. Türküm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden söylerdiniz.

Baba biz Kurtuluş Savaşı denen bir şey yaşamışız, kitaba göre dünyanın gördüğü en şanlı savaşmış ve o savaşta 4 milyon şehit vermişiz. Madem bu vatandan bu kadar kolay vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz.

Hiç mi kitap okumadınız, hiç mi sizi uyaran olmadı, hiç mi göremediniz ülkemizin peşkeş çekildiğini, eğer farkında olduysanız ve duygusuzca evinizde oturduysanız sizin o hainlerden ne farkınız kaldı. Allah'ın huzuruna hangi yüzle çıkacaksınız baba.

“Vatan sevgisi imandandır” diye Peygamberimizin bir hadisi varken hadi diyelim ki Türklüğünüzden vazgeçtiniz bari İslam"ın emrine uysaydınız baba.

Senin eski cd'lerden dinledim baba, bizim de bir İstiklal Marşı'mız varmış, o marşı yalnızca körü körüne mi ezberlediniz?

Atalarımız sizi her fırsatta uyarmış, demiş ki "Ey Türk titre ve kendine dön." Baba ne zaman titreyeceksiniz, Ankara'yı da kaybettikten sonra mı? Bundan 13 yıl önce titremediyseniz eğer, artık hiç birşey titretemez sizi.

Baba sen son bağımsız olan Türkiye Cumhuriyetini gördün. “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diyebilecek bir Hasan Tahsin, bir Şehit Şahin, bir Sütçü İmam yok muydu aranızda?

Yazıklar olsun baba sizin gençliğinize! Bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba.

Türklüğünüzden utanmadınız hiç olmazsa insanlığınızdan utansaydınız baba. Bu vatan göz göre göre altınızdan kayarken hiç olmazsa ŞEREFİNİZLE ÖLEMEDİNİZ Mİ?"

* * *

Şerefinizle ölmek isteyenlere son haykırış: Unutmayın, bu vatan 30 kuponla alınmadı!

Ve, yine unutmayın! UYURSANIZ ÖLÜRSÜNÜZ!

YAZARIN DİĞER YAZILARI