Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Vay benim ustalığıma!

27 Şubat 2014 - 21:10 Yorum: 3

Çıraklık...

Kalfalık...

Ustalık...

Böyle diyordu Recep Tayyip Erdoğan, 2002’den 2011’e yol alırken...

Çıraklık ve kalfalıktan terfi edip ustalığa geçerken çooook böbürleniyordu...

İşte böylece kendisi de büyük usta oluyordu!

Ustalığını ilan ettiğinden bugüne yıllar yılları kovaladı ve geldiğimiz noktaya bakın ki, Türkiye ne yazık ki çuvalladı...

Bir projenin ürünü olan AKP’nin kuruluşundaki liboşlar, komünistler, sosyal demokrat İslamcılar ve nihayetinde “Paralel Yapı” olup çıkan Fetullah Gülen hareketinin koltuk değnekleriyle bugünlere gelindiği çok acı tecrübeyle öğrenilmiş oldu...

Şimdi dünün kankaları gırtlak gırtlağa... Adeta birbirlerini boğazlıyorlar!

Neden biliyor musunuz; kandırılmışlık ve aldatılmışlık kahretti ustalık hayalini kuranları...

Türk askeri üzerinde senaryolarını kuranlar, gündemi meşgul edip paralel yapılarını derinleştirirken kozmik odaların kahramanlarının kendileri olduğu şimdi çok iyi anlaşılıyor...

Baksanıza ustalık döneminde adalette, emniyette, eğitimde görevden almalar alabildiğine devam ediyor... Tek parti hakimiyetindeki Türkiye’de bir gecede istenen yasalar çıkarılıp onaylatılırken iktidar kendi kadrolarını oluşturuyor.

Ustalık dönemi adeta çıraklık günlerini aratıyor Recep Tayyip Erdoğan’ın... Deşifre olan konuşmalar gün yüzüne çıkarken o, kendisine beddua edenleri şikayet ediyor; yandaşlarına...

Şikayetleri bitmiyor; oğlu ile hakkındaki ses kayıtları bitmek bilmiyor.

Bu nasıl ustalık, anlamak mümkün değil? Baksanıza Recep Tayyip Erdoğan, devletin kriptolu telefonlarının dinlenmesine bile mani olamıyor cilalı büyük ustalık döneminde!

Kendine bağlı emniyet güçleri ha bire sokakta, caddede, evde, meydanda, tribünlerde sürek avında... Açılan “Alo babacım” pankartlarını asanlar araştırılıyor ya da “Ayakkabı kutusu” diye bağıranlar derdest ediliyor!

Gündem, milyarlar, milyoncuklar...

Yandaş basında tam tersi; kumpaslar, kurulan tuzaklar ve iftiralar üzerine senaryolar...

Kandırılmışlığın, aldatılmışlığın dramını yaşıyor iktidar sarhoşları...

Neye uğradıklarının, nasıl ihanete uğradıklarının şaşkınlığını atamıyorlar...

17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk operasyonlarının üzerinden aylar geçerken, “Ayakkabı Kutusu”nun mucidi de salıverildi...

Basına yansıyan haberlerde bu tahliye sonrası 4.5 milyoncuğun akıbeti şöyle aktarılıyordu:

“...Recep Tayyip Erdoğan, vekillerin sorusu üzerine eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın evinde ayakkabı kutusunda bulunan paraların kendisine iade edildiği bilgisini verdi.”

AKP kaynakları bu bilgi üzerine toplu hücuma geçercesine ‘Bu paralar Arslan’ın şahsının değil, bir üniversite, bir imam hatip lisesi için hayırseverlerin makbuz karşılığı verdiği paralardı’ teranesine devam edip duruyordu.

Ama ne ilginçtir Başbakana dayanan bu iddia ilgili makamlar tarafından yalanlandı; yani paralar iade edilmemişti!

Güneydoğu’da eşbaşkanlı PKK’lıların yaptıklarını unutturan gelişmeler yaşanırken gündem tek; yapıldığı iddia edilen yolsuzluklar ve bunun karşısında iktidar yandaşlarının savunmaları...

Tüm bunlar elbette bugünün meselesi değil; dün de geçmişte de çok şeyler oldu... Örnek mi, işte Tevfik Fikret’in şiiri...

“Yiyin efendiler yiyin” derken bakınız Tevfik Fikret neler söylüyor:

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını, / Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini, / Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini, / Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini... / Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! / Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! / Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak! / Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak, / Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak... / Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Evet, Türkiye’de yaşanan tüm bu gelişmelere karşı espriler de öylesine bol ki... Ama en güzel espri galiba bizim Baaddin’den:

“Panik yok. Ben Baaddin! Ampul patladı!”

Günün sözüne gelince o da ünlü bir düşünür olan günün sözü Sam Ewing’ten… O da şöyle diyor:

“- İşler zorlaşınca insanların niteliği meydana çıkar! Kimisi kollarını sıvar, kimisi burun kıvırır, kimisi toz olur!”

YAZARIN DİĞER YAZILARI