Tehlikeli bir ayrıştırmaya doğru yol alıyoruz!
Kardeşlikten dem vurulsa da iktidar/muhalefet cephesinde gerilim tavan yapacak seviyeye doğru gidiyor.
Muhalefet, haklı eleştirilerini yapsa da iktidar bildiğinde ısrarlı... İktidar olmanın keyfini sürmeye devam ediyor...
Malumunuz dün 28 Şubat’tı... İktidar kanadından bütünleştiren değil ayrıştıran demeçler peşpeşe geldi...
Yarasalar, muhtar olamazlar, imam hatipler sözleri... Hatta bitmeyen operasyonları yetersiz bulup mutlu olmayan başbakan yardımcıları... İlginçtir gayet güzel yönetim şovları...
Diyorum ki bırakın imam hatipleri, bırakın yarasaları demeç patlatıp 76 milyonu kucakladığınızdan söz ediyorsanız, bunu yerine getirin…
Ya bir diğer şımarık tayfa ne yapıyor… Ayrıştıran, kışkırtan açıklama ve demeçlere devam... Hafta başındaki grup konuşmasında huylu huyundan vazgeçmedi... Durmadan Türk insanını kamplara bölmenin hevesindeki bu insanlar gerçekten Türkiye’ye kötülük etmeye devam ediyorlar. Çünkü verilen demeçler kucaklamıyor, ayrıştırıyor!
Türk’ün ızdırabı büyürken, yüreği dağlanırken 1963’ten 2013’e, tam 50 yıl öncesinin satırlarıyla sizleri baş başa bırakacağım...
Türk milliyetçiliğinin mücadele adamı Galip Erdem Ağabeyin, uyuyanlara ağıdını bugünkü nesillere hatırlatmak istiyorum...
Şöyle diyor, Galip Erdem Ağabey:
“- Derin bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz! Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz. Saadetinizin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim.
Ama maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız. Yazık ki o zaman, «Artık çok geç olacak!» Bir daha uyumak şöyle dursun, yatak bile bulamayacaksınız. Ve o vakit, sizin hesabınıza üzülmek yine bize düşecek.
Biliyorum: Düşünmeyi sevmiyorsunuz. Düşünürseniz rahatınızın kaçmasından korkuyorsunuz. Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar, diyoruz, aldırmıyorsunuz. Sözümüze kulak verirseniz tedbir almak gerekeceğini anlıyor, zahmete girmek istemiyorsunuz. Bir tek endişeniz var: Gününüzü gün etmek, dilediğiniz gibi yaşamak.
Mücadeleden ürküyorsunuz. Öylesine ürküyorsunuz ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilginiz olmadığını göstermek ihtiyacını duyuyorsunuz.
Memleketimizin binbir dâvası var. Nizamınızı yıkmak isteyen düşman kuvvetler sayılamayacak kadar çok. Diken üzerindesiniz. Fakat dikenli bir yolda ayağınızı yaralamadan yürümenin mümkün olmayacağını unutuyorsunuz. Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görmüşçesine, sırtınızı dönüyor, yeni ve eskiden daha derin bir uykuya dalıyorsunuz. Canınıza kasdedenler her geçen gün yatağınıza daha fazla yaklaşıyor, korunma imkânlarınızı gittikçe azaltıyorlar. Hiçbir feryat sizi uyandıramıyor, tehlikeyi anlamanızı temin edemiyor Yaklaşan düşmanın ara sıra yumruğunu yiyor, hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor, şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da sayın başınızı tekrar yastığa gömüyorsunuz. Kurtuluş ümitlerine veda etmeden uyanmanızı istiyoruz. İyi niyetimize akıl erdiremiyor, gayretlerimize yabancı kalıyorsunuz. Hattâ biz olmasak daha rahat uyuyacağınızı sandığınız, bu yüzden bize düşman kesildiğiniz bile oluyor. Yine de başucunuzda davul çalmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gözünüzün açılması için ne mümkünse yapacağız. Gafletten sıyrılmağa biraz da sizin çalışmanızı bekliyorsak, acaba haksızlık mı ediyoruz?”
* * *
Sizi Cennetmekan Galip Erdem Ağabey ile baş başa bırakıp teşekkür satırları ile yazımıza nokta koyalım.
“Türk size neyledi” diye sormuş, bir şeyleri paylaşmıştık. Gafletten uyanış nidaları yüreğime su serpti... Milliyetçiliği ayaklar altına alanlara sitemin tavan yaptığı bu mesajlardan çok iyi anlaşılıyor...
Şunu ifade edeyim; bu onur veren mesajlarınız karşısında söylenecek çok söz var… Ama şunu biliniz ki Türk milletinin bir evladı olarak sizlerin manevi desteğine sığınarak yazmaya devam ediyorum. Hepinizden Yüce Rabbım razı olsun…