Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Tüylerim diken diken!

07 Ağustos 2010 - 15:09 Yorum: 9

Hafta sonunda yüreğimi yaralayan bir kin ve öfkenin ürünü malum medyada yer alan bir haberin içindeki “kin” ve “öfke”nin ürünü sözlerle irkildim:

“…askerlerin sivil iradeye hukuksuz direnişine sahne olan son YAŞ…”

Cumartesi sabahı, biraz da sağlık nedeniyle işten kaytarıp istirahata çekilmiştim. Çekilmiştim ama elimde kumanda haber ağırlıklı televizyon kanallarında öğleyi buldum. Elbet gözüm, kulağım Türkiye"nin bunca sıkıntısı içinde yaşatılan yeni krizdeki gelişmelerde idi...

Peygamber ocağım, gururum Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki kara kara bulutların hiç olmasını istemem, istemedim! İsteyene de düşmanım gözüyle baktım!

Türkiye Cumhuriyeti"nin varlığı için canını gözünü kırpmadan feda eden erinden en üst kademedeki komutanına kadar Mehmetçiğimin yuvasında huzur içinde görevini yapması kadar tabii daha başka ne olabilirdi ki?

Mehmetçiğimin huzurunu kaçırmak isteyenler benim dostum olabilir miydi?

Mehmetçiğimin güven kaybını isteyenler benim yandaşım olabilir miydi?

Mehmetçiğimin başımızda eli kanlı bir eşkıya örgütü ile mücadelede moral gücünü yok etmek için sistemli yayınlar yapanlar benim basınım olabilir miydi?

Mehmetçiğimin içindeki jurnalciler benim insanım olabilir miydi?

Mehmetçiğim vatan aşkıyla canını seve seve feda ederken timsah gözyaşları dökenler benden biri olabilir miydi?

Sorular… Sorular...

Cevabım ise hazırdı: Hayır! Hayır! Hayır!

Kumandayı elimden atıp hadi bugün bir yazı daha kaleme alıp da okurlarımla dertleşeyim diye bilgisayarımın başına geçtiğimde internet haber sitelerinde bir gezintiye çıktım.
Bu gezintimde içim kabardı, ruhum karardı, kötü oldum! Hep kötü senaryolar, hep iddia, iddia…

Kaynak, yandaş gazete, internet siteleri ve televizyonlar...

Haber sitelerinde gezinirken bir habere gözüm takıldı:

“Heron skandalında inanılmaz atama…”

Hani şu “Heron” dedikleri insansız hava araçlarının hikayesi... İddia elbet uzun süredir gündemde ve netlik olmayınca önüne gelenin senaryo dizdiği bir vaka ve iddialara göre 3 yıldır bir sonuca ulaşılamıyor!

Malum basın, “Heron”ların komutanlığına atanan isme takmış kafayı... Ama ben de bu konuya değil, malum haberin satır arasındaki kin ve öfkeye, bir Türk silahlı Kuvvetleri düşmanlığı ifadesine takıldım:

“…askerlerin sivil iradeye hukuksuz direnişine sahne olan son YAŞ…”

Anlamadım diyenlere anlatayım kısaca…

Türk Ordusu"nun her yıl düzenli olarak toplantısının adıdır şura… Her zaman da Türk"ün “zaferler ayı” Ağustos ayında geleneksel olarak toplanır. Atamalar, emeklilikler, terfiler konuşulur ve gereği yapılır. 

Bu kez de öyle oldu... Ancak iddialar, suçlamalar ve malum davanın gölgesinde Yüksek Askeri Şura, çalışmalarını tamamladı.

Yaşananlar karşısında “yandaş medya” sazı eline aldı! Yaz yazabildiğini, konuştur konuşturabildiğini...

Sivil iradeye, yani Büyük Ortadoğu Projesi"nin eşbaşkanlığını yapan hükümete pardon “sivil irade”ye karşı askerler yani şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri"nin mensupları “hukuk dışı direniş” yapmışlar…

Bu sözleri okuduğum anda yüreğim sızladı, tüylerim diken diken oldu.

“Yandaş medya”yı siz değerli okurlarıma havale etmek istedim ve bu yazı ortaya çıktı.

Ve, son sözüm; unutmayın birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener! Ama yaşadıklarımız ne birlikten yana ne de beraberlikten yana... Herkesin eline bir ayrılık sazı tutuşturulmuş, vuruyorlar teline…

Yazımı Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk"ün sözleriyle bitirmek istiyorum:

NE MUTLU TÜRK"ÜM DİYENE!

YAZARIN DİĞER YAZILARI