Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, aralarında Suriye, Irak, Filistin, Yemen, Sudan, Mısır'ın da olduğu birçok İslam ülkesinden gelip Türkiye'de misafir olan muhacir alimlerle iftar sofrasında bir araya geldi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez aralarında Suriye, Irak, Filistin, Yemen, Sudan, Mısır'ın da olduğu birçok İslam ülkesinden gelip Türkiye'de misafir olan muhacir alimlerle iftar sofrasında bir araya geldi. İstanbul'da, Bahariye Mevlevihane'sinde gerçekleşen "Muhacir Alimler İftar Programı'nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, iftar sofrasında İslam alimleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek davete icabet edip iftar programına katılan her bir alime teşekkür etti. Dünyanın neresinde olursa olsun, alimlere büyük görevler düştüğünü belirten Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "İçinde bulunduğumuz dönemde, sorumluluğumuzu idrak etmemiz gerekiyor. Şeyh Karadavi ve benzeri alimlerin maruz kaldıkları büyük üzüntü verici sözleri kınıyoruz" dedi.
Türkiye'de misafir bulunan muhacir alimlerle düzenlenen iftar programında konuşan Başkan Görmez, İstanbul'un, alimlerin beşiği, alimlerin buluştuğu diyar olduğunu ifade ederek şunları söyledi;
"Alimlerin, el ele vererek çalışması gerekiyor. Bazı alimlerimizin maruz kaldıkları zulümden, haksızlıktan, işkenceden dolayı kederliyiz ve elem duyuyoruz. Onlar kendi ülkelerinde yaşayamıyorlar, hicret ettiler. Bulundukları ülkede hayatlarını idame ettiriyorlar. Bugün İslam dünyası olarak büyük bir buhrandan geçiyoruz. Bu üzüntü verici gelişmenin iyi bir sonuca bağlanması için duacıyız. Dilekte bulunuyoruz Rabbimizden. Çünkü bu uyuşmazlık, fikir ayrılığı, bölünme en değerli kardeşlerimiz arasında vuku buluyor. Bu mübarek günde yüce Rabbimize yönelip, dilek ve temennide bulunuyoruz. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır'ın, muhakkak iyi niyet ve arabuluculuk çalışmalarına cevap vermeleri, kabul etmeleri gerekiyor"
"Bazı alimlerimizin maruz kaldıkları zulümden, haksızlıktan, işkenceden dolayı elem duyuyoruz"
Görmez konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Alimlerin, el ele vererek çalışması gerekiyor. Bazı alimlerimizin maruz kaldıkları zulümden, haksızlıktan, işkenceden dolayı kederliyiz ve elem duyuyoruz. Onlar kendi ülkelerinde yaşayamıyorlar, hicret ettiler. Bulundukları ülkede hayatlarını idame ettiriyorlar. Bugün İslam dünyası olarak büyük bir buhrandan geçiyoruz. Bu üzüntü verici gelişmenin iyi bir sonuca bağlanması için duacıyız. Dilekte bulunuyoruz Rabbimizden. Çünkü bu uyuşmazlık, fikir ayrılığı, bölünme en değerli kardeşlerimiz arasında vuku buluyor. Bu mübarek günde yüce Rabbimize yönelip, dilek ve temennide bulunuyoruz. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır'ın, muhakkak iyi niyet ve arabuluculuk çalışmalarına cevap vermeleri, kabul etmeleri gerekiyor. Müslümanın kanı Müslümana haramdır. İnsan hayatı şereflidir ve korunması gerekmektedir. Biz, Suudi Arabistanlı alim kardeşlerimize çağrıda bulunalım. Gelin söz birliğine devam edelim. Gerginlik ortamı daha da yaygınlık kazanmadan, iyi bir şekilde sonuçlanması için çalışalım. Allah'a, Peygambere itaat edelim çünkü bizler Müslümanız, müminiz. Müminin böyle davranması gerekiyor. Hazreti Peygamber Veda Hutbesinde, "Bundan sonra birbirinizin boyunlarını vuranlardan olmayın" buyuruyor. Bu tavsiyeye uyulması gerekir. Müslümanın, Müslümana karşı ne bir kalkan ne de bir savaş elbisesi giymesi caiz değildir. İslam toplumları ve Müslüman ülkeler, geçtiğimiz yıllardan bugüne kadar bizlere üzüntü verici olaylarla karşı karşıyadırlar. Bütün bu toplumlar, Müslüman toplumlardır, barışçıl toplumlardır, yaratıcılarına inanan, iman eden toplumlardır. İçinde bulunduğumuz bu kutsal ay içinde, kutsallığına saygı gösteren toplumlardır. İslam toplumları, bu olaylara tanıklık ediyor. Bizlerin muhakkak birbirimize saygılı olmamız, yardımcı olmamız gerekiyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, alimlere büyük görevler düşüyor. İçinde bulunduğumuz dönemde, sorumluluğumuzu idrak etmemiz gerekiyor. Şeyh Karadavi ve benzeri alimlerin maruz kaldıkları büyük üzüntü verici sözleri kınıyoruz"
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Müslümanların olaylarını takip ettiklerini anlatan Başkan Görmez, aynı zamanda Türkiye'ye sığınanlara kucak açtıklarını söyledi. Ensar ve muhacirler arasında yapılan uygulamayı herkesin bildiğini belirten Başkan Görmez, "İşte bugün Türkiye o rolü oynuyor. Rabbimizden dileğimiz, bizleri bu görevde başarılı kılsın. Gayret ve çabalarımızı devam ettireceğiz. İmkan ölçüsünde bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz." dedi.
Görmez: "Türkiye alimlere de kapısını açtı. Bu ülke, onların da ülkeleridir. Türkiye bugün, muhacir alimlere ve Türkiye'ye gelmiş olanlara da ev sahipliği yapmaktadır. Onlar, kendi halkları ve toplumları için çırpınan bilginlerdir. Ben inanıyorum bütün alim kardeşlerim, bu sorumluluğu omuzlamakta ve bunu idame ettirmekte yetenekli insanlardır. Alimler toplumların doğruluğu, huzuru için çalışan insanlardır. Toplumları mutluluğa sevk edecek ve onun için gayret sarf eden, alimlerdir. Çalışan alimleri Allah mutlaka başarıya ulaştıracaktır. Hepimiz, sorumluluğumuzu idrak ediyoruz. Toplumlarımıza karşı sorumluyuz. Bu yükümlülüğü omuzlarımızda taşıyoruz. Hiçbir alim, bir müminin kanının mübah olduğunu söyleyemez. Terörle mücadele etmemiz, hakkı gözetmemiz gerekiyor. Yöneticiler arasında ihtilafın artmasına kaydetmesine fırsat vermeyelim. İyilikte tek yumruk olalım, düşmana karşı savaşalım. Bazı alimlere karşı çirkin davranışlar söz konusudur. Onları savunmamız gerekiyor. Kendi başlarına bırakmayalım. Hepimiz bu alimlere karşı söylenen iftiraları duyduk. Toplumunda ileri gelen alimlerin, terörist olarak nitelendirilmeleri, bizleri gerçekten üzüntüye sevk etmektedir. Burada hedef alim değil, İslamiyet ve Müslümanlardır. Bu tür çirkin davranışlardan üzüntü duyuyoruz. Bizim muhakkak tek saf halinde, İslam'a cephe alan taraflara karşı hikmetle mücadele etmemiz gerekiyor. İslamofobi ve benzeri gelişmeler, hepimizi hüzne boğmaktadır. Gelecek nesillere barışçıl bir dünya bırakmamız gerekiyor. İnsanlığın birbirine karşı kışkırtılmaması gerekiyor. İslam'dan korku ve İslamiyet'in çirkin şekilde tanımlanmasından üzüntü duyuyoruz. Bu davranışlara karşı çıkmamız gerekiyor" açıklamasını yaptı.