Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Türk’e ışık oldu ve gitti...

23 Nisan 2015 - 00:24 Yorum: 0

Kuramsal Kimyacı...

Moleküler Biyolog...

Türk Einstein’ı...

Onun adı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu...

Son anına dek Türkiye'de işler kötüye gitmeden yüzlerce konferans, TV radyo programı yaptı. En son “Türkiye Nereden Nereye” diye söyleşi kitabını yayına hazırlıyordu.

Herkes onun tatlı sohbetlerine çok alışıktı. Zekice şakalarına, insanları güldürüp düşündüren ciddi işleri basitçe izah edişlerine herkes hayrandı.

O ünlü Türk, iki saat ayakta durup da ıh demeden konferans veren isimdi.

Bıkmadan tekrar tekrar her yönden Türkçe dilinin güzelliklerini anlattı durdu.

Türk kültürünün tarihinin zenginliklerini, dünyayı, bilimi her seyi anlattı.

Gençlere ilham, hedef ve yol gösterdi her zaman...

Babasının vasiyet etmiş olduğu görevi yapmak Ona nasip etti.

Bilim + Gönül onun her zaman düsturuydu.

Onun en büyük başarısı şüphesiz çok genç yaşlarda elde ettiği tam profesörlük ünvanı oldu. 1963 yılında 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında tam profesör unvanını aldı. 20. Yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu ünvanı kazanan en genç öğretim üyesi olarak bilim tarihindeki yerini aldı.

Bilimin ışığında gönül toplumun dili, kültürü, tarihi ve gelenekleri her şeyi ile özetliyordu.

Dil gönlü yüzdüren gemidir diye Türkçe’nin önemini Mevlana'nın hikâyesine uyarlayarak özgün şekilde anlatırdı.

“Bye Bye Türkçe” ve hayatını anlatan “Türk Aynştaynı” başucu kitapları oldu hep...

Türkiye’de bulunduğu dönemde çalışmalarında daha çok Türk milli kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı.

Eğitim dilinin resmi dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini hep savundu durdu ama bir milletin dilini unutmasının nelere malolacağını anlatamadı adeta...

Babasının dış görevi nedeniyle yaban ellerde doğdu; Türkiye’ye geldi üniversiteyi bitirdi ve yine dış ülkelerde ünvanlarına unvan kattı. Ama bunca ayrılığa rağmen onun Türk’e hasreti hiç bitmedi. Türk insanına her zaman ışık oldu.

Gençlere şu öğütleriyle Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nu rahmetle anıyorum. Mekanı Cennet olsun, Yüce Rabbim ondan razı olsun...

İşte onun öğütleri:

"...Gençler, Türkiye’de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.

Sırf üniversite bitirdi desinler diye, ananız babanız Amerika'da mastır yaptı diye öğünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız.

Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu millet, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun.

Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir.

Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin.

Formülünüz 'bilim' + 'gönül'dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa

Ben atalarımdan beri Türk kimliğimle varım. Ne yaptıysam o sayede yaptım. Ona buna yaranayım diye değil.

Otuz yılda bak milleti ne hale soktular. Şimdi de 'açlıkla' terbiye ediyorlar.

Ayarlı basının köşe yazarlarından biri geçenlerde Avrupa Birliğine girmenin yaralarından diye 'O zaman bu ay yıldızlı pasaport ile Avrupa kapılarına gitmenin utancından kurtulacağım' diyor. Tanrı, bu millete acısın...

Ve çok önemli bir sözü:

En tehlikeli sömürgecilik, köleleşme zihinlerin ve gönüllerin sömürgeleşmesi ve köleleşmesidir. Birinci vazifemiz gönlümüzü ve zihnimizi kölelikten kurtarmaktır.

O bir mucize Türk’tü... Nur içinde yat güzel insan...

YAZARIN DİĞER YAZILARI