Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Türkçe teşekkürünü hak etmek!

24 Nisan 2012 - 10:35 Yorum: 17

Yazılarıma gelen mesajlarda en çok iktidar yanlılarının yakınmaları var. Ama bilmiyorlar ki adımız muhalif yazar!

İktidarın hiç mi doğruları olmadığını soruyorlar. Elbette cevabım da; yapılan icraatların hükümet olmanın gereği olduğu yönünde oluyor.

Bizim işimiz, doğruları bulmak için yanlışları gündemde tutmak...

Özellikle de bu kadar yandaş basın ve kalem varken...

İstanbul’da “Aydın Doğan’a fırça” başlığı ile gündem bulunan, adı Türkçe olmayan bir alış veriş merkezinin açılışında Başbakan, “Yeni inşa edilen konut ve işyerlerinde towers gibi mall gibi kelime ve kavramların tamamının Türkçe'de aslında güzel karşılıkları var. İstanbul Türkçesi ülkemizin artan dış ticaretine paralel olarak, yatırımcılarımızdan Türkçe hassasiyetini görmek istediğimizi özellikle vurgulamak istiyorum” diye sitem edince Türkçe sevdalılarının gönülleri okşandı!

Benim de hoşuma gitti Başbakanın itirazı...

Ama bir zamanlar hızlı muhalif Aydın Doğan’ın Başbakana görkemli açılış hazırlaması da gerçekten anlamlıydı.

Ve Türkçe konusunda şöyle diyordu Başbakan:

“Yerli yatırımlarda Türkçe hassasiyetini ben özellikle yatırımcılarımızdan rica ediyorum. Uluslararası yatırımlarda, özellikle de iç tasarımda Türkçe hassasiyetini görmek istediğimizi burada özellikle vurgulamak istiyorum.

Towers gibi, mall gibi, kids ya da food court gibi kelime ve kavramların tamamının Türkçe'de çok güzel karşılıkları var. Türkçe, dünya üzerinde yüz milyonlarca insan tarafından konuşuluyor.

Türkiye Türkçesi, özellikle de İstanbul Türkçesi ise, Türkiye'nin artan gücüne, büyüyen ekonomisine, artan dış ticaretine paralel olarak artık uluslararası bir boyut kazanıyor.

Yerli yatırımlarda Türkçe hassasiyetini ben özellikle yatırımcılarımızdan rica ediyorum. İstanbul, elbette küresel düzeyde önemli bir şehirdir, uluslararası bir markadır, yani biz kendi markalarımızı oluşturacaksak buna çok ihtiyacımız var, ama Türkçe de artık ülke sınırlarını aşan önemli bir dildir.

Burada en zor hali ile Türkçeleşmiş Türkçeyi bile eğer benimsersek, bununla da çok önemli adımlar atmış oluruz. Bu yüzden Türkçe isim ve markaların dünya markasına dönüşmesi için gayret gösterilmesi gerektiğini de ayrıca vurgulamak istiyorum.”

Öyle ya, Türkiye’de yaşıyor isek dilimiz Türkçe ise buna sahip çıkmak herkesin ilk ödevi olmalıydı. Ama ne yazık ki ödevini herkes unuttu ve bugünkü manzara gün yüzüne çıktı.

Türkçe’yi demeçlerle kurtarmamız da artık mümkün değil.

Türkçe’nin kurtuluşu icraatlarda!

Mesela; Başbakanımız bu tür yerlerin açılışına mı davet edildi; ismi Türkçe değilse gitmemeli. Davet edildiği yabancı isimli tesisin açılışına katılmamalı ki Türkçe’yi koruma adına bir manası olsun!

Yoksa Türkçe’mizi katledenler cirit atarken onların açılışlarına katılıp da nutuk atmakla bu iş olmaz!

Evet, Başbakanımıza Türkçe teşekkürünü hak etmek adına bir tek şey düşüyor; ismi Türkçe olmayan yerlerin açılışlarına katılmamak!

Ne dersiniz haksız mıyım?

Bu arada unutmadan “Türk’üm” diyen herkese düşen büyük bir ödevi de hatırlatalım:

Gelin, Türkçe ad taşımayan işyerlerinden alış veriş yapmayalım!

Türkçe’ye sahip çıkmak kolay ama bu ödevi yerine getirmesi gerekenler uyuyor.

Kim mi bu uyuyanlar?

Belediyelerimiz...

Yine iş Başbakan’a düşüyor!

Arayacak partisine mensup belediye başkanlarını...

Ruhsat verilecek iş yerlerinde Türkçe mecburiyetini şart koşacak!

İşte o zaman Türkçe kurtulur!

Ben de hak edilen teşekkürümü yeniden dile getiririm!

Yazıma Yüce Türk Atatürk’ün Türkçe konusundaki önemli bir mesajı ile nokta koyalım:

“-Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. "Türk milletindenim" diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI