KAYSERİ (AA) - ESMA AYGÜN - Makyaj sanatçısı ve Kulis Kostüm, Tasarım, Tekstil, Sahne Sanatları ve Organizasyon şirketinin kurucularından Şenay Korgül, "Sinemada plastik makyajın kullanılması yurt dışında 1930'lara dayanıyor. Türkiye'de ise son 5 yıldır kullanılıyor. Plastik makyaj filmin bütçesini çok etkiliyor. Bu nedenle de pek tercih edilmiyor" dedi.
Korgül AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1993 yılında tiyatro oyunculuğuna başladığını ancak işin mutfak kısmı daha çok ilgisini çektiği için kostüm ve makyaj tasarımına başladığını söyledi.
Sinema sektöründe uygulanan plastik ve kozmetik makyaj üzerine yurt dışında eğitimler aldığını anlatan Korgül, İstanbul'da iki kardeşiyle açtığı atölyede meraklılarına bu alanda eğitimler verdiklerini belirtti.
Sinema, tiyatro ve dizilerde kullanılan kostüm, makyaj ve aksesuarların tasarımının önemine dikkati çeken Korgül, "Ülkemizde efekt ve plastik makyaj birbirine karıştırılıyor. Efekt makyaj daha sık rastladığımız yaralar ya da ışık ve gölgeyle yapılan morluklar, kanamalar... Plastik makyajla ise bir oyuncunun yüzünden kalıp alınıyor, kalıbın üzerindeki oynamalarla bu kişi bir siyasetçiye de çevrilebilir bir uzaylıya da... Sinemada plastik makyajın kullanılması yurt dışında 1930'lara dayanıyor. Türkiye'de ise son 5 yıldır kullanılıyor. Plastik makyaj, filmin bütçesini çok etkiliyor. Bu nedenle de pek tercih edilmiyor. 15 yıldır bu işin içindeyim ancak ilk plastik makyaj işini 2004 yılında aldım. Sonra da çok nadir iş aldık, son olarak 28 Şubat'ta vizyona giren "Gulyabani" filminde plastik makyaj uyguladık" diye konuştu.
Korgül, genellikle bilim-kurgu ya da korku filmlerinde uygulanan plastik makyajın malzemelerinin de zor bulunduğunu, Türkiye'ye bu ürünlerin ABD, Almanya ve İtalya gibi ülkelerden ithal edildiğini dile getirdi.
- Makyaj sanatçıları dernekleşiyor
Dizi ve sinema setlerinde çalışma koşullarının ağır olduğunu ifade eden Korgül, sahnelerin en önemli ögeleri olan makyaj ve kostümün tasarlayıcılarının da zor koşullarda çalıştıklarını anlattı.
Türkiye'de makyaj sanatçılığının bir meslek olarak görülmediğini belirten Korgül, şunları kaydetti:
"Bizler de bir platform kurduk. Mesleğimizin sorunlarını dile getirmek için dernekleşmeye çalışıyoruz. Çalışma koşulları zor. Ülkemizde genellikle işler son dakika yapılıyor. Senaryo bize geliyor, karakter analizi yapıyoruz, notlar alıyoruz ve hazırlanıyoruz. Ancak bir bakıyorsunuz proje ertelenmiş. Sonra bir ay bazen de iki hafta kala tekrar proje önümüze getiriliyor. Kostümlerin ya da makyajın acilen bitirilmesi isteniyor. ABD'de ya da Avrupa'da bu konuda daha profesyonel davranılıyor. Uzun süre proje üzerinde çalışılıyor, biz de ise tam tersi. Bazen saatlerce yanık bir yüz yapmak için emek veriyoruz. Bir anda yönetmen kameranın açısını değiştirmeye karar veriyor ve bizim o uğraştığımız yanık yüz saniyelik bile gösterilmiyor. Son zamanlarda yaptığımız kanlı makyajlar, yaralar sansürlenmeye başlandı. Tabii ki bir emek söz konusu olduğu için üzülüyoruz. En keyifli işimiz Ulak filmi idi. Çağan Irmak'ın yönettiği bu filmde 72 kişiye makyaj yapmıştık. Akşam 5'te makyaja başlamıştık, sabah 5'te sona ermişti. Türkiye'de özel olan işlerden birisidir, çok severek çalıştık. Dekor makyaj ve kostüm için saatlerce masa başı planlaması yapıldı. Çok yorulmuştuk ama değmişti."