Anavatan Partisi kurucu Genel Başkanı, 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın vefatının üzerinden yıllar geçti.
Fakat geçen onca yıla rağmen Turgut Özal'ımızı hiçbir zaman unutmadık.
Yapmış olduğu icraatlar ile 12 Eylül Askeri darbesi sonrası içine kapanan Türkiye’yi her alanda dünya ile yarışır bir hâle getirdi. Turgut Özal’ın büyük bir hayali vardı, Türkiye’yi dünyada süper güç yapmak, cennet ülkemizi çağdaş bir kızıl elma ülküsü ile hedeflerine ulaştırmak. Belki ömrü vefa etmedi ama onun ülküsünü taşıyan yiğitler herdaim ülkemizde var olacaktır.
Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın herkesçe bilinen hayat hikayesini anlatarak değil; Naçizane Turgut Özal’ın kişiliği ve vefatı üzerine bir şeyler kaleme almak istedim, umarım beğenirsiniz.
Turgut Özal’ın kızı Zeynep Özal’ın bir haber sitesine verdiği demeçte babam yanında iki şey taşımazdı der; “ Para ve anahtar “ Annem kapıyı her zaman kendisi açardı. Bunun sebebini ise bir türlü anlayamadık.
Böylesine gizemli bir hadisenin aslında tek bir cevabı olabilirdi. Dünyanın mülkünde gözü olmayanın, kalplere sığmayan sevgisi olurdu. İşte böyle bir lider ancak Turgut Özal olabilirdi.
O ki her şeyi en incesine kadar hesap ederdi.
Ahmet Özal der ki; babam sırrını asla kimseye söylemezdi.
Zeynep Özal'a babanız nasıl bir babaydı diye sorulur?
Şefkatli, yardımsever, babacan, gözü/ gönlü tok, merhamet dolu kalbinde düşeni kaldıran gerçek bir babaydı. cevabını verir. Her şeyden önce bir arkadaş gibiydi. "Ben babamı değil, arkadaşımı kaybettim" der. O gittikten sonra derdimi anlatacak arkadaş bulamadım.
Evlendikten sonra hep bir kız çocuğum olsun isterdim. Allah bana iki erkek evlat nasip etti. Hayalimdeki kız çocuğuna babam sayesinde ulaştım. Yetiştirme yurdundan kız çocuk evlat edinmem için yasa çıkardı.
Onun yerini kimseler alamaz cevabını verir.
İşte Turgut Özal'ımız böylesine mükemmel bir baba, yufka yürekli bir arkadaştı.
Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’ın bir haber kanalına verdiği demeçte
Gazeteci Ahmet Özal’a sorar:
Ahmet bey: Babanız kim veya kimler tarafından nasıl öldürüldü?
Öncelikle rahmetli babam Türkiye'de tek değil; dünya genelinde sevilen eşsiz bir liderdi. Sevenleri olduğu kadar hizmetlerini hazmedemeyen düşmanları da çoktu.
Kimin öldürdüğünü bilmiyoruz!
Vefatından bir kaç yıl önce terör örgütü Fetullah Gülen bir şekilde kendisi ile irtibata geçmiş. İç İşleri Bakanlığına kendi adamlarını yerleştirmeyi teklif edince babam reddetti. Hatta babam ameliyat masasında iken herkesin girmesi yasak olan odaya Gülen'in adamları girip, babamın fotoğraflarını çekerek gözdağı vermişlerdi. O zaman ki dergilerinde babam aleyhine yazılar yazıp bu fotoğrafı yayınlamışlardı.
Süleyman Demirel’in Müsteşarlığından Cumhurbaşkanlığına uzanan bir hayat hikayesinin sonunda yiğit Cumhurbaşkanımızı ne yazık ki aramızdan aldılar. Lakin bizler Cumhurbaşkanımızı asla unutmadık.
Türkiye’de "köylere ilk elektriği getiren" köprüler, barajlar, yollar, tüneller inşa eden bir yiğidi asla unutmayacağız.
Kürsüde silahlı saldırıya uğradığında dahi, halkını yalnız bırakmayan kahramanlar asla unutulmaz. O gün söylediği sözler hâlâ dün gibi hafızalarımızda
“ Allah’ın verdiği ömrü Allah’tan başka alacak kimse yoktur. “Bu söz öylesine güzel bir teslimiyetin, cesurluğun, vatanseverliğin, merhametin göstergesidir ki; paha biçilemez. Canı pahasına da olsa vatanı, milleti, devleti, ülkesi için asla geri adım atmadı.
"Kafire karşı Elif gibi dimdik, Allah'a karşı Vav gibi eğildi."
Akşam katıldığı bir toplantıda Özal'ımızı zehirlediler. Eşi Semra Özal’ın anlatımından yola çıkarak vardığım kanıya göre; Cumhurbaşkanımız Turgut Özal sabah uyandığında ağzından köpükler akıyordu. Kapının önünde bekleyen ambulansın sözde aküsünün bittiği yalanını söylemişler. En sonunda nakil aracına bindirip hastahanenin yolunu tutmuşlar. Nakil aracının içerisinde hiçbir tıbbi malzeme ve ilaç dahi yokmuş.
Nakil aracının gideceği özel hastahane ne hikmetse kapalı, ayrıca mesai saatinde doktor dahi yokmuş. Başka bir hastahaneye nakledilirken yolda vefat etmiş.
Yani anlayacağınız dostlar; Elbirliği ile Özal'ımızı planlı bir şekilde hayattan ve sevenlerinden kopardılar.
Yıllarca mezarını açıp tek bir otopsi dahi yapmadılar. Yıllar sonra bir ara hatırlarsınız mezarını açtılar.
Ahmet Özal der ki; ben o süreçte babamın mezarı açılsın istemedim. Lakin bir lüzum üzerine açılması gerektiğinden açtırıldı. Adli Tıp Kurumu yetkilileri tehdit edildiği için ortalık karışmasın diye olayın üstü kapatıldı.
Zeynep Özal'a Turgut Özal'ın kendi hayatını anlatan bir kitabı var mı? diye sorulur:
Babam vefat etmeden önce bir kitap yazdı. Yalnız ben ve aile üyelerim biliyor. Şuan devlet arşivlerinde gizli tutuluyor. Devasa projelerin çalınmaması, taklit edilmemesi adına, piyasaya çıkarmamız mümkün değil.
Turgut Özal işte böylesine vatansever zeki bir liderdi .
Kendi döneminde 66 baraj, telefon ve
türevi haberleşme araçları ile halkının uzun süren santral beklemelerine son verdi.
Türkiye’nin her bölgesinde pek çok okul ve
hastanenin kurulmasını sağladı. Gezmediği köy, şantiye, bağ- bahçe kalmadı. Halkın olduğu her yerde, onlarla ağladı, onlarla güldü.
Hemşehrimiz Turgut Özal'ı anlamak için ayrıca sözlerini de idrak etmek gerekir. Sözün üstadı Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın sözlerinden ders almak
İnşallah birgün herkese nasip olur.
Türkiye hala kalkınamamışsa bunun en büyük sebebi batının içimizden çok kolay adam satın alabilmiş olmasıdır!
Gençlerimizi düşman oyunlarına gelmeyecek kadar bilgili, sokakta hiçbir meselenin çözülemeyeceğini anlayacak kadar seviyeli, vatanın birlik ve bütünlüğünün önemini kavrayacak kadar kültürlü, örf ve adetlerimize saygılı, hepsinden önemlisi faydalıyı zararlıdan ayırt edecek kadar ölçülü, herkese karşı sevgi ve şefkat besleyen medeni insan olarak yetiştirmeliyiz.
Devlet halka sorarak değil, halka hesap vererek yönetilir.
Devlet millet içindir, millet devlet için değildir!
"Havası sert, insanı mert, kaysı kent"
adı güzel kendi güzel Malatya'ma selam olsun.