Cennetmekan Ziya Gökalp; “- Başka dile uymaz annenin sesi... Her sözün ararsan vardır Türkçesi.” dese de uykudaki Türk evladı, Türkçe katliamı karşısında sessiz mi sessiz...
Bakın şöyle tabelalara...
Marass...
Bostan’s...
Yapımall...
Ankamall...
Dönerchi...
Kırtasiyechi...
Pahsa...
Can copy...
Dervish Cafe...
İsmet marketing...
Addres...
Kemermall...
Efendy...
Köftechi...
Börekçhi...
Dürümland...
Group...
Cann...
5 Dakka...
Daha say sayabildiğince...
Markalar zaten Türkçeyi unuttu, yukarıda sıraladıklarımız halis Türk (!) işletmelerin tabelalardaki isimlerinden çok acı manzaralar...
Biraz İngilizce... Biraz sokak dili...
Güzelim Türkiye’mden acı tabela manzaraları...
İşin özü mü, bana göre sadece ve sadece aşağılık kompleksi...
Aziz ülkemde yabancı hayranlığı artık tabelalara öylesine yansıdı ki, ortaya çıkan şey Türkçe katliamı... Tıpkı bir zamanlar uydurukça ile güzel Türkçemizi katletme sevdalılarının bir başka becerisi...
Hani, İstiklal Marşımıza “ulusal düttürü” diyenlerin devri...
Şimdi, bütün kentlerimizde akıl almaz şekilde Türkçe kelimeleri yabancı dil ile birleştiren tabelalar süslüyor.
Eyy elbirliğiyle Türkçeyi katledenler; yahu siz, gittiğiniz ülkenin hangisinde bir tek Türkçe kelime içeren tabela gördünüz?
Neden bu Türkçe katliamı?
Tek nedeni var; yozlaştık, milli değerlerden uzaklaştık dostlar...
Unutmayalım; tabelalar yabancılaştıkça, insanlarımızda daha fazla yabancı hayranlığı oluşuyor.
Şimdi tüm yetkililere sesleniyorum!
Eyy, Bendevi Palandöken Başkanım nerelerdesin?
Türkçe katillerinin önüne set çekmek; dünya akil adam görsün! Esnafına, işletmene Türkçe’yi yok etmemeleri için bayrak aç! Hemen, şimdi...
Eyy Valilerim, Kaymakamlarım nerelerdesiniz?
Ya Hükümet yetkilileri... Başta Meclis Başkanı sayın Cemil Çiçek olmak üzere yabancı isimden şikayetçi olan olana ama adım atılmaz; peki neden?
Buyurun; Türkiye yeni yerel yöneticileriyle yepyeni bir döneme başladı. Evet, yeni seçilen ya da devam eden belediye başkanlarımız, Türkçemizi korumak en çok da sizin sorumluluğunuzda...
Türkiye de, Türkçe de sahibini bekliyor!
Ne diyor; Cennetmekan Veysel?
“Türk’üz türkü çığırırız!” Peki sen ne çığırıyorsun Türk evladı, bir düşün hele?
* * *
Rahmetle yadettiğimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu Beyin “Ey Uyan Türk Oğlu” şiiriyle tüm okurlarıma merhaba:
Er meydanlarından çekilir oldun
Çorak iklimlere ekilir oldun
Eğilmek bilmezdin bükülür oldun...
Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene?
Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?
Boşaldın boşaldın.. Dolabilmedin,
Gidişin o gidiş.. Gelebilmedin...
Döktüğün kanları alabilmedin...
Şah damarlarına yapışan kene
Sömürür mü seni: Daha kaç sene?
Bakın şu Oğuz'un torunlarına;
Kara taş bağlamış karınlarına!
Umutsuz gözlerle yarınlarına
Bakarlar mı dersin; daha kaç sene
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene!
Eski sandıklarda harsın, tören ey!
Hain, çaşıt dolu; yanın, yören ey!
Bağlı tutsak sanır seni gören ey!
Bu böyle sürer mi; daha kaç sene?
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Bak ne der Oğuz Han, Alparslan, Tuğrul:
Ey Bozkurtlar soyu!
Yerinden doğrul! / Silkin! ...
Öz mâyanla yeniden yoğrul!
İnsanlığı nûra kavuştur yine
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Acunda ne varsa kurudan, yaştan
Al Dede Korkut'tan, Hacı Bektaş'tan
Malazgirt ufkuna doğ yeni baştan...
Dilerim Tanrı'dan bu devran döne,
Uyan ey Türk! ... Uyan! Uyumak nene?
Seni aldatmasın 'Batı' denilen,
Onun mayasıdır 'katı' denilen,
Onun iç yüzüdür 'kötü' denilen...
Odur özsuyunu sömüren kene!
Sen uyan; onu da Düşün!
Kaç parçaya bölmüşler seni?
Sonsuz bir sahraya salmışlar seni...
Kanadını kırıp yolmuşlar seni..
Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Yıkıldın, yakıldın: 'devrim' dediler,
Soysuzlaştırıldın 'evrim' dediler,
Bozkurta it, ite 'yavrum' dediler..
Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Türk Bilge Kağan der 'İşitin beni!
Benim çağlar aşan, benim en yeni.
Ey Türk! Birgün gaflet basarsa seni
Gönül ver, kulak tut bendeki üne,
Uyan Ey! Kendine dönmeyi dene! '
'Üstten gök basmayıp yer çökmeyince
Hainler türeyip bel bükmeyince
Seni gafil bulup kan dökmeyince
Türk'ün bir düşmanı çıksa da bine
İlini, töreni bozamaz yine!
Köklerinden koptu okumuşların,
Batıyı put yaptı okumuşların,
Yaptığına taptı okumuşların...
Ey Türk! Kendine dön! Yad, yaban nene
Kalk, doğrul yerinden, yürü geç öne!
Dinle! Dövülmekte... Çağrı kösleri,
Dinle! Yakındadır... ayak sesleri,
Bozkurtların sıcak, hür nefesleri
Ufkunu doğudan sarsın da yine
Kalk! Doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Sen, Oğuz Ata'nın has milleti, sen!
Sen, son Peygamberin has ümmeti sen!
O seni boğmadan, boğ zilleti sen! ...
Uyan! Ey Türk oğlu! Uyumak nene?
Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Medet ummaya gör kızıl surattan,
Seni mahrum koyar aşktan, muraddan,
Çağla Sakarya'dan, kükre Fırat'tan..
Kara, kızıl, sarı.. sür, topla yine;
Bunlardır özünü sömüren kene!
Destanlar yazılır, şanına lâyık,
Yine de erişmez ününe lâyık,
Olursan soyuna, dinine lâyık...
Geçer bu gafletin; sürmez çok sene,
Uyan ey Türk oğlu! Uyumak nene?