Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Sözün bittiği yerdeyiz...

12 Haziran 2014 - 12:06 Yorum: 3

Bayrak sızlar bayrak sızlar,

Yere düşse bayrak sızlar,

Nerden bilsin kıymetini,

Soysuz, sopsuz bayraksızlar.

Irak’ta Beşar Esad aleyhtarlarının sonsuz destekleriyle büyüyen IŞİD ve şurekasının vukuatlarına dikkat kesildik şimdi de...

Yerlerde sürüklenen namusumuz, onurumuz olan bayrağımızın hikayesi gündemden bir çırpıda uçuverdi. Ama yok öyle şey; 2’inci Hava Kuvvet Komutanlığı’nda yaşanan dramı hiçbir Türk unutmayacak; sorumlularını da asla affetmeyecektir.

Soysuzun tekinin gönderden bir çırpıda indirdiği bayrağımın öyküsünü ve sonrasında yaşananları aktarayım...

Soysuz adeta antrenman yapmış gibi bir çırpıda göndere tırmanıyor ve Türk’ün namusunu yerlere savuruyor. Nöbetçiden çıt yok; dış güvenlikten çıt yok. Açıklamalardan öğreniyoruz ki, imdat isteyen askeri kaynakların destek istediği polisimizden ses yok!

Ah Hasan Kundakçı Paşa ah... Kıbrıs’ta Rum’un hevesini kursağında bıraktığın o günleri unutmadık ama geldiğim noktada ne yazık ki acılar içindeyiz. Bir soysuz Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında hem de askeri bir tesiste ay yıldızımıza kıydı!

Olayın infialiyle başta Ülkü Ocaklarımız olmak üzere milli kuruluşlarımızın tepki yürüyüşleri ve açıklamaları karşısında ilgililer de gaz alma operasyonu başlattı!

“- Bayrağın indirilmesine göz yuman, o birlikte görev yapan asker ya da komutan her kimse bunun bedelini ödeyecekler!”

Bir başkası hem de Milli Savunmamızı emanet ettiğimiz zat, çözüm sürecinde şehit gelmemesini öne sürüyor. Bunun için de sessiz kalındığından dem vuruyordu.

Gerçekten çözüm süreci değil bodoslama çözülme sürecine gidiyoruz da çok sayın yetkililerin uykusu devam ediyor. Bebek katilleri Türkiye sınırları içinde cirit atıyor!

Büyük kentlerimizde kendilerine kurtarılmış bölgeler oluşturmaya başladılar ki, bu filmin başka bir versiyonunu 1980 öncesinde büyük acıyla görmüştük.

Ankara’da Büyükşehir Belediyesi otobüslerinin bazı semtlere gidememesini bir başka yazımıza bırakarak uğruna milyonlarca insanımızı şehit verdiğimiz ay yıldızımızın hazin öyküsüne dönelim.

Kısacası baştan aşağıya resmi açıklamalar şanssızlıklarla dolu, dopdolu...

Şimdi çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, ondan sonra Türk Bayrağını indirecek, o Türk Bayrağını indirirken orada olan görevliler seyredecek. Ne uğruna; çözüm süreci uğruna... Sizin çözüm sürecinizi sevsinler!

İktidar, artık şu gerçeği görmelidir. Bölücülerle yürütülen müzakere, terörü durdurmadığı gibi bebek katillerini daha çok şımarttı. Güneydoğumuzda Türk devletinin etkisi azalırken, bölücülerin faaliyeti yoğunluk kazandı. Önümüzdeki günler çok daha vahim gelişmelerin yaşanabileceğini herkes dillendiriyor. Yüksek güvenlikli bir alandaki eylem bunu ortaya koymaktadır.

Elbette ki, sağduyulu insanlarımız yaşanan bu ihanet sürecinin hesabını sormak üzere tek tek not ediyor.

Ne yazık ki Diyarbakır’da Türk’ün şerefine uzanılmıştır. Hükümet, tavizkar tutumunun bebek katili PKK’yı yüreklendirdiğini artık kabullenmek mecburiyetindedir. Ama görüyoruz ki Başbakan ve Bakanlar hala doğruyu göremiyorlar!

Başbakana sormak lazım! Cudi’de çiçek toplayanlar, Ağrı’da piknik yapanlar, Dicle’de özgürce yüzenler nerede?

Bayrağımızın şerefsizce indirilmesi karşısında Türk milletinin sesi olan Milliyetçi Hareket’in Lideri Devlet Bahçeli Beyin şu sorularının mutlaka bir karşılığı olmalıdır:

  • “‘Asker, komutan bedel ödeyecek’ diyorsun da, asıl bedel ödemesi gerekenin sen olduğunu niçin itiraf etmiyor, edemiyorsun?
  • Bu oluyorken, 2.Hava Kuvvet Komutanlığı’nda hiç mi duyarlı, hiç mi helal lokma yemiş, hiç mi kalbi vatan ve bayrak sevgisiyle çarpan bir asker çıkıp da şerefsize gününü gösterememiştir?
  • Türk bayrağını dahi korumaktan aciz bu komutanlık personeli o esnada nerededir, hangi mahzendedir, nöbetçiler neyle uğraşmaktadır, pilotlar nereye uçmuştur?
  • Böyle bir acziyet, böyle bir yenilmişlik, böylesi bir sinmişlik nasıl izah ve tevil edilecektir?
  • Farz edelim ki, düşman saldırmış, her tarafı çevrelemiştir; bu durum da silahlar tek kurşun atmadan teslim mi edilecektir?
  • Bayrağını muhafaza edemeyenler, bilen varsa söylesin, hava sahamızın güvenliğini nasıl teminat altına alacaktır?
  • Hadi müzakereci Başbakanı geçtik diyelim; Genelkurmay Başkanlığı karargâhında terör örgütü mensuplarının ölüm haberlerini yayımlamakla meşgul omzu yıldızdan görülmeyen zevat acaba bu gelişmelerden hiç mi vicdan azabı duymamaktadır?
  • Milli namusumuzu temsil eden bayrağımızı korumaktan bihaber komutanlar, yarın makamlarına kadar gelerek silah çeken teröristler olduğunda ne yapacaktır?
  • O zaman da, çözüm ziyan olmasın, kimse darılmasın, kimse kırılmasın, kimseler yanlış anlamasın diyerek pısırıklığı, pasifliği devam mı ettireceklerdir?
  • Sayın Paşa; sizler Ankara’da saltanat sürüp Başbakan’ın peşinden sürüklenirken, bayrak düşüyor, vatan elden gidiyor, farkında mısınız?
  • Doğu ve Güneydoğu’da etnik temizlik olursa barış gülleri açacak, PKK affedilirse barış hakim olacak, Kürdistan kurulursa barış amacına ulaşacak, öyle mi?
  • İmralı canisi serbest kalırsa demokrasi güçlenecek, teröristler siyasete taşınırsa özgürlük yaygınlaşacak, silahlar değil fikirler konuşursa Türkiye’yi kimse tutamayacak; öyle mi?”

Devlet Bahçeli Bey’in şu sözlerine de herkes dikkat kesilmelidir:

“- Bayrak inerken serinkanlı olabiliyorsanız, namus ve şeref elden giderken de herhalde soğukkanlılığı elden bırakmazsınız!”

Söz çok ama sona geleyim!

Bayrağı yerlerde süründürülen bir ülkenin başbakanı hala ‘bayrak sevgisinden’ söz ediyorsa diyeceğim şudur: Bayrak sevgisi kalibreniz ne yazık ki Lice'de derin okyanuslara gömüldü!

Türk’ü Türkleştiren Türk Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü hatırlatarak yazımıza nokta koyalım:

“- Vatan savunmasında gereğinden fazla merhamet, vatana ihanettir!”

YAZARIN DİĞER YAZILARI