Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Son darbeyi vurmanın tam zamanı

18 Ağustos 2011 - 02:42 Yorum: 8

Acımız büyük, nefret ve öfke tarifsiz...
Aziz milletimiz, insanlık düşmanı eli kanlı teröristlerin kanlı pususuyla bir kere daha sarsıldı.
Hem de bir gün önce eylem yapılan yerde...
Terörle mücadelede mübarek ramazan sonrası tartışmaları içinde yaşananlar acımızı artırıyor. Oysa AKP Hükümeti yetkilileri şunu çok iyi biliyor ki, terörle mücadelede arkasında yedisinden yetmişine Türk milleti var. Bu işin “açılım” ucubesi ile olmayacağı daha ne zaman anlaşılacak?
Çukurca’daki kalleş pusunun ardından bu güne kadar “dağı taşı bombalamakla olmuyor” denilen hava harekatı bir kere daha gerçekleştirildi.
Ve bir “ohh” çekildi adeta ve Hükümetin geldiğimiz noktada terörle mücadele kararlığına destek büyük... Öyleyse başta melanet yuvası Kandil olmak üzere bütün hain inleri karadan da kuşatılmalı ve son darbe artık vurulmalıdır.
Geriye dönüp 9 yıla baktığımızda kim ne derse desin AKP döneminde, eli kanlı PKK terör örgütüyle mücadeledeki isteksizlik, pısırıklık ve kayıtsızlık kanlı saldırıların kaygı verici bir noktaya ulaşmasına yol açtı.
Bölücülüğe verilen ümitler ve yıkım projesi kapsamında atılan tehlikeli adımlar ülkemizi bölünmenin ve dağılmanın eşiğine kadar savurdu.
Hükümetin ayrımcılığı teşvik eden ve milli beklentilerle ihtilaflı politikaları kandan beslenen canilerin eline koz verdi ve alçak eylemler ivme kazandı.
Unutulmasın ki AKP Hükümetleri, Türkiye’yi sıfır terörle aldı. 9 yılda ortaya çıkan sonuç ise 1000’e yaklaşan şehit… Binlerce gazi...
Ya yol kesmeler… Kaymakam, polis, asker ve vatandaş kaçırmalar...
AKP Hükümeti kamu görevlilerinin ve sivil vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini koruyamayacak bir çaresizliğin ve acziyetin içinde.
Bu yüzden de şehit yakınlarının ve gazilerimizin huzurunda dile getirilen ‘cinayet şebekesinin bertaraf edileceğine’ dair beyanların yerine getirilmesi gerekiyor.
Her şeye rağmen Türk milleti AKP hükümetinden, bölücü teröre karşı kararlı, ciddi ve cesur adımlar atılmasını istiyor.
Bu kapsamda, terörle mücadelede yapılması gerekenler konusunda Milliyetçi Hareket Partisi’nin önerilerine burada bir parağraf açmamız gerekiyor.
İşte Milliyetçi Hareket’in önerileri:
1- Kandil’e yönelik kara ve hava operasyonu tüm boyutuyla gündeme alınmalı ve bu melanet yuvası toz duman edilmelidir.
2- İmralı’da yatan bebek katiliyle tüm görüşmeler kesilmeli ve müzakereler durdurulmalıdır.
3- İmralı canisinin yakınları dışında kimseyle görüşmesine izin verilmemeli ve avukatları vasıtasıyla terör örgütünü yönetmesine müsaade edilmemelidir. (Görünen odur ki bebek katilinin 4 avukatı birden PKK’ya yardımdan birer yıl ceza yemiş bulunmaktadır.)
4- Açılım denilen yıkım projesine son verilmeli ve bu projenin koordinatörü olan ilgili Başbakan Yardımcısı acilen istifa etmelidir.
5- Bölücülükle mücadele etmek için kapsamlı bir plan hazırlanmalı ve Başbakan Erdoğan bu zamana kadar ki yanlışlardan dolayı nedamet göstermelidir.
Bu önerilere itirazı olana şüpheyle bakarım. Herkes, bölücülükle ve uzantısı olan terörle mücadelede gerekli açık desteği verirken AKP hükümetinin, yapacağı şey, Ortadoğu’ya batının planlarını servis etmekten vazgeçerek dikkatini Irak’ın kuzeyine vermesi ve Kandil’i eşkıyanın başına yıkmasıdır.
Elbette ki Türk devletine ihanet edenlerle mücadelenin gecesi,. Gündüzü, bayramı, ramazanı olmaz!
“Bundan sonrası konuşulmaz, uygulanır” diyen Başbakan bebek katilleriyle mücadelede gereğini yerine getirmek mecburiyetindedir.
* * *
Timsah gözyaşı dökenler...
Anaların göz pınarlarındaki yaşlar kururken, tüm yurdu şehitlerin ardından yükselen feryatlar alırken BDP sözcülerinin hala “diyalogla çözme”den dem vurmasına dikkatlerini çekmek istiyorum.
Unutulmasın ki bu zihniyetin “Diyalog” dediği şey Türk devletinin teslim bayrağı çekip teröristlerle masaya oturmasından başka bir şey değildir.
Sözcüler, adeta timsah gözyaşları dökmekte uzun laf kalabalığı arasında bebek katillerini bir taraf görerek şehitlerimizi “savaşın kurbanı” olarak göstermektedirler.
Acılarının arttığını söyleyenler neyin kaygısının tırmandığını söylemektedirler, bilinmez! Yaşadığımız günlerin daha fazla tehdit ve daha fazla şiddetle geçiştirilebilecek günler olmadığını iddia edenler, acılara yeni acıların eklenmemesini istiyorsa nerede olduğunu ortaya koymalıdır! Barış lafını ağızlarından düşürmeyenler bebek katillerinin savunucusu olamaz!
Şehitlerimizin ardından Eyüp Taşova’nın dizelerindeki duygu seli ile yazımı noktalıyorum:
Anadır, yardır, çiçekli diyardır vatan
Şehittir, her karış toprağında yatan
Bir başkadır, milletin özünde sevgisi
Beşiktir, saraydır, cennettir vatan
Hudutlarda, ay yıldız, uğrunda ölünen
Saran kollarını, yardır, namustur vatan.
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI