Önce de yazdım, bir kere daha yazayım!
Başbakanın her konuşması, her hareketi bana Şeyh Edebali’nin nasihatlerini hatırlatıyor.
Aslında bu nasihatleri Başbakan da çok sık hatırlıyor ve de hatırlatıyor. Ama bu nasihatlere kendisi uyuyor mu derseniz hayır!
Başbakan öfke selinde... Ne yazık ki ’75 milyonun Başbakanıyım’ dese de hal ve hareketleri bunu göstermiyor; o kendine oy verecekleri biliyor!
Son yurt gezisinde de aynı şey oldu... Türk çiftçisine tepkisi üzerine ‘Ananı da al git’ diyen Başbakan, atanamadığı için öfke içinde olan öğretmenimi fena haşladı... Şeyh Edebali’yi hatırlasa bunlar elbette olmazdı!
Oysa bakınız Şeyh Edebali, Osman Bey’e nasihatinde neler diyor:
“-Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana...
Güceniklik bize; gönül almak sana..
Suçlamak bize; katlanmak sana..
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana..
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..”
Öfkelenen bir öğretmen adayı... Kahırla bitirdiği okuldan sonra çoluğuna çocuğuna, ailesine ekmek peşinde koşan bir öğretmen adayı... Çaresizlikle Başbakan’a sesleniyor:
“- Şubatta atama yoksa oy da yok!”
Başbakan, hiç durur mu, yapılmayacak şeyi yapıyor ve cevabı yapıştırıyor:
“-Biz öyle spekülasyonlara girmeyiz!
Sağ ol, o oy senin olsun!
Al oyunu kendine sakla!
Tamam kendine sakla!
Sen vermen gereken yere ver!
Bize kimin oy vereceği belli, bak burada görüyorsun!”
Allah aşkına benim öğretmenim, benim vatandaşım bir tek cümle söylüyor, Başbakan sıra sıra diziyor!
Evet Başbakan, hani ‘bilhassa bizim kültür ve medeniyetimizde, öğretmenler anne ve babalarımız kadar değerli’ydi? Evet Başbakan, hani ‘onlar kadar aziz ve muteber sayılmalı’ydı?
Evet Başbakan, hani ‘zira bizler, ilim ve irfan sahibi kimselere hürmeti, bize bir harf dahi öğreten kimsenin karşısında saygıyla eğilmeyi şiar edinmiş bir millet’ idik?
23 Kasım’da Öğretmenler Günü nedeniyle yayınladığın mesajda öğretmenin kutsallığı ile anne-babanın kutsallığını eş değerde tutacaksın sonra da atanamayınca dünyası kararan öğretmenimi fırçalayacaksın!
Bu güzel mesajları söyleyen sensin Başbakan... “O oy senin olsun, al sen kendine sakla o oyu” diyerek kendi sözlerinin değerini hiçe sayan da sen...
Allah aşkına yoksa Başbakan, danışmanlarının yazdığı mesajlardaki sözlerden habersiz mi dersiniz! Bu tavır başka bir anlama gelmiyor çünkü...
Başbakan, bu öğretmenimizin şahsında bütün öğretmenlerimizi rencide etti...
Sormak istiyorum; Sayın Başbakan, illerin ekonomik ve sosyal rantı için mantar gibi baraka üniversiteleri hayata geçiren senin iktidarın değil mi? Sayın Başbakan, hesapsız, kitapsız, programsız gelişigüzel bölümlerle açtığın bu üniversitelere öğrencileri yerleştiren sistem sizin iktidarınızın değil mi yoksa? Yüz binlerce öğretmeni mezun et sokağa at sonra da atama istediğinde demediğini bırakma...
Yazıma Cennetmekan Alparslan Türkeş Bey’in bir sözü ile nokta koyalım:
“- Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.”