Hayat bazen öylesine tuhaf gelir ki insana, yaşanan bir çok şeye anlam veremezsin. Sosyal ve görsel medya'nın dünyaya yön verdiği bir zamanda; Televizyon ekranlarında çıkan insanlık dışı haberlerle hergün sarsılırsın.
"Kadına, hayvana, çocuğa, yaşlıya, doğaya karşı yapılan şiddet insanlara ne kazandırıyor, bir türlü anlamış değilim." Tek bildiğim bir şey var ise bizler ya sevmeyi unuttuk, yada adam gibi sevemedik.
Hadi gelin o zaman! Hep beraber bir sevgi yolculuğuna çıkalım.
Dostlar sevmek eskiden öylesine güzeldi ki;
İnsanlar sevgisini "Mektuplara, halılara, kilimlere, dağlara, taşlara, ağaçlara, sayfalara, türkülere, manilere, gazellere" dökerdi. En acısıda sevginin gönüllerde dile gelmediği platonik aşklardı. Kavuşmak olsa da sonunda hep sevgi kazanırdı.
Tıpkı Abdurrahim Karakoç'un ;
Lambada titreyen alevin üşüdüğü "Mihriban'a " olan sonsuz aşkı gibi...
Sevmek anlayacağınız güzel şeydi azizim!
Türk Dili ve Edebiyatımız'ın sayfalarında yerini alan, dilden dile dolaşan aşklar, aşıklar gibi (Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Mem û ile Zin)
gibi...
tabii birde sayfalara değil gönüllere dokunan sevda hikayeleri vardı:
Bir gün Hz. Ayşe annemiz ,
Peygamber Efendimize sorar:
Beni ne kadar seviyorsun Ey Allah'ın Resulü!
Tabii efendimiz utangaç bir tavır ve tebessümle cevap verir:
Ya Ayşe! "Ben seni açılmayan bir kördüğüm gibi seviyorum" der. Sevginin en güzel tarifi sevdiğini bir gün değil bir ömür sevmektir.
Eskiden seven insanlar karşılıksız sevdikleri için sevdaları dahi ayrıca güzeldi.
Tıpkı Nazım Hikmet'in ceza evinden çıkamayacağını bilmesine rağmen; son nefesine kadar mektuplarını ve sevgisini biran olsun esirgemeden Piraye'nin verdiği aşk mücadelesi gibi...
Cihan Padişahı Yavuz Sultan Selim Han'a gönlü düşen bir cariyenin sevgisini anlatırken; kalbinin biranda durması nasıl açıklanır; bilinmez ise de "Yavuz Sultan Selim Han'ın" verdiği cevap her şeyi özetler niteliktedir.
"Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür." der.
Yani sevgi anlayacağınız cesaret isteyen bir iştir. Yanmayan aşık bu yolda sevdim demesin. Sevmek dediğiniz kavram günlük aşklara geçici heveslere benzemez. Sevmeyi bilen her bedenin içerinde şair, şiir, aşık ve maşuk yatar. Sevmek için henüz geç değil. Sevdiklerinizi kaybetmeden değerini bilin. Ömür haneniz tükenmeden sevmeye geç kalmayın.
Sevmek sadakat ister,
Sevmek bağlılık ister,
Sevmek fedakarlık ister,
Sevmek güven ister,
Sevmek zorluk ister,
Sevmek bedel ister,
Sevmek yürek ister,
Sevecekseniz güzel sevin, gönülden sevin, adam gibi sevin ki; sevginiz dillere destan olsun. Gençliğe tüm insanlığa sevginiz örnek olsun.
Sevmek için cesaretiniz yoksa sevgiyi katletmeyin !
Selam ve dua ile...