Sahabe'nin Büyüklüğü

Bilal-ı Habeşi…İslam Tarihinden sembol olmuş bir şahsiyet…

Bilal-ı Habeşi…
İslam Tarihinden sembol olmuş bir şahsiyet…
Ama sadece Habeşli bir tek Bilal yoktur ki İslam Tarihinden?
Nice kara, kuru Habeşli Bilaller var…
Bir diğer Habeşli sahabi “Habeşli Eslem”
Onun da özgürlüğü elinden alınmış…
Bir mal gibi pazarlarda satılmış,
Diyar diyar dolaştırılmış, el değiştirilmiş.
En son bir Hayber'li Yahudi'ye satılmış…
Yahudi'nin koyunlarını gütmekte Eslem…
Bir gün eline fırsat geçer, özgürlüğünü kazanır ama bu kez gidecek kapısı yok…
Kime gidecek, nerde kalacak, ne yiyecek…
Eski Efendisiyle ücret karşılığından koyunlarını güdeceğine dair anlaşır mecburen…
Bu hal Efendiler Efendisini bulana kadar,
Gerçek Efendisiyle, Efendiler Efendimizle tanışana kadar devam eder.
Allah Resulu Hayber yolunda…
Bu güne kadar hakkında olumlu-olumsuz birçok şeyler duyduğu zatın Hayber'e yaklaştığını duyunca hemen görmek ister.
Söylenenleri kendi kulağıyla duymak ister.
Koyunlarını İslam ordusunun bulunduğu noktaya güdüverir.
Efendiler Efendisini sorar ve huzura varır.
Kâinatın Efendisinin ilgi alakası Müslüman olmasına yetecekti…
Fazla söze, soruya ne hacet…
Kimseyi kırmayan, kimseyi hor görmeyen, fakir-zengin, siyah-beyaz, köle-efendi, çocuk-genç, erkek-kadın ayırımı yapmadan kim olursa olsun herkesi Cenab-ı Hakkın isimlerinin üzerinde tecelli ettiği bir ayna olarak gören Allah Resul'u Eslemi de büyük bir ciddiyet ve ilgiyle dinleyecek, şefkatle sorularına cevap verecek ve ardından da kendisini imana davet edecekti.
Eslem artık bir Müslüman'dı…
Bir müslüman'ın emanete ihanet ettiği nerde görürmüş ki…
“Ya Resulullah bu koyunlar bana eski sahibimden emanet… Ben bu koyunları ne yapayım şimdi” diye sorar.
Efendiler Efendisi, koyunları kaleye doğru çevirip gütmesini tavsiye eder.
Eslem “Ben artık sizin sahibiniz değilim. Sizinle bir alıp vereceğim yok… Haydi, sahibinize gidiniz diyelere koyunları kaleye doğru sürüverir.
Koyunlar doğruca kalenin yolunu tutup sahibine varırlar…
Eslem, artık bir İslam mücahiddir.i
Vuruşa vuruşa ilerliyor kaleye doğru…
Nihayet kareye girmeyi başarır,
Kısa bir süre sonra kendinse isabet eden bir taşla şehit oluverir.
Eslem'in naşını Allah Resulü'nun huzuruna getirirler.
Allah Resulü ve bir grup sahabe Esleme yaklaşırlar.
Allah Reselü birden hızlıca hemen geri dönüverir…
Ne olduğunu anlamayan sahabeler:
“Ya Resulullah niçin döndünüz” diye meraklarını ifade ederler.
Efendiler Efendisi:
“Eslem'in yanında şu anda cennetteki eşi Huru'l Ayn yanında bulunuyor.” diye buyururlar.
Eslem belki de bir vakit namaz kılmaya dahi fırsat bulamamıştı.
Eslem'i bu kadar yücelten neydi acaba?
O, iman etmiş… İmanın gereği yapılacak ne varsa hepsini hemen yapmaya koyulmuştu.
Şek ve şüphe, tereddüt, endişeye mahal yoktu kalbinde…
En önemlisi de nefis için en zor, en ağır olan cihattan geri kalmamış, ön saflarda yerini almıştı…
Onlar öyleydiler? Ya biz…
Ya bizim imanımız?
İşte sahabe farkı…
Hasanı Basr-i gibi tabiinin önde gelenlerinde gelen bir zatın
“Bizler Sahabenin en küçüğünün atının burnundaki kıl dahi olamayız” sözlerini Esleme'nin hayat hikâyesiyle okuyup düşünmek lazım…

Hakkı YİĞİT

Ramazan 2015 Haberleri