Niyet bütün amellerin özü ve ruhudur, ibadetlerde niyet kaçınılmaz bir gerekliliktir. İster farz ister vacip isterse nafile (mendup) türünden olsun, bütün oruç çeşitlerinde orucun geçerliliği için niyet şarttır. Hatta Şafiî mezhebinde ve bazı Mâlikî bilginlerince niyet, orucun rükünle-rindendir. Buna karşılık Hanefîler'den Züfer'e göre Ramazan günü oruçla yükümlü kişi oruç yasaklarına riâyet etmekle -niyet etmese bile- orucunu ifa etmiş olur.
a) Oruca niyetin zamanı:
Hz. Peygamber "Fecrin doğuşundan önce oruca azmetmeyenin (niyet etmeyenin) orucu yoktur" (Nesaî, Sıyâm, 68; et-Tirmizî, Savm, 33; Muvatta, Sıyâm, 5; Darimî, Savm, 10) buyurduğu için bilginler, oruca geceden niyet etmek ("tebyit") gerektiği hususunda fikirbirliği içindedirler. Ancak, bazı hadislere dayanarak ve oruç çeşitlerinin özelliklerini dikkate alarak niyetin zamanı hakkında birtakım farklı sonuçlara da ulaşmışlardır. Şöyle ki:
* Hanefîler'e göre, bütün oruç çeşitleri bakımından en iyisi, mümkünse fecrin doğuşu sırasında, değilse geceden niyet etmektir. Bununla beraber, (eda halinde) Ramazan orucuna, belirli günde tutulması adanmış oruca ve her türlü nafile oruca gecenin başlangıcından (güneşin batmasından) itibaren gün ortasına (istiva vaktine) kadar niyet edilebilir; imsak vaktinden itibaren oruç yasaklarına uyulmuş olması kaydıyla bu niyet geçerlidir. Kişiye borç olmuş fakat belirli zamanda tutulması gerekmeyen oruçlarda ise fecrin doğuşundan sonra niyet geçerli olmaz. Bu oruçlar şunlardır: Kazaya kalmış Ramazan orucu, keffâret oruçları, gün belirtilmeksizin adanan oruç, temettü haccı ve kıran haccı'nda kurban kesilememesi dolayısıyla tutulacak oruç, bozulan nafile orucun yerine tutulacak oruç. Geceden niyet eden kişinin bu niyetten sonra imsak vaktine kadar oruç yasaklarına uymaması niyete zarar vermez. Geceden oruca niyet edip, imsak vaktinden önce niyetten dönülmesi bütün oruç çeşitleri bakımından geçerlidir. Bu hususlarda yolcu ile mukim ve hasta ile sağlıklı kişi arasında fark yoktur.
* Mâlikîler'e göre nafile de olsa, imsak vaktine kadar oruca niyet edilmiş olması gerekir. Şâfiîler ve Hanbelîler farz ve vacip oruç ile nafile oruç arasında bir ayırım yapmışlardır. Buna göre, Ramazan orucunun edası veya kazası ve nezir orucu gibi oruçlar için geceden (imsak vaktine kadar) niyet edilmesi şarttır; nafile oruçlar için ise -oruç yasaklarına riâyet edilmiş olması kaydıyla- Şâfiîler'e göre gün ortasına kadar, Hanbelîler'e göre gün ortasından sonra da niyet edilebilir.
b) Oruca niyetin şekli:
Herşeyden önce belirtmek gerekir ki, bütün bilginlere göre niyet sadece dil ile söylemekle olmaz, niyette kalp esastır. Şart olmamakla birlikte çoğunluğa göre dil ile de söylenmesi sünnettir; Mâlikîler'e göre dil ile söylenmemesi daha iyidir. Fakihlerin çoğunluğuna göre, sahur yemeği oruç niyeti yerine geçer; oruç tutmama niyeti taşımakla beraber sahura kalkma hali müstesnadır. Şâfiîler'e göre, sadece sahura kalkmış olmak niyet yerine geçmez.
Farz ve vacip oruçların niyetinde hangi orucun (Ramazan orucu mu, nezir mi, keffâret mi) tutulduğu -bilginlerin çoğunluğuna göre- mutlaka belirlenmiş olmalıdır. Hanefîler'e göre ise -mukim ve sağlıklı kişi açısından-vakti muayyen oruç (özellikle Ramazan orucu) için böyle bir belirleme şart değildir; çünkü Ramazan günü başka oruca niyet edilse bile Ramazan orucu tutulmuş olur. Fakat yolcu ve hasta başka bir vacip oruca niyet ederse -Ebû Hanîfe'ye göre- o oruç tutulmuş olur.
Aynı şekilde Hanefîler dışındaki üç mezhebe göre, oruca niyette kesinlik şarttır. Hanefîler'e göre ise vakti muayyen oruç bakımından niyetin kesin olmaması orucu geçersiz kılmaz. Mesela şaban ayının otuzuncu günü Ramazan olması ihtimaline göre oruca niyet etse ve o günün Ramazan olduğu anlaşılsa, tuttuğu oruç Ramazan orucu yerine geçer (Bununla birlikte" Haram ve mekruh oruçlar" başlığında geçtiği üzere, şek günü Ramazan orucuna veya başka bir vacip oruca niyet etmek Hanefîler'e göre tahrimen mekruhtur).
Farz ve vacip oruçlara niyette hangi orucun tutulacağının belirlenmiş olması çoğunluğa göre şart olmakla beraber, orucun hükmünün ("farz olan oruca niyet ettim" şeklinde) belirlenmesi -bazı istisnai görüşler dışında- dört mezhebe göre de şart değildir. Aynı şekilde "eda" olduğunun belirtilmesi ve "Allah rızası için" diye kayıtlanması niyetin geçerliliği için şart değildir.
Bununla birlikte, bilginlerin çoğunluğuna göre, bu hususta efdal (üstün) olan tutum, "Niyet ettim Allah rızası için farz olan yarınki Ramazan orucunu eda etmeye" şeklinde bir ifade ile kalpten geçeni desteklemektir.
Mâlikîler dışındaki üç mezhebe göre ramazanın hergünü için ayrı niyet gerekir. Mâlikîler'e göre ise ramazanın başlangıcında bütün Ramazan ayı için, yine oruç keffâreti ve katil keffâreti gibi peşpeşe tutulacak oruçlar için bir defa niyet yeterlidir; ancak hastalık, yolculuk gibi sebeplerle bunlar arasına fasıla girerse yeniden niyet gerekir.
Hastalık sebebiyle Ramazan orucunu tutmayan bir kimsenin, Ramazan orucu yerine nafile oruca niyet etmesi halinde bu oruç dört mezhebe göre geçersizdir. Başka bir vacip oruca niyet ederse, Hanefiler'e göre geçerli; diğer üç mezhebe göre yine