Kurban Bayramı’nda genellikle kavurmalı kahvaltıların öne çıktığını belirten Uzman Diyetisyen Sedef Aksu, “Ancak etin kesildikten hemen sonra tüketilmesi doğru değildir. Yeni kesilen et yeterince yumuşak değildir ve bu nedenle hem zor pişer hem de sindirim problemlerine sebebiyet verebilir. Bunun önüne geçmek için etin ortalama 12-24 saat bekletilmesi gerekir. Kurban etinin bir süre bekletildikten sonra tüketilmesi sindirimi kolaylaştırır, şişkinliği ve hazımsızlığı engeller” dedi.
Özellikle kronik hastalığı olan kişilerin Kurban Bayramı’nda beslenme konusunda daha dikkatli olması gerektiğini işaret eden İSÜ Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Sedef Aksu, uyarılarda bulundu.
“Etlerin saklanması, hazırlanması ve pişirilmesine dikkat”
Uzm. Dyt. Aksu, “Et ve tatlıların tüketiminin kontrolsüzce arttığı Kurban Bayramı’nı sağlıklı geçirmek için doğru besin seçimi, gıda güvenliği, etlerin saklanması, hazırlanması ve pişirme yöntemlerinde bilinçli davranmak gerekiyor” diye konuştu.
“İlk gün kahvaltıda et tüketmeyin”
Kurban Bayramı’nda genellikle kavurmalı kahvaltıların öne çıktığını söyleyen Uzm. Dyt. Aksu, “Ancak etin kesildikten hemen sonra tüketilmesi doğru değildir. Yeni kesilen et yeterince yumuşak değildir, hem zor pişer hem de sindirim problemlerine sebebiyet verebilir. Bunun önüne geçmek için etin ortalama 12- 24 saat bekletilmesi (dinlendirilmesi) gerekir. Kurban etinin bir süre bekletildikten sonra tüketilmesi sindirimi kolaylaştırır, şişkinliği ve hazımsızlığı engeller. Her gün olduğu gibi bayram sabahlarında da dengeli ve besleyici bir kahvaltı yapılmalıdır. Bu yüzden et tüketimini diğer günlere bırakıp, ilk gün yumurta, taze yeşillikler, peynir ve tam tahılı ekmek gibi besinler tercih etmeniz daha iyi olacaktır” şeklinde konuştu.
“Izgara ve haşlama daha sağlıklı”
Sağlıklı pişirme yöntemlerini anlatan Uzm. Dyt. Aksu, “Eti pişirme yöntemi; ette bulunan besin öğelerinden maksimum düzeyde faydalanmak için oldukça önemlidir. Kızartma ve kavurma, sağlık risklerini artıran pişirme yöntemleridir. Fazla yağ ve gereksiz kalori alımının önüne geçmek için eti en doğru ve basit pişirme tekniği olan ızgara, haşlama, fırında veya sebzelerle birlikte tencerede pişirme tekniklerinden birini tercih etmelisiniz. Böylece etin besin değerlerindeki kaybı önlemiş olursunuz” ifadelerini kullandı.
“Sebze yemekleri de unutulmamalı”
Bayram sofrasında et dışında diğer besin gruplarına da yer verilmesi gerektiğini belirten Uzm. Dyt. Aksu, “Sebze yemekleri, salatalar ve tam buğday ekmeği gibi ürünler de sofrada yerini almalıdır. Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya tüketilmesi, hem besin çeşitliliğinin sağlanması hem de lif alımı açısından önemlidir. Ayrıca etlerin yanında C vitamininden zengin sebze, salata, taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu yöntem hem besin çeşitliliğini sağlar hem de sebzelerde bulunan C vitamini ve demirin emilimini artırır” dedi.
“Etin saklama koşulları”
Kesilen etlerin korunmasının ve saklanmasının insan sağlığı açısından çok önemli olduğunu kaydeden Uzm. Dyt. Aksu, şu bilgileri paylaştı:
“Et ve et ürünleri, sıcaklığa oldukça duyarlıdırlar ve kolayca bozulurlar. Kurbanlık etin dayanma süresi buzdolabı koşullarında ortalama 3-4 gündür. Kıyma haline getirilen etler için bu süre 1-2 gün kadardır. Etlerin uzun süre muhafaza edilebilmesi için buzlukta -18 derecede dondurulmuş şekilde saklanması gerekir. Etlerin bütün olarak değil, küçük parçalara bölünüp, buzdolabı poşetlerinde, derin dondurucuda 4-6 aydan fazla saklanmaması gerekir. Etler kullanılacak miktarlarda parçalara ayrılarak dondurucuya konulmalı, kullanılmak istenildiğinde bakteri üremesini engellemek için buzdolabının sebzelik kısmında çözdürülmelidir. Çözünen et hemen pişirilmeli, asla tekrar dondurulmamalıdır.”
“Kronik hastalığı olanlar dikkat etmeli”
Kurban Bayramı döneminde sakatat tüketiminin de arttığını vurgulayan Uzm. Dyt. Aksu, “Kurbanlığın sakatat kısımlarını yani organ etlerini tüketmekten kaçınmalısınız. Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği yüksektir. Özellikle kolesterol, kalp-damar, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalığı olanlar için porsiyon kontrolü çok önemlidir. Kavurma gibi doymuş yağ içeriği yüksek besinler kan yağlarının artışına neden olacağı için porsiyon kontrolü yapılmalı ve haftanın en fazla iki gününde kırmızı et tüketilmelidir. Bu kişiler özellikle sakatat da tüketmemelidir. Hipertansiyonu olanlar çay, kahve ve soda gibi içecekleri de kontrollü tüketmelidir. Diyabet hastaları ise tatlı ikramlarında daha dikkatli seçim yapmalıdır” şeklinde konuştu.
“Günde 100-150 gramdan fazla et tüketmeyin”
Yüksek miktarlarda et tüketimi ile midede ağrı, kramp, bağırsaklarda gaz, şişkinlik gibi sorunlar ortaya çıkarabildiğini dile getiren Uzm. Dyt. Aksu, “Günde 100-150 gramdan ( yaklaşık 3-4 köfte) daha fazla et yemeyin. Ayrıca etin yanında pirinç pilavı, patates, börek gibi glisemik indeksi yüksek besinleri de tüketmemeye özen gösterin. Porsiyon miktarı kişiden kişiye değişebilmekle birlikte, sağlıklı bir birey yaklaşık 15-16 parça kuşbaşı et (90-120 gr) kırmızı et tüketebilir.” dedi.
“Sütlü tatlılar tercih edin”
Tatlı tüketimine de dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatan Uzm. Dyt. Aksu, “Yüksek miktarda yağ ve şeker içeren hamur tatlıları yerine sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Fazla çikolata ve tatlı tüketimi, mide yanması, bağırsak bozuklukları gibi şikâyetlere neden olur. Çikolataya ve şekere alternatif olarak; vitamin ve mineralden zengin ve posa içeriği yüksek kuru meyveler, ceviz, fındık gibi kuruyemişler tüketilebilir. Havaların da sıcak olması nedeniyle en az günde 2-3 litre su tüketmeye de özen gösterilmelidir” ifadelerini kullandı.