Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "AK Parti’nin temsilcisi olduğu dava bir medeniyet davasıdır, bu dava büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etme davasıdır. Bu dava mazluma umut olma, zulme son verme davasıdır. Hak ve halk hesaba çekmeden biz kendimizi hesaba çekeceğiz. Nefsimizi sorgulamaktan, ’Acaba nerede kusur var?’ sorusunu kendimize sormaktan asla ve asla korkmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yahya Kaptan Şehit Polis Recep Topaloğlu Spor Salonu’nda gerçekleştirilen 8. AK Parti Kocaeli Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Kongrenin hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, "Kurulduğu günden itibaren AK Parti’ye gönül vermiş, AK Parti’nin millete ve memlekete davasına omuz vermiş, hizmet bayrağımızı Kocaeli’de iftihar ile dalgalandıran yol arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Bizim Kocaeli’ye sevgimiz tarife sığmaz. Bizim Kocaeli’ye aşkımız artar, eksilmez” dedi.
“149 kalem projeyi resmen hizmete açtık”
Erdoğan, “Kocaeli fetihleriyle, açtığı kapılarla nasıl barış medeniyetinin nişanesi olmuşsa Türkiye Yüzyılının da nişanesi olacaktır. Nasıl birliğimizin, dirliğimizin nişanesi olmuşsa, Türkiye Yüzyılında da örnek şehirleri olmaya devam edecektir. Eylül ayına geldik toplam 149 kalem projeyi resmen hizmete açtık. Şehir Hastanesi standartlarında inşa ettiğimiz Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi yeni binasını hizmete sunduk. Bugün de il kongremizi gerçekleştirmek üzere sizlerle beraberiz. Kocaeli’yi daha da geliştirmek, büyütmek, kalkındırmak için her türlü desteği sağlamayı bundan sonra da sürdüreceğiz” diye konuştu.
“Hak ve halk hesaba çekmeden biz kendimizi hesaba çekeceğiz”
AK Parti’nin bir siyasi partinin olması ötesinde; bir davası, bir hayali, bir derdi olanların kurduğu ve büyüterek bugünlere getirdiği bir teşkilat olduğunu söyleyen Erdoğan, “Her kim AK Parti’yi dünyada kabul gören klasik parti işleyişi sınırları içinde değerlendirip, öyle hareket ederse fena halde yanılır. Siyaseti sadece bu şekilde okuyanların, kendi iç işleyişlerinde yönettikleri belediyelerde, uluslararası ilişkilerinde nasıl savrulmalar yaşadığına hep beraber şahit oluyoruz. Bu savrulmaların sonu kendi ülkesine, kendi milletine, kendi tarihine, kendi kültürüne ve inancına yabancılaşmak ve sonra düşman haline gelmektir. Öyle vahim durumlarla karşılıyoruz ki, bu ülkede siyaset yapıyor, bu milletin ekmeğini yiyor, bu ülkenin kimliğini taşıyor ama ülkeye ve millete açıkça düşmanlık güdüyor. Hadiselere Türkiye eksenli değil, başka başkentlerin penceresinden bakıyor, adeta onların kılıcını sallıyor. Milletle, milletin değerleriyle ve memleketle bağını tamamen koparmışlar, rüzgar nereye eserse hemen oraya dümen kırıyorlar. İlkeleri, uğruna zorluklara göğüs gerecek ülküleri kalmamış. Dahası bunlar, hataları yüzlerine ders almıyor, aynı yanlışı yapmaya devam ediyorlar. Şunun bilinmesini isterim; milletin kurduğu, bugünlere getirdiği AK Parti asla böyle olmamıştır, olmayacaktır. Bizde olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız. Hak ve halk hesaba çekmeden biz kendimizi hesaba çekeceğiz. Nefsimizi sorgulamaktan, ’Acaba nerede kusur var?’ sorusunu kendimize sormaktan asla ve asla korkmayacağız. Eksiği, hatayı, günahı başkalarında değil, hep kendimizde arayarak, hakkın, hakikatin, doğrunun izinden geçeceğiz. AK Parti’nin temsilcisi olduğu dava bir medeniyet davasıdır, bu dava büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etme davasıdır. Bu dava mazluma umut olma, zulme son verme davasıdır. Bu dava adalet, hürriyet ve hep birlikte onurlu bir yaşam davasıdır” şeklinde konuştu.
“Birilerinin yaptığı gibi bu kutlu davayı günlük siyaset uğruna bozuk para gibi harcamayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birilerinin yaptığı gibi bu kutlu davayı günlük siyaset uğruna bozuk para gibi harcamayacağız, istismar etmeyeceğiz, eğip bükmeyeceğiz. Gerekirse bedel ödemekten çekinmeyerek, milletimizi ayakta tutan kadim değerlere sıkı sıkıya sahip çıkacağız, ülkemiz ile ilgili hayallerimizden, hedeflerimizden milim taviz vermeyeceğiz. Kalbimizi hakka bağlayacak, sırtımızı millete yaslayacak, yüzümüzü tüm insanlığa döneceğiz. Kibri, büyüklenmeyi, hasedi, zehirli dili kapımızdan içeriye sokmayacağız. Tüm kesimleri inançları ve meşrepleriyle insanımızın her birini samimi, hasbi, harbi, gönül alıcı, çözüm odaklı yaklaşımla kucaklayacağız. Şunu unutmayınız, beldesinden ilçesine, ilinden genel merkezine kadar AK Parti teşkilatlarının kapısı tıpkı bir tekke kapısı gibi gelen herkese açık olmalıdır. Hiç şüphesiz, teröristle, hainle, hırsızla, arsızla işimiz olmaz, zaten onların yolu da AK Parti ile asla kesişmez. Bunun dışında herkesi muhabbetle bağrımıza basarak, eser ve hizmet siyasetimizi sürdürmekte kararlıyız. Nefsimizi zincire vurmadan, rahatı huzuru bir kenara atmadan, mağdurun ve mazlumun sesi olmadan, yürekten yüreğe esmeden AK Parti’nin temsilciliğini yürüttüğü davaya layık olamayız” ifadelerini kullandı.
“23 yıldır Türk siyasetine damgamızı vurduk"
“Kongrelerimiz şahsi hesapların değil, Türkiye sevdasının, Türk milletine hizmet etme yarışının yaşandığı zeminlerdir" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Kongrelerimiz, halef ve selefin bir arada olduğu, yol arkadaşlığının devam ettiği, eski-yeni ayrımlarının yapılmadığını kucaklaşma vesileleridir. 8. Olağan kongre sürecimizi kanuni bir zorunluluğu yerine getirmekten ziyade, partimizi güçlendirmenin bir zemini olarak görüyoruz. Bir taraftan eski yol ve dava arkadaşlarımızla ahdimizi tekrar yenilerken, diğer taraftan yeni isimleriyle kadrolarımızı takviye ediyoruz. Bugüne kadar kimseye vefasızlık yapmadık. Emektarlarımızın tecrübelerini, gençlerimizin heyecanıyla birleştirerek tam 23 yıldır Türk siyasetine damgamızı vurduk. Bugün de, yarın da aynı yolda yürümeye devam edeceğiz. Kardeşlerim, şu noktaya özellikle dikkatleri çekmek zorundayım. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte, ülkeyi yönetmek için milletimizden yarısından fazlasının oyunu almamız gerekiyor. Gençler, bir başka ifadeyle, 85 milyon vatandaşımızdan biraz önce ifade ettiğimiz çok küçük bir kesim dışında herkesin gönlünü kazanmak durumundayız. Bugüne kadar tecrübelerimiz bize, Türkiye’de AK Parti ve Cumhur İttifakı’ndan başka bu çitayı aşabilecek hareket olmadığını gösteriyor. Her ne kadar son mahalli seçimlerde arzu etmediğimiz bir neticeyi elde etmiş olsak da bunu bir yol kazası olarak kabul ediyoruz. Son seçimlerden çıkardığımız dersler ışığında, gereken düzeltmeyi her kademede yapıyoruz ve yapacağız. Teşkilatlarımızı güçlendirerek, politikalarımızı güncelleyerek, yönetim tarzımızı geliştirerek önümüzdeki seçimlerde yeniden yüzde 50 çıtasının üzerine çıkacağımızdan şüphe duymuyorum. Yeter ki şöyle toparlanıp kendimize gelelim. Yeter ki misyonumuzun ne olduğunu hatırlayalım, yeter ki yüreğimizi, kollarımızı milletimize açalım. Gereğinin kendiliğinden geldiğini zaten göreceksiniz” dedi.