Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün verilerine göre, kentte sıcaklığın önümüzdeki 2100'e kadar iyimser tabloda 3.3, kötümser tabloda ise 5.6 derece artacağının açıklandığını söyledi. Bunun iklim krizine neden olacağını kaydeden Çeltik, "2090'lı yıllara kadar iklim değişikliğine bağlı kalarak, yağışların günümüzdekine kıyasla yüzde 27 azabileceğini net olarak söyleyebiliriz" dedi. Aynı zamanda Çeltik, Antalya'nın tarım ilçesi Korkuteli'nde de su kaynaklarının 50 yıl içerisinde yüzde 70 oranında azaldığını belirterek, "Böyle giderse Korkuteli'nde bırakın tarımsal amaçlı su kullanımını, içme suyu bile bulamayacağız" diye konuştu.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, kentin yer altı su kaynaklarına, sıcaklığına ve yağış rejimine ilişkin açıklamada bulundu. Korkuteli Alt Havzası Rasat Kuyuları grafiklerini paylaşan Çeltik, yapılan çalışma ve gözlemlerde, 1970 ve 2020 yılları arasındaki sondaj verilerinde çok ciddi bir düşüş yaşandığını kaydetti. Çeltik, "Bu rakamın yaklaşık yüzde 70'lere vardığını söyleyebiliriz. Düşüşün sebebi ise yanlış tarım politikalarıdır. Yapılan çalışmalarda yüzlerce kaçak sondaj olduğunu, bilinçsizce su kullanıldığını ve vahşi sulama yapıldığını görebiliyoruz. Böyle giderse Korkuteli'nde bırakın tarımsal amaçlı su kullanımını, içme suyu bile bulamayacağımızı söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Geriye dönük çalışmalar ve öngörüler ele alındığında, 20 yıl içerisinde Korkuteli'nin su kaynaklarında hızlı bir tüketim olacağını kaydeden Başkan Çeltik, bu konuda çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.
"Korkuteli tarım ilçesi değil, kuru bakliyat diyarı olabilir"
Denetimlerin ele alınması gerektiğini belirten Çeltik, şöyle konuştu:
"Kaçak sondajlara ne kadar su tüketildiğini bilmiyoruz. Burada önemli olan bir diğer konu; vatandaşlar bilinçlendirmeli ve tarımsal anlamda dönüşüm olması gerekir. Suya fazla ihtiyaç olan bitkilerden ziyade, suyu daha az kullanan, ihtiyaç duyan tıbbi aromatik bitkiler geçiş yapmamız lazım. Kaçak sondajın önüne geçilmeli, vahşi sulamanın önüne geçilmeli, kapalı devre sulamaya önem verilmeli. Su hayattır, su yoksa hayat da yoktur. Geçmişte olduğu gibi coğrafi etiketli ürünlerin olmadığını, kuru tarıma geri gideceğini söyleyebiliriz. Korkuteli tarım ilçesi meyve diyarı değil, kuru bakliyat diyarı olabilir."
"Vahşi bir sulama yapılıyor"
İstatistik bilgilere göre, Antalya'da su kaynakları konusunda mevcut durumu kötüye giden yerin Korkuteli'nden başladığını söyleyen Çeltik, Korkuteli'ni Elmalı'nın, Serik'in, Gazipaşa'nın ve Alanya'nın izlediğini kaydetti.
Korkuteli'nden ziyade, diğer belirlenen 4 ilçede de bilinçsizce kaçak kuyuların olduğunu ve vahşi bir sulama yapıldığına dikkat çeken Çeltik, "Bugün topraksız tarım yapılıyor, susuz tarım yapılamıyor. Antalya tarım ve turizm şehri. Kurumlar, üniversiteler ve akademik odalar bir araya gelmeli. Antalya ölçeğinde tarım politikası geliştirilmeli. İnsanlar popüler tarım peşinde. Antalya'nın her yanı muz serası. Ama yeterli çalışma yapılmış mı? Su sağlayabiliyor musunuz? Buna bakmanız gerekiyor. Bir bilim danışma kurumu oluşturulmalı. Yeni bahçe yapılmamalı, mevcut sondajlar kontrol altına alınmalı. Tarımda dönüşüm yapılmalı. Zihinsel dönüşüm yapılmalı. Gerekirse yaptırımlar yapılmalıdır" şeklinde konuştu.
"Bu rakamlar kriz anlamına geliyor"
Antalya'yı bekleyen bir diğer tehlike olan sıcaklık ve yağışa da değinen Çeltik, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün Antalya havzasındaki yaptığı modelleme çalışmasında elde edilen verileri paylaştı.
Bayram Ali Çeltik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sıcaklığın önümüzdeki 2100'e kadar iyimser tabloda 3.3 derece, kötümser tabloda ise 5.6 derece artacağını görüyoruz. Bu da iklim krizi olacağı anlamına geliyor. Yapılan çalışmalarda 2090'lı yıllara kadar iklim değişikliğine bağlı kalarak, yağışların günümüzdekine kıyasla yüzde 27 azabileceğini net olarak söyleyebiliriz. Bugün önümüzdeki 100 yıl içerisinde sıcaklığın artığını, yağış rejiminin azaldığını, hızlı ve bilinçsizce su kaynaklarını tükettiğimizi söyleyebiliriz. Bu rakamlar kriz anlamına geliyor. Küresel anlamda yapılan çalışmalarda bırakın 3 dereceyi, 5 dereceyi 1-2 derecenin bile bölgede insanlar ve canlılar üzerinde krize dönüştüğünü, büyük zaralar ve tehditler olduğunu, canlıların, doğanın ve ekosistemin etkileneceğini söyleyebiliriz. Bu rakamlar çok büyük rakamlardır"