“Adalet…”
“Kalkınma…”
“Şeffaflık…”
Her şey onlarda... Mangalda kül bırakmıyorlar adeta...
İktidar sahipleri böyle diyor da peki muhalefet ne cevap veriyor…
“Aldatma...”
“Kandırma...”
“Karanlık...”
17-25 Aralık salvoları arasında parmak demokrasisinin sahipleri, çoğunluk gücüyle kendilerini aklarken Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan bir çıkış geldi...
Hani gündem oluşturmada üzerlerine yok ya...
Günlerden 14 Ocak, yer Ankara’daki tarihi Ankara Palas Oteli...
Bilumum havuz medyası manşetlere çekti:
Şeffaflık reformu...
Paketti, reformdu derken neler değişecekti neler... Kökten değişim!
Siyasi partilere yapılan bağışları elektronik ortamda herkes görebilecekti.
Seçim hesaplarıyla yapılan harcamaların denetimi yapılacaktı.
Seçimlere katılacak siyasi partiler mali kaynaklarını seçim öncesinde kamuoyuna bildirecekti. Siyasi partiler, seçim bilançolarını elektronik ortamda ilan edeceklerdi.
3628 sayılı rüşvet ve yolsuzluklar ile ilgili kanunda değişiklik yapılacaktı.
İmar planlarının yapım süreci daha saydam hale getirilecekti.
Siyasi partilerin genel merkez yöneticileri, il başkanları, ilçe başkanlarının mal bildiriminde bulunmaları zorunlu olacaktı.
İhbar edenler değil bizzat ayakkabı kutulu dolarları ifşa edenler tutuklanırken sözüm ona rüşveti ihbarı eden kamu görevlilerine 3 aya kadar ücretli izin verilecekti.
Ve kanun hemen ve ivedilikle çıkarılacaktı!
Şeffaflıktan bahsetmek için önce şeffaf olmak lazım ama devam edelim şeffaflık maratonuna...
Çok geçmeden Saray’dan itiraz geldi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında görüş ayrılığı çok netti! Saray’da bir toplantı ve açıklanan karşı görüşler...
Erdoğan şöyle diyordu:
“…Sırası mı şimdi...”
Devam ediyordu:
“- Bu seçim öncesinde bana doğru gelmiyor!
Buradaki asıl sorun, kayıt dışı ekonomi. Bunu kayıt altına almayı başardığınızda diğerleri arkadan gelir. Mesela inşaat sektörü çok önemli. Sert kararlar alırsanız, bu ekonomiyi olumsuz etkiler. Mal bildiriminde çok dikkatli olunmalı. Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız!”
Şeffaflık maratonunda işler pinpon topuna dönmüştü adeta... Hemen TBMM’ye sevk edileceği bildirilen paket, ertelendi...
“Şeffaflık Paketi”nde revize sesleri yükselirken yeniden görüşülmesine başlanacak derken bir erteleme daha...
Havuz medyasının liboşlarından biri zorda kalan Ahmet Davutoğlu’nu kurtarma adına kaleme sarıldı:
“...Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan ‘Kamuda Şeffaflık Paketi’ demokrasimizin geleceğine halkın sahip çıkması açısından hayati önem taşıyor!
Bu pakete Cumhurbaşkanı Erdoğan da sahip çıkar ve bunu gündemin öncelikli konusu olarak konuşmalarına alırsa...” falan filan!
İddialı çıkışın sahibi Başbakan, Saray’ın karşı çıkması ile şimdi ne yapacağını bilemez halde... Kendisi de bakanları da mehter takımı gibi bir ileri bir geri sardırıyorlar!
“...Şeffaflık reformu ertelenmedi, çıkarılacak!”
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün “2014 yolsuzluk algı endeksi”nde, yolsuzlukta 11 basamak daha gerileyerek “en çok kırılan ülke” olan Türkiye’nin 175 ülke arasında 64. sıraya inmesiyle 2001’deki ekonomik kriz sonrası duruma düştüğüne dikkat çekilirken AKP’nin karnesinin sıfırlarla dolu olduğu ortaya seriliyordu.
Seçim maratonu iyice ısınırken Başbakan kararlı:
“- Biz hiçbir ilân ettiğimiz reformu askıya almayız. Reform ve yasal çalışmalar kendi rutin şeyinde seyreder. Böyle bir askıya alınma ifadesi doğru değil, yadırgıyorum!”
Oysa muhalefet değil kendi Gümrük ve Tekel Bakanı şöyle diyordu:
“- Paketin seçim öncesi görüşülmesi kolay görünmüyor! Zaten yasalaştırılması konusunda da bir açıklama yapılmamıştı!”
Şeffaflık oyununda gelinen son nokta ortada... Siyasi parti il başkanlarının mal bildiriminin özellikle bir bardak su içilerek unutulacağı konusunda kulisler fokur fokur kaynıyor.
İşin özü paket paketlikten çıkacak, havuz medyasının marifetiyle millet yine uyutulacak. Şeffaflık naraları atılırken, iş bilenin kılıç kuşananın olacak!