Son günlerde şahsıma yönelik tehditlerin ardı arkası kesilmiyor…
Sanal habercilik yaptığımız için tehditler de, tehdit edenler de sanal, yani sanal kabadayılık…
Halbuki ne gereği var, yerimiz belli yurdumuz belli çıkıp gelir yada davet eder bizde icabet ederiz tehditlerini gerçekleştirmesine imkan tanırız.
Aslında tehdit edenlerin servet, şöhret, şehvet ve saltanat sahiplerinin kucağında oturanlar olduğunu bildiğim için hiç de kaile almıyorum.
Çünkü bu tipler, sahipleri izin verdikçe havlayan, sus deyince susan tiplerdir.
Bu kadar sinirlenmemin nedeni ni de yazayım bari…
Adettendir, bazı yazarlar mahlas kullanır kendine has sebeplerden ötürü…
Malatya Güncel’de de var.
Yasin Doğan isimli arkadaşımızın yazmış olduğu “Terzi kendi söküğünü dikemezmiş” başlıklı yazıdan rahatsız olan zavallılar bana yönelik tehditler, hakaretler yazdı…
İnanın kızmadım…
Zaten kısa sürdü… Sanırım sahibi sus demişti!
Havlayan köpek misali havladı ve sustu belli ki… Sahibi iyi eğitmiş.
Yasal yollara başvurup ardından cümle aleme rezil edeyim diye düşündüm (!)
Ama yapmadım, yapmayacağım anlamına gelmez tabi ki nede olsa IP numarası ayan beyan…
Benden bir dost tavsiyesi, “Sahibin yemini keserse, döner ona da saldırırsın, çünkü beslemesin, kim yemini önüne fazla koyarsa ona it’lik yaparsın” bırak bu tür sanal kabadayılığı…
Adresimi biliyorsun... Hatta daha da özelimi bildiğini sanıyorsun...Çekinmen gerekmez... Çık gel yada davet et geleyim.
Bu atasözümde sanal kabadayılara “İtle çuvala girilmez”
Saygılar