Medya, şehitlerimizle ilgili haberlerde yine döküldü... Yazılı medyamız kadar görsel medyamız da ödevini yapamadı. Ağırlaştırılan programlar yerine normal yayınlarına devam edenleri; hatta göbek atıp attıranları da gördük ki, kınamadan geçemeyeceğim.
Öyle ki medyamız, şov programları gerçekleştiren Mehmet Ali Erbil kadar bile olamadı.. Ünlü sanatçı bu defa gönüllerde taht kurdu. Hain pusuyu şiddetle kınadı ve huzurlardan ayrıldı.
Evet, 13 şehidimizin ardından şöyle bir gazetelere baktım. Sürmanşetlerde gerektiği gibi haberi duyuranlar kadar gözleri kör, kulakları sağır olanları da görmek bir Türk evladı olarak beni kahretti… Hele 40 yıllık bir medya emektarı olarak mesleğimizin geldiği noktayı görmek ayrı bir acı... Ama bu acı içinde tesellimiz, bir gazetemizin “Yeter artık” başlığı ile tam sayfa verdiği haberdi... Bu gazete, gerçekten Türk milletinin hislerine tercüman oluyordu. Ehh, ne de olsa en çok okunan gazete idi ve bunun da hakkını vermişlerdi...
13 şehidimizi uğurlarken bebek katili eli kanlı terör örgütünü kınayan başta stratejik ortağımız ABD ve diğer ülkelere, Hükümet yetkililerinin Kandil’i korumanın hesabını sormasını isterim.
* * *
Bu milli duygulardan yoksunluktan sonra son olarak “Şeker Hoca”nın hain saldırıya tepki istifası ile verdiği mesaj tesellimiz oldu. Memleketim Malatya’da sosyal kişiliğiyle tanınan “Şeker Hoca” lakaplı imam Celal Tilgen, yaşanan hain saldırıda 13 askerin şehit olmasının ardından, cuma namazı öncesi vaaz verdiği sırada yaşananlara tepki göstererek istifa ettiğini açıkladı.
Cuma namazı öncesi vaazının tamamını bu hain saldırıya ayıran (Ankara’da sadece birkaç cümle ile yetinenlerin, hutbede sessiz kalanların kulaklarını çınlatayım) imam Celal Tilgen’i bütün cami cemaati dikkatle dinliyordu.
Vaazında Şeker Hoca şunları söylüyordu ve haklıydı:
“-Ülkenin bölünmez bütünlüğü namustur, şu gördüğünüz albayrak rengini tüm şehitlerin kanından almıştır. Boşu boşuna görev yapıyoruz.
Böyle hocalık olmaz, böyle idarecilik olmaz. Hz. Ömer diyor ki ‘Dicle kenarında bir kurt kuzuyu kapsa ilahi adalet bunu benden sorar.’ 37 yıldır hocalık yapmışız hiçbir şey öğretememişiz. Ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruyamamışız, sağlayamamışız. Sadece kasamıza, kesemize, göbeğimize bakmışız. Böyle olmaz yani bu görevde kalmanın bir anlamı yok.
Şu saatten sonra ben bırakıyorum bu görevi, bu son cumam. Boşu boşuna çıkıyoruz burada vır vır konuşuyoruz. Herkes böyle, en üsttekinden en alttakine. Hiç kimse görevini yapmıyor, laf ebeliği ancak birbirlerine laf yetiştiriyorlar. Ateş düştüğü yeri yakar, kendinizi o ailelerin yerine koyun, ondan sonra karar verin. Kendi çocuğumuzu, kendi yakınımızı, kendi akrabamızı bu şekilde bir de hiç uğruna, yani gidersin düşmanla çatışırsın şehit olursun. Kendi kendimize çatışıyoruz, kendi kendimizi öldürüyoruz. 3-5 tane soytarının oyununa geliyoruz, ondan sonra kahrolsun bilmem ne diyoruz. Bu şekilde olmaz, herkes yapamıyorsa görevi bırakacak. Kim olursa olsun, makamı mevkii kim olursa olsun. Böyle hocalık yapmanın ne anlamı kaldı, böyle idarecilik yapmanın ne anlamı kaldı. Makam ve mevki ne olursa olsun bu gibi durumlarda herkesin istifa etmesi lazım.
Milyonlarca öğretmen var, idareci var, yönetici var. Yeter ya yeter artık bu nedir böyle her gün her gün, 2 gün sonra 3 gün sonra aynı olay, aynı şey yeter ya. Bu yüzden ben diyorum izzeti nefsi olan herkesten varsa sorumluğu, istifa etmesi lazım uzatmasınlar. Yoksa emin olunuz ki Cenabı Allah yarın mahşerde bunu hesabını sorar. 37 sene hocalık yaptım 120 bin din adamı var bilmem kaç yüzbin öğretmen var, Bakan var, Başbakan var, Cumhurbaşkanı, Milletvekilleri var ama işler her gün kötüye gidiyor. Ben kendi açımdan bu görevi bırakıyorum, çünkü 37 senedir hocayım demek ki biz dini anlatamadık, demek ki bu gençliğe güzel şeyleri anlatamadık. Ülkenin bölünmez bütünlüğünü anlatamadık, bir insan öldüren bütün insanları öldürürmüş ilkesini anlatamadık. Ben istifa ediyorum bu yüzden.”
Tebrikler “Şeker Hocam” günün uyanıp nefis muhasebesi yapma günüdür...
* * *
Son olarak tek dil konusuna yeniden döneyim.
Geçenlerde yazmıştım...
Tek devlet, tek bayrak, tek millet diyenler tek dil de demek mecburiyetinde...
Dil olmadan asla...
Türkçe olmadan Türkiye olmaz!
Bunu herkes böyle bilsin...
Yine tek yumruk olmamız gereken günlerdeyiz. Türk Devletine ihanet edenler hem dağda hem de ovada kurşun sıkıyorlar!
Diyarbakır Silvan’da 13 Mehmetçiğe sıkılan kurşunlar, Diyarbakır’da Türkiye Cumhuriyeti’nin legal görünümdeki partisinin binasında bir ihanet toplantısına sahne oluyordu...
Molaya çekilen Mehmetçiğe yemeğini yerken kahpece gerçekleştirilen pusu ve sonrasında yakıcı Rus el bombası, Kaleşnikof mermileri sıcağı sıcağına şehitlerimin vücudunda iken Mehmetçiğin moralini bozanlar hemen iş başına geçiyor...
Malum bundan önce yaşanan PKK katliamlarını buldukları gizli tanıklarla şanlı komutanlara yıkanlarla daha dün Türk milletinin kafasını karıştırmak için ortaya çıkanların ne farkı var?
Burada yine en başta söylediklerime vurgu yapayım. Evet; tek devlet, tek bayrak, tek vatan diyenler eninde sonunda Türkçe’yi de baş tacı yapmak durumunda kalacaklardır.