Rahmet...
Mağfiret...
Ve kurtuluş...
Ramazana girerken sık duyduğumuz 3 kelime...
Rahmet; bolluktur...
Rahmet; berekettir...
Rahmet; affetmedir...
Rahmet; acımaktır!
Mağfiret; geçmiş günahlardan kurtulmaktır...
Mağfiret; bağışlanmaktır...
Mağfiret; korunmaktır...
Mağfiret; Allah gözünde bambaşka güzellikte bir insan olmaktır...
Ve kurtuluş…
İslam inancına göre yalanlarla dolu fani alemden gerçek alemde bu dünyanın çirkinliklerinden kurtuluştur. Cehennemden azattır.
İşte size Ramazanı Şerifin özeti...
Ne mutlu rahmet, mağfiret ve kurtuluşa erenlere...
Ne mutlu böylesine önemli bir ayın kıymetini bilenlere...
Gelelim ”Gönüller yapmak” meselesine...
Geçmiş Ramazanlarda olduğu gibi Diyanet Teşkilatı bu günlerin temasını “Gelin Gönüller Yapalım Bu Ramazan ve Her Zaman” olarak belirledi.
Hayli ilginç...
Malumunuz; bebek katilleri ile amansız mücadele soluksuz sürüyor.
Irak’tan ve Suriye’den gelen mülteciler çepeçevre güzel ülkemin köşe başlarındaki çirkin manzarası oluyor.
Siyasi hayatta kamplaşma ve kutuplaşma doludizgin devam ediyor.
Ve bu ortamda camilerdeki hutbe ve sohbetlerinde siyasete bulaşarak hedef haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığı, “Gönüller Yapmak” için harekete geçiyor.
Ne kadar ilginç değil mi?
Diyanet’i bir siyasi partinin arka bahçesi yapanlar, zırhlı makam araçlarında keyif çatanlar boyundan büyük işlere karışıp; gönül yapmaya kalkışıyor!
Boyundan büyük işlere kalkışanlara diyorum ki; Ramazanı Şerifin rahmetinden, mağfiretinden yararlanıp gelin kurtuluşa erin. Kordan, ateşten korunun…
Malumunuz toplumdaki kamplaşma kadar gelir gider hanesindeki uçurum da giderek açılıyor!
Hatta söz konusu temayı ortaya atanlara diyorum ki; ben 30 kilometre hız yapıp dura kalka bindiğim şehir içi minibüslerde ter dökerken senin klimalı zırhlını nasıl düşünmeyeyim?
***
Fikir… Zikir…
Gelelim Türk Milli Eğitiminin düştüğü son duruma...
Anadolu’da bir imam hatip lisesi...
Siyasi bir fotoğrafın aktörü oldular ve ödüllerini aldılar!
Cumhurbaşkanının isminin baş harfleri olan “R.T.E.” yazıp bir de çektirdikleri fotoğrafın üzerine “Mü’miniz, askeriz; ölsek de imam hatipliyiz. Yolundayız reis” yazıverdiler...
Fikirdir kişi istediği fotoğrafı çektirir!
Ancaaak bu iş bir okulu yani Milli Eğitimin bir kurumunu ilgilendiriyorsa iş disiplinliktir!
Ama öyle olmuyor; bu siyasi propaganda figüranları bolca ödül koparıyor.
Ne ilginç değil mi; sonra da o kurumun müdür ünvanlı kişisi kalkıp komedyenlere ipucu verecek savunmalara geçiyor.
Neymiş efendim; her şey tamamen öğrenciler tarafından organize edilmiş…
Peki ya sen ne yaptın?
Disiplin müesseseni işleteceğine onlara orkestra şefliği yapmadın mı?
Daha hangi savunma mekanizması geliştiriyorsun ki?
Vah benim milli eğitim vah... Vah benim milletim vah...
Ramazannamemi böylece tamamladım; herkese iyi uykular!
