Haftaya merhaba derken “Türk’ün kanayan yarası”ndan söz etmiştim...
İktidar sahipleri de yandaşlar da unutuyor ve unutturuyor olabilir! Ancak Türkiye Diyanet İşleri’nin camilere gönderdiği hoca efendileri söyleyeceği bir sözü yok mu ki, Türk’ü boynu bükük bırakıyorlar?
Elhamdülillah; “Hıra Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağları kadar Türk’üz” diyenlerdeniz!
Ama kanayan yaramızı omurgasız diyanet hocaları da kanatıyor.
Teravih namazındayız; hoca efendi elhamdülillah her yeri saydı da Türk diyarlarına uğrayamadı...
Öfkelendim, hiddetlendim; bir omurgasız hoca yüzünden teravihim de boşa gitti...
Allah aşkına Doğu Türkistan, Kerkük, Karabağ, Tebriz demek kimleri korkutuyor?
Oysa daha akşam Kanal D Televizyonunun iftar programında Serdar Tuncer kardeşimizin tüm Türk coğrafyasına dua isteğiyle duygulanmıştım...
Ama teravihte omurgasızın teki her yeri saydı ama Doğu Türkistan,
Kerkük, Karabağ, Tebriz hiç umurunda olmadı...
İslam coğrafyası evet...
Afrika evet...
Ortadoğu evet...
Din kardeşlerimize elbette dua edelim...
Peki öz kardeşlerimize neden dua yok?
Türk’ün kanayan yarasını umursamayanlara öfkelenirken sosyal medyada okuduğum bir mesajı burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir güzel selam gönderelim ki, Turan ellerine o kendini bilmez hoca efendiler titreyip kendilerine gelsinler diye!
Selam olsun Turan ülkesinde uyanılacak sabahlara... Selam olsun Tanrı Dağlarının direnişçilerine... Selam olsun Kerkük’te cenge hazırlananlara... Manas’ta, Savan’da kamp ateşlerinde yüreklerini tutuşturanlara... Almilalara, Ayyücelere, Aybalalara, Kür-Şad’lar yetiştirenlere selam. Alpertunga sancağında erisin gönüller...40 yiğitle yedi düvel dört bucak şan yürüsün... Orhun’dan, Selenge’den Çin yurduna kan yürüsün...
Selam olsun Tanrı Dağının yiğitlerine... Mete Han’dan bugüne... Kür-Şad’tan Kültigin’e selam olsun. Selam olsun Ergenekon'dan Malazgirt'e... Börteçine'nin gök gözlerine selam olsun...
Peki neler olup bitiyor Türkiye’de ve dünyada...
Malum dünyada e özellikle gözler Mısır’da...
Türkiye’nin hiçbir sorunu kalmamış gibi iktidarın ve yandaşlarının Mısır nakaratı çok dikkat çekici... Sanırsınız bunlar Türkiye’de değil Mısır’da yaşıyorlar!
Başta hoca efendi olduğu gibi Ramazan duaları bile topyekun Mursi ve taraftarlarına... Yardakçı akademisyen de aynı... Mısır’ı anlatırken tehditler bile savuruyor beyim! Allah aşkına çok seviyorsan git Mısır'da yaşa...
Adam yüzü kıpkırmızı, suratı gerilmiş basıyor tehdidi.. Mısır’la yatıp kalkıyor da ne Doğu Türkistan’da zulme uğrayan soydaşlarımızla ilgili, ne de Kerkük'te katliama uğrayan soydaşlarımızla ilgili bir çift eleştiri cümlesi dahi dudaklarından dökülmüyor.
Oysa Türkiye’de süreçti geziydi derken olağanüstü şeyler de oluyor ama kimin umurunda...
Bakınız, Başbakanımızın ‘kutsal yolculuğumuz’ dediği süreçte tehditler bitmek bilmiyor. BDP’liler Kandil’den dönüyor ve sözcüler bebek katiline sağlıktan, özgürlükten ve güvenlikten söz ediyor ve aba altından sopayı gösteriyorlar:
“...Bu sağlanmazsa bütün süreç risk altına girmiş olur!”
Kandırılan ve dağa yollanan gençler için de kılıf hazır... Efendim siyasete güven yokmuş da dağa gidip bu nedenle durdurulamazmış da... Vay ki vay!
Güzel ülkemde bir de kutuplaşma ve kıyaslama mevzuu var.
Biri yüzde 50'yi durduruyor, biri aşiretini... Bu ne yahu?
Haksızlığa uğradıysanız adaletinize sığının!
Ve unutturulmaması gereken gündem; “Pala”
Palayı salla, elini kolunu da salla... Oh ne güzel memleket... İstanbul’dan sonra Ankara’mızda da salladılar palayı... Bu pala işi canımı çok sıktı! Allah aşkına pala, elde tespih midir ki, sallamak serbest!
Yeniden başa dönersek Oktay Kaynarca kardeşimin Twitter hesabındaki bir mesajına dikkatinizi çekmek istiyorum. Mesaj aynen şöyle:
“- Doğu Türkistan ve Kerkük'teki Türklere yapılan baskı zulüm ve asimilasyonu okuyun okutun dile getirin...”
Ve mübarek Ramazan günlerindeyiz. Duaların kabul ettiği bu manevi günlerde gelin hep birlikte Yüce Mevla’mızdan Türk ve İslam Dünyasında yaşananın son bulması için dua edelim ve nerede hata yaptığımızı da mutlaka ama mutlaka sorgulayalım...