Yanlışlıkla, bilerek veya zorlanma sonucu işlenen bazı günahların affedilmesi için islâm'da gösterilen telâfi yollarının her birine keffâret denir. Keffâret hem bir ibadet hem de bazı fiilleri işleyen mü'minler için dünyevî bir cezadır. İslâm hukukunda beş çeşit keffâret vardır : Oruç keffâreti, hataen bir mü'mini öldürmenin keffâreti, zıhar keffâreti, hacda ihramlı iken traş olmanın keffâreti ve yemini bozmanın keffâreti .
ORUÇ KEFFÂRETİ:
Ramazan orucunu bilerek ve özürsüz olarak bozan bir mükellefin müslim veya gayri müslim bir köle veya cariye azat etmesinden, buna gücü yetmezse iki ay peşpeşe oruç tutmasından, buna da gücü yetmezse altmış fakire yemek yedirmesinden ibaret bir keffâret çeşididir.
Allah Teâlâ Amellerinizi iptal etmeyiniz buyurmuştur. Orucu kasten bozan kimse bir suç işlemiş olur.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Kim Ramazan ayında orucunu bozarsa, onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım gelen ( keffâret ) vardır.
Ramazan orucu dışındaki herhangi bir orucun bilerek bozulması halinde yalnız kaza gerekir, keffâret gerekmez. Orucun keffâretini bundan önce kendi konusu içinde açıkladığımız için kısa geçiyoruz. (Oraya bakınız )
HATA İLE BİR MÜ'MİNİ ÖLDÜRMENİN KEFFÂRETİ
Yanlışlıkla bir mü'mini öldüren kimseye diyet vermek vacip olur. Ayrıca bir de keffâret vermek gerekir ki, bu da , mü'min bir köle azat etmek, gücü yetmezse peşpeşe iki ay oruç tutmaktır.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:Bir mü'minin diğer bir mü'mini, yanlışlık eseri olmayarak kasten öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse, mü'min bir köle azat etmesi ve ( ölenin ailesine ) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Meğer ki, ölenin yakınları o diyeti sadaka olarak bağışlamış olsunlar.
Ava atılan bir kurşunla bir şahsın öldürülmesi, hata yolu ile öldürme niteliğindedir.
YEMİN KEFFÂRETİ
Yaptığı bir yemine riayet etmeyip yeminini bozan kimseye gerekli olan bir keffarettir. Şu şekilde yerine getirilir.
1) Gücü yeterse bir müslim veya gayri müslim köle azat etmek, veya
2) On yoksulu akşamlı sabahlı doyurmak, veya
3) On yoksulu orta halde bir elbise ile giydirmek,
4) Bu üç şeyden hiç birisine gücü yetmezse üç gün peşpeşe oruç tutmaktan ibarettir. Bu orucun arasına âdet hali bile olsa bir kesinti girerse yeniden tutulması gerekir.
Şâfiîlere göre yemin keffareti orucunun peşpeşe tutulması şart değildir.
Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat bile bile yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar.
Bozulan yeminin keffâreti; ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Bu üç şeyden birisini yerine getiremeyecek kimse için de üç gün oruç tutmaktır. Yapıp da bozduğunuz yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte, Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.
Yemin keffareti için on fakire fıtır sadakası miktarı bir şey verilmesi de yeterli olur. Bir yoksula on gün birer fitre verilmesi veya on gün sabahlı akşamlı doyurulması da yetişir. Ancak bir yoksula on gün birer elbise verilmesi de caizdir. Fakat on elbise bir günde bir yoksula topluca verilse yalnız bir elbise verilmiş gibi olur. Nitekim bu keffaret için on fitre miktarı bir yoksula bir günde verilse yalnız bir fitre verilmiş sayılır.
Fakire yemin keffareti için verilecek elbise onun vücudunun tamamını veya çoğunu örtecek bir halde bulunmalıdır. Bu elbisenin iki veya üç parçadan oluşması daha iyidir. Bununla birlikte bir elbise kısa da olsa yiyecek yerine bir bedel olarak da verilebilir.
Keffaretin, yemin bozulduktan sonra yerine getirilmesi gerekir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Bir kimse bir şey için yemin eder, sonra da ondan daha hayırlısını görürse yeminini bozsun ve keffaret versin