Öğretmenler üzerinden oynanan oyunlar...
Bugün 24 Kasım...
Bir Öğretmenler Gününü daha kutluyorz...
Yine nutuklar atılıyor Türk öğretmeninin vefakarlığı, cefekarlığı üzerine…
il il, ilçe ilçe yılın öğretmenleri seçiliyor kuru birer plaketle ödüllendirilmek için...
ama bu 24 Kasım’ın bir başka acısı var...
Türkiye’nin başına musallat olan bebek katili terör örgütünün kaçırdığı öğretmenler yani güvenlik sorunu…
Ve, Erciş ve Van’daki 7.2’lik deprem acısında kurban verdiğimiz eli öpülesi öğretmenlerimiz...
Eğitim ve öğretimde hedefi tutturabilmek için öğretmene ihtiyacımız var ama yerden mantar biter gibi okul açıp diploma verdiğimiz öğretmenlerimiz işsiz geziyor.
İstatistikler ortada... İlköğretimde yüzde 100 okullaşmanın sağlanabilmesi için tam 150.000 öğretmene ihtiyacı var Türkiye’nin...
Yine istatistikler ortada…
Türkiye’nin okullaştırma hedeflerinin gerçekleştirilmemesi için de sokakta 220.000 yetişmiş öğretmen var...
Milliyetçi Hareket Partisi Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz’ın soru önergesine cevap veren Milli Eğitim Bakanı’nın açıklaması hayli ilginç!
“-... Bunun sistemik bir sorun olduğunun farkındayım!”
Hemen suçlu ilan ediliyor; sistem!
Sistemin mucitleri kimler; elbette siyasiler!
Seçim zamanı, ekonomik ve sosyal rüşvet adına açılan üniversiteler!
Tüm bu gerçekler ortada iken Bakan Bey, devam ediyor:
“…Bu sorun sadece bizim zamanımızda ortaya çıkmış durum değil. Türkiye’nin yıllardan beri yapamadığı insan kaynakları planlamasının neticesi olarak görmek gerekiyor!”
Bakan, bir gerçeği de açık açık anlatıyor:
“…150 bin öğretmene ihtiyacımız var!”
Yine rakamı ortaya dökelim; 220.000 yetişmiş öğretmen diplomalı gencimiz sokaklarda... Milli Eğitim Bakanımız ise paradan söz etmiyor, başka gerekçeler öne sürüyor.
Oysa gerçek apaçık ortada, 150.000 öğretmene verecek para nerede?
Bir 24 Kasım Öğretmenler Gününü daha hatırlarken tüm öğretmenlerin ellerinden öpüyorum. Bana emek veren ve vefat öğretmenlerime de Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları Cennet olsun...
Ve, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 14 Ekim 1925’de İzmir Erkek Öğretmen Okulu’ndaki söylediği anlamlı bir mesajı ile güne nokta koyuyorum:
“-Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini elde edememiştir. Ona basit bir kütle denir, millet denmez.”
Yazımı atanamayan bir öğretmenimizden gelen acı mesajla noktalıyorum. Buyurun tüm yetkililer, başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere hepimiz dikkatlice okuyalım:
“Öğretmenim özel kurumda ben ve benim gibi bir çok öğretmen zor şartlar altında çalışıyor. Haftada 50 saat derse girenimiz var. Bazı özel sektörde çalışan arkadaşlar asgari ücret alıyor. Hatta altında olanlar da var. Hiç olmazsa özel sektör düzenlenebilirdi bir şekilde.
Vasıfsız işçi sigortasıyla çalışıyoruz. Yinede şükür diyoruz! İşsiz bir çok arkadaşımız var. Utancından üniversite mezunuyum diyemeyen pek çok insan var! Hayallerimizi erteledik, hep umutlarımız yarınlara kaldı.
Türkiye’de refah seviyeniz sözde rakamlarla arttı ama sokaklarda huzur içinde yaşayacağınız bir ortam kalmadı. Eğitimsiz insanlar bir tarafta bir tarafta boşta kalan eğitimliler ve birilerinin çocukları gemicikler alıyor. Birinin çocuğu devlet ihalelerini alıyor! Birinin bilmem ne torpili var! Bizlerin ise bir Allah’ı var bir de bedelini kanla ödemeye hazır vatan sevgimiz!
Her meslekte doğru ve yanlış yapanlar var. Öğretmenlik mesleğinin çıktısı öğrenci olduğu için yapılacak yanlış ağır bedeller doğurur. Unutulmaması gereken şeylerden biride şudur. Bu ülkede bir donem lise mezunu, veteriner mezunu, mühendis vs 3 ay bile eğitim verilmeden okullara dolduruldu.
Öğretmenlik bilgi ve formasyon işi olduğu için bu yanlış politikanın bedeli ağır ödendi. Şimdi de eğitim fakültesi mezunlarını KPSS denen bir sınavla ölçmeye çalışıyorlar. Bence ölçme yapılması gerekir fakat her öğretmenin kendi branşı ve meslek formasyonuyla ilgili bir sıralanış olması gerekir.
Ücretli öğretmenlik adında devlet öğretmen çalıştırıyor. 600 TL ve yarım sigorta ile kim bu şekilde çalışmak ister. Peki torpille devlette memur olanları görünce de insan bir kere daha üzülüyor. Görevini hakkıyla yapan her meslek erbabı baş üstündedir. Sunuda hatırlatmak isterim. Bugün doğunun adı bilinmeyen köylerinde devletin askeri ile öğretmeni dışında kimse bulamazsınız. Bir çok arkadaşım doğuda soba yakıp derse başlıyor. Maaşlarının bir kısmı fikir öğrencilerine gidiyor bunları da takdir etmek gerekir. Saygılarımla...