Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ısınma turları... Herkesi şaşırtan bir büyük ittifak; Ekmeleddin İhsanoğlu... Ve, devlet kesesinden Cumhurbaşkanlığı seçimi propagandası yapan Recep Tayyip Erdoğan!
Anayasa Mahkemesi’nin hak ve hukuk mücadelesinde ‘Balyoz’ kararı... Manşetlerde yargı kararı beklemeden mahkum edenlerin şimdi guguk tamtamları çaldığı bir süreç...
Ama o senaristler için inen balyozla ilgili Engin Alan Paşa’nın şu sözlerini kulaklarına hemen küpe yapalım mı?
“- Biz içerideyken hiçbir şekilde cevap verme imkanımız yokken başta TV’de bir gazetelerde bir anamıza küfür etmeyen utanmazlar dahil herkese sıfatı, mevkii ne olursa olsun söyleyecek sözümüz vardır!”
Bir yandan da 12 Eylül’ün fosilleriyle ilgili yargı kararı üzerinden atılan zafer naraları...
Ve IŞİD denen vahşi örgütün sınırımıza dayanan katliamları...
Ne çok gündem zengini oldu şu Türkiye; her an her saat şaşkın bakışlar arasında neler oluyor diyen diyene...
İşte böyle bir haftaya merhaba derken ‘Çatı aday’ konusunda Tayyip Bey’in hezeyanlarına Ekmeleddin İhsanoğlu tarafından verilen tokat gibi cevap:
“- Bilinmelidir ki, bu çatının temelinde ecdad ruhları, şehit nurları var. Bu çatının sancağında kahraman ırkımızın kanları var.”
İşte Osmanlı tokadı... Şimdi cevap ver bakalım Tayyip Bey!
Tüm bu gelişmeleri aziz Türk milletinin sağduyusuna bırakarak Türkmeneli’nde IŞİD denen canavarların, Yüce Allahın ismini anarak yaptıkları katliamlara dikkat çekmek istiyorum...
Geçtiğimiz Cuma günü Ankara Güvenpark’ta genel sekreterlik görevini üslendiğim Türkmeneli Kültür Sanat ve Stratejik Araştırmalar Derneği’nin (TÜRKMEN-SAD) yardım çığlığına dikkat çekmek istiyorum.
Suriye bataklığında serpilen, Irak bataklığında çekirge sürüsü gibi yayılan IŞİD canavarları, emperyalist güçlerin Türk ırkını yok etme konusundaki emirlerini yerine getiriyor. Bu katliamlar devam ederken Türkler katlediliyor. Peşmerge ve Araplar konusunda IŞİD teröristleri nedense daha insancıl...
Ne kadar ilginç değil mi? Ortadoğu bataklığında terörün ve terörist grupların isimleri ve yöntemleri değişse de katliama uğrayan hep Türkmenler yani benim gavim gardaşlarım oluyor.
Neden mi; Irak Türkmenleri Sadun Köprülü Beyin de dikkat çektiği gibi kendi vatanını seviyor. Kendi topraklarını seviyor ve Irak’ın parçalanmasını asla istemiyor. Ama nafile; Büyük Ortadoğu Projesinin bataklığa çevirdiği Arap Baharında her şey orta yerde... Ne yazık ki böyle bir projenin eşbaşkanlığı da Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin başında...
Acı gerçek şu; Musul’da ve Kerkük’te petrol bölgesinde yaşamanın bedelini ağır ödüyor Türkmen gardaşlarımız...
Geldiğimiz noktada Türkmenler; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinden kendilerini korumalarını bekliyor. Ama gavim gardaş vatansız kalmış, kendini çöllere vurmuş ama kimin umurunda. İnsani yardım diyorlar ama onlar da Peşmergebaşı Barzani’nin insafına bırakılmış durumda... Giden yardımlar yerlerine ulaşmıyor. Yardımlar konusunda umudumuz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Lideri Devlet Bahçeli Beyin başlattığı kampanya oldu. Yiğit bozkurtlarım inanıyorum ki, en kısa zamanda gerekli yardımları topladıkları gibi yerine sağ salim ulaştıracaklardır.
Yeniden dönelim açıkladığımız basın bildirisinde Telafer’de yaşananları anlatırken herkesi gözyaşına boğan Ali Ekber Kardeşimizin feryatlarına... IŞİD canavarlarının havan topuyla şehit olan 5 masuma... Yolda yürüyen 75 yaşındaki Türkmen soydaşımızın uçurulan başına... Mahallesinin delisinin işkencelerle öldürülüp başının kesilip sergilenmesine... Evet, bunlar Türkmeneli’nde oluyor ama AKP hükümeti uyuyor, uyuyor!
Bu feryatlardan bir gerçeği daha öğreniyoruz! 1920 yılının 10 Haziranında gerçekleştirilen Türkmen katliamı ile 2014 yılının 10 Haziranında yaşanan Türkmen katliamının aynı tarihe gelmesi tesadüf olabilir mi?
Ya Musul düşmeden önce sözüm ona Vali denen zevatın bir bildiriyle ‘Mücahit kardeşlerinin geleceği ve onlara karşı asla direnilmemesi’ yazılı emirlerine ne demeli?
Hayretle öğrendiğimiz gerçekler bunlarla sınırlı değil... Yüce dinimiz İslamiyet’in bedevi bir toplumun medeni bir millet yaptığı coğrafyadaki bu insanların bugün yine o cahiliye döneminden kalma barbarlıklarını sergilemesine ne diyelim?
Yüce Türk milletinden bir ricası var gavim gardaşlarımızın... Hiçbir şey yapamıyorsanız; gardaşlarınıza dua edin yüce Türk milleti...
O celladlara terörist diyemeyen, o celladların örgütüne ‘devlet’ muamelesi yapanların ‘Büyük İsrail İmparatorluğu’ için su taşıdıklarını hatırlatarak yazımıza nokta koyalım. Haa unutmadan Yahudi asıllı Molla Mustafa’nın oğlu Mesut Barzani’yi başımıza bela edenlerin kimin çanağına su taşıdığını da bir hatırlatalım!
Ne mutlu Türküm diyene...
