Koç Sistem’in Ford ile Tofaş otomobiller üzerinde çalıştığı “Birbirleriyle konuşan arabalar” projesinin 2015’te standart hale gelmesi planlanıyor. Genel Müdür Mehmet Nalbantoğlu “Proje dünyada da kullanılabilir” diye konuştu.
Nalbantoğlu, “Pixage” markasıyla sayısal yayıncılıkta ürettiklerini Türk Telekom Arena’nın yanı sıra İngiltere Premium liginde 18 stadyumu dev ekranlarla donattıklarını söyledi.
Teknik adamlar, genellikle dünyaya bizlerden farklı boyutta bakar. Hayata bakışlarını, yaklaşımlarını çok geniş bir perspektifte ele alırlar. Geçmişten geleceğe giderken insanoğlunun uygarlık yolculuğunu da anlatımlarında izleyebilirsiniz.
Koç Holding'in Ali Koç'a bağlı bilgi teknolojileri alanında çalışan şirketi Koç Sistem'in Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu ile buluştuğumuzda, bambaşka bir serüvene yelken açtık. Teknolojiyi hayatla birleştiren Nalbantoğlu, gelecek 10 yılda "Bolluk Çağı" na ayak atacağımıza inanıyor.
Her ne kadar bugün, dünyada açlıktan ölen milyonlarca insan olsa da, teknolojinin, yenilikçiliğin başta tarım ve enerji olmak üzere her alanda en verimli, en etkin kullanımıyla yer kürede çekilen sıkıntıların gelecek yıllarda azalma eğilimine gireceğini müjdeliyor.
Nalbantoğlu ile bu söyleşimizde hem hayatın nasıl değişeceğini, hem de Koç Sistem'in Türkiye ve dünyada neler yaptığını ve neler yapacağını konuştuk.
Bolluk çağına giriyoruz
Mehmet Bey, dünyada bunca sıkıntıya rağmen teknoloji hızla ilerliyor. Gelecek için teknoloji bu sıkıntılara nasıl çareler ve çözümler arıyor?
Son iki yüzyılda teknolojinin katkısıyla insanlık yararına yapılan çalışmalardan da yola çıkarak, görünen odur ki, çok daha önemli gelişmelerin eşiğinde duruyoruz. Günümüzde pek çok şirket ve bilim insanı inovasyon ve teknolojinin, bolluk düzeninin kurulmasında kilit rol oynadığı konusunda da hem fikir. Bu, sadece söylemde de kalmıyor, bir takım somut örnekler de ortaya konuluyor.
İyimser olmamızı gerektiren o somut örnekler neler?
Mesela, dünyada farklı iş modelleri geliştiren, yeni bakış açıları kazandıran kitaplar dizisinden yayınladığımız Peter H. Diamandis ve Steven Kotlar'ın "Bolluk Çağı" kitabında da "Dünyanın geleceğine yönelik karamsar senaryolardan uzaklaşın. Çünkü, gelecek daha güzel olacak" deniliyor. Kitap, bugün yaşadığımız olumsuz gelişmelere dokunuyor ve çözüm getirecek yeni olanakları anlatıyor. Bunların merkezine teknoloji ve inovasyonu koyarak bolluk düzeninin nasıl kurulacağına ışık tutuyor.
Toplum, kökten değişiyor
Eskiye göre teknoloji bugün neyi başarıyor?
İkinci Dünya Savaşı'nda dünya nüfusu, şu andaki nüfusun yarısı kadardı. Dünyada hep gıda ihtiyacı vardı. İnsanlar, karınlarını doyurmak için akla gelmeyecek zorluklar yaşıyordu. Bugün nüfus artışıyla beraber teknoloji hızla gelişti. Mesela, daha fazla alan ekilmeye başlandı. Teknolojinin tetiklemiş olduğu verimlilikle beraber üretim artış süreci oldu. Ekonominin temelinde olan şey, hep kıt kaynakla belli şeyler yapılırken şimdi gerçekten çok üretim var, tüketici aranıyor.
Hala açlıktan ölen insanlar da var. Ne zaman açlık bitecek?
Şu anda dünya belli bir sistem sorunu yaşıyor. Çünkü, teknoloji insanoğluna her türlü kabiliyeti verdi. Önemli olan onu dünya sistemine oturtmak. Tarım sektörü, çok hızlı bir şekilde istediği şeyi istediği şekilde üretebiliyor.
Dünya markası olma yolunda
Türkiye, giderek iyi bir noktaya geliyor mu?
Türkiye olarak bu noktada çok iyi bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. Sadece Koç Sistem olarak değil, mobil operatörlerimiz bu alanda çok başarılılar. Akademik dünya da bu işin içerisinde. Akıl koyan insanlar çok güzel projeler yapıyorlar.
AB'nin 7'inci çerçeve programlarında durumumuz nasıl görünüyor?
Çok iyi gidiyoruz. Mesela, bizim 4 projemiz var ve bunların her biri Avrupa temelli veya TÜBİTAK destekli projeler. Biz şu anda Avrupa'nın en önemli projelerinden birinde "Fipace"de yer alıyoruz, yaklaşık 8 yıldır. Avrupa'da son 10 senedir Ar - Ge tarafına yönelik ihtiyaç var.
Arabaların birbiriyle konuşabileceği bir projeniz vardı, o hangi aşamada?
Araçlar arası Haberleşme Teknolojileri Projesi yani adı "C24Safety". Ford Otosan ve Tofaş'la birlikte tamamladığımız bu projede güvenli trafik için araçlar arası haberleşme teknolojilerinin geliştirilmesi hedeflendi. 2015'ten itibaren arabalarda standart olarak kullanılması planlanıyor. Muhtemelen bu proje, dünyada da standart hale gelecek. AB'de "Celtik Plus" denilen özel sektörün desteklediği bir özel konsorsiyum var. Celtic Plus bununla ilgili "CoMoSef" denilen araçlar arasındaki iletişimin uyarlanması ve çalıştırması anlamında Ar - Ge projesi yapmaya başladı. Bizim projemizi gördükten sonra otomatik olarak o konsorsiyumun üyelerinden birisi olduk. Fon da veriyorlar.
Bu sistem nasıl çalışacak?
Projenin amacı dediğim gibi trafik güvenliği. Araçların diğer araçlar ve yol kenarı üniteleriyle haberleşmesini sağlayarak elde edilen verilerden sürüş kalitesini, güvenliği artıracak ve trafik yönetimini destekleyecek bilgiye ulaşmak. Bu bilgiler işlendikten sonra mobil uygulamalar ve servisler aracılığıyla son kullanıcı olan sürücüler, yayalar ve trafik otoritelerinin hizmetine sunulacak. 9 ülkeden 23 iş ortağıyla çalışıyoruz. Dediğim gibi "C2C4Safety" ile elde ettiğimiz bilgi birikimi bize CoMoSef'in kapılarını açtı.
Sayısal ekranlarımızı Avrupa statlarına yolladık
Sayısal yayıncılıkta statları donatıyorsunuz değil mi?
Ar - Ge'de geliştirilen ürün bazen, bedeli itibarıyla 10 lirayken yaklaşık 1000 liralık bir proje kazanacağımız rekabet gücü getiriyor bize. Bunun son örneğini söylemek istiyorum. "Pixage" diye bir proje yaptık, sayısal yayıncılık alanında. Dünyada sadece bize ait bir teknoloji. Türk Telekom Arena'ya uyguladık. Yine Ülker Sports Arena'ya da yaptık. Mesela, dünyada önemli bir referanstır. Dev bir ekran iner aşağıya. İngiltere'de 18 stadın tamamen bu anlamdaki altyapısını Koç Sistem yaptı. Şimdi Almanya'da Bundesliga lgindeki stadları alıyoruz. IT alanında Avrupa'da yılın teknoloji ödülü bize verildi.
Apple gibi bir proje çıkarırsak bambaşka olur
İşimiz zor mu kolay mı?
Zor değil, çok keyifli. Biz belki 100 proje arasından böyle orijinal bir şey yakalarsak, Türkiye'den bir Apple çıkarırsak o zaman bambaşka bir şey olur.
Gerçekten Koç olarak bir Apple çıkarabilir misiniz?
Heyecan bu. Bizim firmada toplam 1200 kişi çalışıyor, Ar - Ge'de 100'ün üzerinde arkadaş var. 2 - 3 sene içinde 10'a yakın değişik proje yaptık. Bunların 4 tanesi özellikle Avrupa'daki Ar- Ge projeleri destekli olarak bahsetmiş olduğum big data, cloud, mobility çerçevesinde giden projeler. Bunlar gelecekte Türkiye'den bir ürün çıkarma anlamında çok önemli yatırımlar.
E- fatura, maliyetleri yarı yarıya düşürüyor
e- fatura uygulamasının, 2 Eylül'de başlayacağı açıklandı ama ertelenmesini isteyenler oldu. Acaba buna tam hazır değil miyiz?
Gelirler İdaresi Başkanlığı, 10 milyon liranın üzerinde ciro yapan işletmelerde "elektronik fatura"yı zorunlu hale getirmek istiyor. Ancak pazardaki teknoloji oyuncuları bu hizmeti vermeye hazır olmadığı için yılsonuna kadar uzatılmasını talep ettiler. Aslında uygulama, maliyetleri düşürecek. Bugün normalde bir kağıt faturanın şirketlere maliyeti 2.5 lira civarında. E- fatura ile bu maliyet yaklaşık 1 liraya iniyor. Hem mali disiplinin sağlanması, kayıtlı ekonomi anlamında söylüyorum ve hem de maliyetin düşürülmesi bakımından çok iyi.
Siz de "e- fatura" da yer alacak mısınız?
Bizim belki de dünyada bir "ilk" olacak yaklaşımlarımızdan biri, firmaların elektronik faturalarını, direkt olarak bulut üzerinden hizmet modelinde alıp hiç IT ile ilgilenmeden bir altyapı teknolojisi kurduk. Bu uygulamayla binlerce şirket elektronik faturasını basit bir hizmet gibi kullanabilecek. e - fatura portalı dediğimiz sistemi "Maksimus" markasıyla markaladık.
KOBİ'ler bilgisayar kullanmayacak
Maliyet düşürmede başka hangi projeleriniz bulunuyor?
Bunun gibi yüzlerce onlarca uygulama olacak. Mesela, KOBİ'ler artık bilgisayar almayacaklar kendi ofislerine. Basit el aletleri, mobil cihazlar, tabletler, notebook'larla buluttan her türlü işi halledebilecekler. Yine maliyet indirme konusundaki bir başka sistemimiz de bordro hizmetleriyle ilgili. Bunu firmaların yapmasına gerek yok. Firmalar, "Bende şu kişiler var, sayıları şu, isimleri şöyle" dediler mi,, bulut üzerinden bordro hizmetlerini, bütün yasal yükümlülükleri yerine getirilecek şirketlere sunabiliyoruz.
Para kazanmak için teşvikler çabuk çıkmalı
Türkiye'deki IT sektörünü nasıl değerlendirebiliriz?
Bilgi teknolojileri sektörünün uluslararası arenada bir güç haline gelebilmesi için bayağı bir yol kat etmesi lazım. Rekabetçi olabilmek için de hızlı ve doğru Ar- Ge projelerinin desteklenmesi lazım. Böyle projeleri de ancak bizim gibi büyük firmalar yapabiliyor. Mesela, "Orkestrasyon Yazılımı" gibi dünyada bir ilk olacak proje için hala Ar - Ge onayını bekliyoruz.
2023'te IT'den 160 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilecek miyiz?
Şimdiki performansımızı iki katına çıkarırsak ulaşabiliriz.