Rant!
İktisatçılar tarafından rantın tanımı "Doğanın getirisi" şeklinde yapılır.
Başka bir deyişle rant hiç emek harcamadan elde edilen kazanımlardır.
Korkut Boratava göre rant, daha geniş bir yorumla, belki de "avanta" teriminin anlamına da geçerek şöyle tanımlanır: "devletin çeşitli uygulamalarla bireysel, endüstriyel veya sektörel olarak özel teşebbüs lehine herhangi bir çıkar avantajı yaratması; bu avantajın realizasyonu ve paylaşımı"dır.(Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi)
Rant sağlamak için hemen her kişi ve kuruluş kendi çıkarı için bu yolu tercih ediyor.
Rant konusunu ile yazıma başlamamın tek nedeni; Ülkemizde son yıllarda işlenen Hıristiyan din adamlarına yönelik cinayetlerin altında yatan gerçekte kanımca rant.
Şimdi nerden çıktı bu saçma düşünce diyeniniz olur elbete ki
Düşünüyorumda,
*Trabzon'da öldürülen Santa Maria Kilisesi Papazı Andrea Santoro (Katolik)
*19 Ocak 2007 işlenen Hrant Dink cinayeti, (Ermeni)
Ve son olarak Malatya"da işlenen cinayetin kurbanı Tilman Geske, (Alman uyruklu), Uğur Yüksel ve Necati Aydın (Protestan)
Bu cinayetlerden sonra Dünya basını, olayları büyük puntolarla okurlarına duyurmuş, ekranlarda en küçük detaylar gözler önüne kocaman getirilmişti.
Hiçbir cinayeti tasvip etmem mümkün değil. İnsanlık dışı olduğu kadar hiçbir din bu tür olaya prim yaptırmaz.
Dedim ya çıkarlar söz konusu olunca yaşadığımız dünya da her türlü işlem mübah sayılıyor.
Çocuk anne babasını, kardeş bacısını, ortak diğerini, eşler birbirlerini vahşice katledebiliyor, bu tür olayları gün geçmeden okuyor ve izleyebiliyoruz.
Trabzon"da, İstanbul"da ve son olarak da Malatya"da işlenen vahşi cinayetlerin arkasında da rant olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Ve daha da ileri giderek Kiliseler arası rant çatışması demek istiyorum.
Bilindiği gibi Müslümanlık harici diğer dine mensup olanlar bağlı bulundukları dinlerin kiliselerine aidat ödeme zorunludur. Tabi kimliğine ateist veya dinsiz yazdıranlar bu aidatlardan muhap tutulurlar.
Bilindiği gibi ülkemizde ve Yurt dışında görev yapan Müslüman Din Adamlarımızın maaşları Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından karşılanır.
Peki ya, Katolik ve Ptotestan vede Ermeni Din adamlarının maaşları kim veya kimler tarafından karşılanır?
Tabi ki Kilise Cemaatlerinden, yani her Hıristiyan bağlı bulunduğu Kiliseye aidat ödeme zorundadır.
Şimdi yine aklıma gelen düşünceleri Sizlerle paylaşmak istiyorum,
*Malatya"da yaşayan (sayıları belirsiz) ve Din adına faaliyet gösteren Yabancı kişilerin geçimini kim ve nasıl sağlıyor?
*Malatya"da işlen vahşi cinayette katledilen maktullerin maddi gelir nasıl ve nerelerden sağlanıyordu?
Bu ve daha bir çok cevabı havada olan sorular geliyor aklıma..
Sorulara cevap aramadı da değilim Ama maalesef Malatya"da resmi hiçbir kurumda bu kişilerin maddi gelir getiren işine rastlamadım.
Olmuş olsaydı rastlayacağımdan eminim, çünkü Malatya İş-Kur Müdürlüğünde, Malatya Bölge Çalışma Müdürlüğü"nde ve Malatya Valiliği Yabancı İşler Müdürlüğü"nde hiçbir belge bulunmuyor.
Kendimi neden endeksledim bilmiyorum ama Trabzon"da, İstanbul"da ve Malatya"da işlenen cinayetlerin arkasında Kilisler arası Rant Çatışması olabilir mi acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Tabi bu yalnızca benim düşüncelerim.
İnanıyorum ki, Yüce Adalet olayların asıl nedenini ortaya çıkartacak ve suçlulara gereken cezayı verecektir.