PKK tarafından “kaçırıldığı” iddia edilen ve dün serbest bırakılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırıldı diye lanse edilmesine, inanmak istememe rağmen inanamıyorum(!).
Aygün, serbest bırakıldıktan sonra “İki günlük dağ maceram” sözleri olaya magazinsel boyut kazandırdı.
Demek ki bu insan; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vekilliğin ciddiyetini henüz kavrayamamış.
Demek ki bu insan; bebek katillerinin kendisini kaçırmasını sindirebilmiş.
Demek ki bu insan; “Dağda yaşayan eli kanlı teröristlere” sempati ile bakıyor.
Demek ki bu insan; kaçırılmamış davete icabet etmiş.
Aygün, serbest bırakıldıktan sonra “Bu eylemi yapan genç arkadaşlar, bu ülkenin çocukları ve bu eylem aracılığıyla Türk kamuoyuna barış ve ateşkes mesajı vermek istediklerini söylediler” derken…
Arkadaş kelimesinin sözlük anlamından bihaber. Öğrenmesi açısından paylaşma gereği duydum;
ARKADAŞ; bir işte birlikte bulunanlardan her biri, yoldaş, tanış, tanıdık, dost, ahbap, refik, yaren. Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri.
Kaçırıldım kelimesini kullanmayan Sayın Aygün’ün ifadelerinden çıkartmaya çalıştıklarım:
- Aygün kaçırılmadı, davete icabet etti.
- Eli kanlı teröristleri “arkadaş” olarak sıfatlandırırken, yakınlık derecesini netleştirdi.
- Eylemi gerçekleştirenlerin “siyasi propaganda” yapmak amacında olduklarını söylerken Terör Örgütüne ‘Siyasi’ kimlik kazandırma girişiminde bulunmuştur.
- Aygün, teröristleri havasını soluduğu, ekmeğini yiyip suyunu içtiği güzel yurdumun güvenliğini sağlayan Askerime, Polisime, Köy Koruyucuma, sivil, yaşlı, kadın, hamile bebeklere kurşun sıkanları ‘bu ülkenin çocukları’ olarak lanse ederken, acaba korkusundan mı söyledi, yoksa içinden gelenlerimi aktardı, sorusuna cevap bulamadım.
Sözün özü, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, dağa gitme/götürülme/kaçırılma olayına ben anlam veremedim.
Bekleyip göreceğiz, CHP’li Vekilin 2 günlük dağ macerası ile ilgili Devletin nasıl bir açıklaması olacak.