Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Muharrem Kılıç, küresel düzeyde bakıldığında kadına şiddetin maliyetinin ABD’de 1.5 trilyon dolar, AB’de ise yaklaşık 366 milyar avro olduğunu belirterek, "Dünya savaşlarının ortaya çıkardığı tablolarda da hakeza bugün Gazze’de 17 bin çocuk, 11 binin üzerinde kadının katledildiği bir devlet terörünün, bir terör şiddetinin, maalesef İsrail tarafından katliamların, soykırımların gerçekleştirildiğini görüyoruz" dedi.
TBMM Kadına Şiddet ve Ayrımcılık Araştırma Komisyonu, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Muharrem Kılıç’ı dinledi. Başında bulunduğu kurumun temel misyonlarından birinin de insan haklarının korunması ve geliştirilmesi olduğunu söyleyen Kılıç, “Bu bahiste özellikle kadına yönelik şiddet bunlardan bir tanesi, tabii ki bunun önlenmesi. Çünkü malumunuz olduğu üzere temel hak ve özgürlükler açısından baktığımız zaman yaşam hakkının en temel hak olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. Bu noktada sadece yaşam hakkı ihlali değil, bir kadın hakları sorunu ya da bir insan hakları sorunu olarak bedensel ve ruhsal bütünlüğünün korunması, güvenlik hakkının korunması noktasında da baktığımız zaman doğrudan kadın özneye yönelik olarak şiddetin özel bir bahisle ele alınması, bununla mücadelenin farklı boyutlar, farklı çerçeveler üzerinden ele alınmasının gerekliliği ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Kılıç, şöyle konuştu:
“Küresel düzeyde kadına karşı şiddetin maliyetine baktığımız zaman Amerika Birleşik Devletleri’nde 1,5 trilyon dolar olduğuna ilişkin bir tespit var. Yine Avrupa Birliği ölçeğinde Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsünün 2021 yılındaki bir araştırmasından birkaç şeyi paylaşmak istiyorum yine şiddetin maliyeti noktasında. Cinsiyete dayalı şiddetin yıllık maliyetinin yaklaşık 366 milyar avro olduğuna ilişkin bir tahmin, bir öngörüde bulunduklarını görüyoruz. Yine, kadına yönelik şiddetin 299 milyar avroyla bu maliyetin yüzde 79’unu oluşturduğuna ilişkin tespitin raporlarda yer aldığını söyleyebilirim. Bu noktada tabii ki şunu hatırlamamız gerekiyor. Şiddet olgusu sadece ulusal güvenlik ilkesi çerçevesinde tabii ki değerlendirilebilir ama özelde dikkate alınması gereken boyutlardan bir tanesi, hem savaşlar hem iç çatışmalar neticesinde ortaya çıkan tabloda günümüzde 21’inci yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzere olduğumuz bir dönemde bunu ifade ediyoruz. Dünya savaşlarının ortaya çıkardığı tablolarda da hakeza bugün Gazze’de 17 bin çocuk, 11 binin üzerinde kadının katledildiği bir devlet terörünün, bir terör şiddetinin, maalesef İsrail tarafından katliamların, soykırımların gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu noktada da hem savaş durumlarının hem çatışma durumlarının, iç çatışmaların ne yazık ki öncelikle kadınları ve çocukları hedef aldığını ve en fazla da bunların kırılganlıklarını artırdığını ve yaşam hakkı başta olmak üzere birtakım temel haklardan mağduriyetlerinin, mahrumiyetlerinin ortaya çıktığını görüyoruz.”