Siyaset kulislerinde 2023 seçimleri için hazırlıklar başladı. Hangi parti/partiler kimi aday gösterecek, ittifaklar nasıl olacak konuları genel olarak merak edilirken, siyasi kuluslerinin merak ettiği konuları, çekişmeleri genel olarak halkımız pek de umursamaz.
Seçmen genel olarak tencerem kaynasın, huzurum bozulmasın, maaşım yatsın, günü kurtarayım, istikrar sürsün Türkiyem büyüsün, daima güzel günler görelim modundadır.
Güzel günler görme ümidi ile halkımız daima kendisine yakın olan adayın seçilmesini, kendi gibi olan insanları parlamentoda görmek ister. Parlemento'ya gönderdiği siyasetçilerin ise kendilerini kaybetmesini asla istemez.
İktidar olacak kişinin "Bilgili, tecrübeli, ahlâklı, dürüst, imanlı, eğitimli, talip olduğu makama ehil olmasını ister.''
"Bizim oylarımız ile başa gelenler bize tepeden bakmasın. Kapılar yüzümüze kapatılmasın diye ümit eder."
Sokakta karşılığı olmayan adayları, seçimden seçime kendisini ziyaret edenleri, kendini beğenmişleri, sürekli yalan söyleyenleri, seçimden seçime değişenleri siyaset arenasında asla görmek istemez. Sürekli boş vaatlerle oy alacağını düşünen, herkese tepeden bakan, konuşmayı bilmeyen, devlet malına zarar verme profiline sahip, telefonlarına cevap vermeyen, derdine derman olmayan siyasetçilere bir sonraki seçimlerde muhakkak dersini vermiştir.
14 Mayıs seçimlerinde hiç bir parti kendini asla vazgeçilmez sanmasın. Halkın ve sokakların istemediği adaylar ısrarla aday gösterilirse, millet ile inatlaşılırsa hangi parti olursa olsun seçimi kesinlikle kaybedecektir.
Aziz milletimiz seçimle başa getirdiklerini zira seçimle indirmesini de iyi bilir. Sokaklara, caddelere mahallelere gönül köprüsü kuramayanların; parti binalarına asma kilit (köcek) vurması kaçınılmazdır.
Siyasetçi başarılı olmak koltuğunu korumak istiyor ise öncelikle halkın sesine kulak vermeli, seçildiği takdirde kendisi ile alakalı işlerle meşgul olmalıdır. Devletin bütün kurumlarına müdahale etmemelidir.
Halkın tepkisine yol açacak uygulamalar ile sokakları çileden çıkarmamalıdır.
Halkın cebine dokunmak yerine halkın refah seviyesini yükseltmek için çabalamalıdır.
14 Mayıs 1950, Türk demokrasi tarihinin miladı olduğu gibi yeter artık söz milletindir diyenlerin takvimidir. Milyonlarca gencin, esnafın, işçinin, esnafın, ailenin oy kullanacağı seçim tarihine yaklaşırken; son model araçlar, koruma orduları ile sokaklarda, caddelerde, parklarda halkın içinde gezenler daima kaybetmeye mahkum olacaktır.
Halkımız kendisine hizmet edenleri unutamadığı gibi kendilerine ihanet edenleri de asla unutmaz.Bizi biz yapan şey; yol ayrımına geldiğimizde yaptığımız seçimlerdir.
Her insan seçiminde özgürdür fakat her seçiminde bir bedeli vardır. Gördüğüm tabloda iş işten geçmeden her partinin kendine çeki düzen vermesi gerekiyor.
"Bir oy neyi değiştirir ki?”
"Hiçbir şey değişmeyecek ki!”
"Ben mi kurtaracağım ülkeyi?”
"Oy verecek kimse mi var?”
"Gelen çalıyor giden çalışıyor?"
"Hiçbir parti beni temsil etmiyor?"
"Ne halleri varsa görsünler?"
”Verdiğim oy boşa gidiyor.”
vs. sorular ne yazık ki siyasetimizin ve siyasetçilere bakış açımızın bu aralar sokaktaki özetidir.
Hakk şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler,
Arif anı seyreyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.
diyerek siyasetin geçici dostlukların ve sevginin kalıcı olduğu bir dünyada okurseverlerime selam olsun.