Necati Şaşmaz Yeni Şafak'a konuştu

KÜBRA & BÜŞRA İLE İKİDE BİR

Polat Alemdar'ı milyonlar tanıyor. Peki ya, Necati Şaşmaz'ı kaç kişi tanıyor? Bu sorunun cevabını ben de tam olarak bilmiyorum ama benim amacım Necati Şaşmaz'ı görmekti. Otokontrollü davranışları üzerine inşa ettiği çelik savunma mekanizması sayesinde Necati'yi pek göremedim. Polat'a her daim sahip çıkıyor hatta o kadar ki Polat karakterini bozmasın diye kendi sesiyle oynamıyor. Şu sıralar kendi internet gazetesinde köşeler yazıyor. Polat'la 6 yıldır tanıyoruz ama sanırım Necati Şaşmaz'ı yeni yeni tanıyacağız. Kübra Çengelköy'deki Kurtlar Vadisi Pusu'nun setindeyiz. İçeriye girdiğinizde karton posterler, set çalışanları, makyaj odası. Biraz daha ilerlediğinizde asıl dizinin çekildiği mekana giriyoruz. Çelik sütunlar, toplantı masası, yerde camın arkasına konmuş Piri Reis haritası, kızıl kastane rengindeki kapılarıyla tam manasıyla bir Kurtlar Vadisi. Necati bey yani namı diğer Polat Alemdar girince içeriye o dizinin bir parçası gibi hissetmemek elde değil. Biz Necati Şaşmaz ile konuşmak istedik bakın ne gördük? Büşra


Altı yıldır Polat karakterini canlandırıyorsunuz. Necati ile Polat birbirine geçmedi mi?

Yoo.

Necati'den ne kaldı geriye?

Necati yerinde duruyor, arttı ama eksilmedi. İnsanlar bana Polat karakterini yapıştırmış olabilir ama ben kendime yapıştırmadım.

İki karakteri bir arada taşıyorsunuz bu çok şizofrenik birşey…

Hayır. Sizce şimdi karşınızda Polat mı oturuyor?

Hem evet hem hayır…

Ben Necati Şaşmaz'dan Polat'a çok şey katıyorum. Ama dışardan baktığınızda benim yaptığım bir hareketi Polat yapıyor derseniz, ters algılamış olursunuz. Bu benim Polat'a katmış olduğum birşeydir.

Yani siz Polat'ı oynarken Necati Şaşmaz'ı mı oynuyorsunuz?

Hayır öyle denemez. Onun yaptıklarıyla benim yaptıklarım asla aynı değil. Ama benim de Polat'tan öğrendiklerim var.


ŞÖHRET POLATTAN DAHA AĞIR

Ne öğrendiniz?

Yaşamış olduğu sıkıntılarının karşısında tercihlerini nasıl yaptığını ondan öğrendim. Göreviyle ailesine olan ilgisi arasında balans yapabilen bir karakter. Bunu gördükçe Polat'ı tebrik ediyorum.

Nesini eleştiriyorsunuz peki?

Yemek yemiyor, uyumuyor. (Gülüşmeler)

İnsan değil mi?

İnsani özelliklerini yeni yeni görmeye başladık. Dizinin konsepti gereği bunu görmüyorduk. O tarz yönlerini göstererek zaman kaybetmek istemiyorlar. Mesela; dizide ortama yeni giren bir insan merhaba demez. Orada söylenmesi gereken söz vardır o söylenir.

O zaman superman gibi…

Evet bir kahraman.

Superman kostümü hiç eskimeycek mi, nereye kadar sürer?

Onu bilmiyorum ama bir oyuncu yaptığı işin devamını ister. Süresinin uzun olması avantajdır. Gidebildiği yere kadar gidecek. Amerika'daki gibi dizilerde yaşlanıyor insanlar. Al Pacino 'The Godfather'da oynadı ama üzerine yapışmadı. Aksine birçok yapımda rol aldı. Bunu ileride göreceğiz.

Polat bir proje mi?

Hayır.

Nereden anlayacağız olup olmadığını?

Proje ve marka durumundan çıkarıp daha bizden ve halkın içinden olması için uğraşıyoruz. Senaristlerimiz,kahraman olarak göstermemek için Polat'ın bazı taraflarını törpülediler.

Dizi başladığından bu yana tehtid aldınız mı?

Almıyoruz direk dizimiz kaldırılıyor. Kurtlar Vadisi Terör'de olduğu gibi.

Hangisi daha ağır, şöhret mi yoksa Polat olmak mı?

İlk başlarda Polat daha ağırdı. Çünkü oyunculuk bilmiyordum. Sete ilk gittiğimde figüranla eşit derecedeydim. Oyunculuk bana çok ağır geliyordu. Ama şöyle bir şansım da oldu. Polat karakteri mafya içinde de çok acemiydi. Bu nedenle Polat'la Necati'nin uyum sağladığı yer, acemilik oldu. Onu avantaja çevirip bu durumu kullandım. Sonra ki dönemde ise şöhretin ağırlığını hissetmeye başladım. İnsanları kırmadan, rencide etmeden, kendi yolumu çizip orada kalmak tabiki zordu.

Bunu korumak için ne yaptınız?

Sadece sevdiğim insanların içinde olduğu hayatı seçtim. Özelimi sadece ailem ve dostlarımla paylaştım. Bunun dışında spor veya başka aktiviteleri kendi evimde yapmaya çalışıyorum.

DÖRT DİL KONUŞAN OYUNCU OLAMADIM

Dışarıyı hiç özlemiyor musunuz?

Özlüyorum tabiki. Çünkü ülkemin güzelliklerini doya doya yaşayamıyorum. Oyunculuğa başlamadan önce gezgindim. Türkiye'nin büyük bir bölümünü gezdim. Ama bu mesleğe başladıktan sonra gezememeye başladım. Vakit bulduğum zaman gittiğimde de acaba imza günü mü ya da başka bir etkinlik mi diye düşünmek zorunda kalıyorum. Oysa ben sadece kahve içmek istiyorum.

Hep takım elbiseyle mi dolaşırsınız böyle? Yoksa bilinçli birşey mi bu?

Üzerimdeki Polat kostümü değil ki. Ben zaten takım elbise giymeyi çok seven biriydim. Pazar günleri hariç hep takım elbise kravat dolaşırdım. Çünkü önceki çalışma hayatımda da şirketlerim vardı. Orada ne giyiyorsam aynısını devam ettirdim.

Kurtlar Vadisi milli maçtan bile daha çok izleniyor. İnsanları bu diziye çeken nedir sizce?

Senaryonun iyi, güçlü ve dinamik olmasından kaynaklanıyor. Karakterler hayattaki gibi doğuyor, büyüyor ve ölüyorlar. Bunu kısa bir zamana oturdukları için seyircinin ilgisini çekiyor. İnsanların hayatlarında görebilecekleri herşeyi senaryolaştırıyoruz.

Kurtlar Vadisi çok erkeksi bir dizi. Kadın karakterler çok güçlü değil, duygu yok…

Dizinin başlarında daha önce hiç rastlamamış bir Polat ve Elif aşkı vardı. Yaptığı iş yüzünden kimliğini ve sevdiklerini değiştirmek zorunda kalan bir adam; 'Ben sizler için yokum' diyor. Bana kalırsa çok güzel bir aşk hikayesi işlendi. Sonra seneryoda birkaç deneme oldu. Çünkü bir süre sonra herkes 'dizi de neden aşk yok, neden kadın yok' diye sormaya başladı. Senaristler çok denedi ama oturmadı bir türlü.

İzleyicinin isteklerine ne kadar bağlı bu yapım?

Bizim yönlendiren hiç bir zaman seyirci olmadı. Çünkü izleyiciyi fazla dikkate aldığınızda da, hiç dikkate almadığınızda da yanlışa götürebilir. Elif üstüne kimse aşk tanımadı. Aşk değil de acaba birsevgi mi olsun, dediler. Sevgi koyup evlendirdiler.

Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili bir yazı yazdınız. Dizide bu olaya yer verilir mi?

Sanmıyorum. Onu senaristlerimiz daha iyi bilirler. Muhsin Bey vefat ettiğinde sadece ben değil herkes onun için yazı yazdı. Ben de yazdım ama bunun diziyle bir ilgisi yok.

Kurtlar Vadisi devletle daha mı ilişkili oldu? Cumhurbaşkanı görüşmeleri filan…

Dizinin ilk başlarında mafyanın ne kadar kötü birşey olduğu anlatıldı. Ama mafya konusu anlatıldı ve bitti. Sonra baronları anlatmaya başladık. Aslında o çakıl taşlarıyla oynayanları anlattık. Ardından terör örgütünü anlatmak istedik. Sonra dizi kaldırılınca terörün arkasındakileri anlatalım istedik. Bu anlatımı yaparken karakterler oluşturduk. İyiler ve kötüler oldu. Hepsinin aralarında temas var. Oradaki karakterler sadece sembol. Asla Polat için şu kişinin ismi diyemezsiniz. Cumhurbaşkanı da öyle sembolize edilmiştir.

Peki bu dizi ne kadar mafyayı tanıyarak çekildi?

Sizin bildiğiniz kadar. Türkiye'de mafya örneğimiz yok. Dünyada mafya ile ilgili yapımlara bakıp karakterleri, davranışları, giyim ve kuşamları oluşturuldu.

Raci Şaşmaz sizin kardeşiniz. Kardeşiniz tarafından yönetilmek nasıl bir psikoloji?

Ben oyunculuk için karar verirken ailemle istişare etmiştim. O dönemde ailemden tek karşı çıkan Raci oldu. Ama şimdi 'İyi ki o rolü sen oynamışsın' diyor.

Neden istememişti peki?

Çünkü 'eğer sen oynarsan ben de oynamak zorunda kalırım' diye düşünüyordu. Kamera önünü istemediği için söylemişti bunu. İkinci sebebi de 'seni çok iyi tanıyorum bu benim için zorluk olur. Sana yazamam' diyordu. Sonrasında iyi tanımanın avantajlarını gördü. Bazı özelliklerimden ekledi Polat karakterine.

Sizden neler var Polat'ta?

Hızlı araba kullanmam ve enerjik olmam.

Peki bu proje bitince oyunculuk bitecek mi?

Daha iyilerini yapmak istiyorum. Film tekliflerine de açığım ama sağlam senaryo olması gerekir. Film için zamanım sadece üç aylık bir dönem oluyor. Türkiye'de maalesef senaryo yazılıyor üç gün sonra çekime başlıyorlar. Ben hazırlık aşaması geniş olan bir projede yer almak istiyorum. Seneryosu yazılmış ve iki ay sonra çekime başlanacak. O şartlarda oynamıyı kabul edebilirim. Bu prensibim.

Peki hiç kendi sesinizi kullanmayacakmısınız?

Aslında kendi sesimi kullanmak istiyorum. Kurtlar Vadisi Irak filminde Türkçe Arapça, Kürtçe ve İngilizce konuştum. Beni seslendiren arkadaş; 'çok güzel konuşmuşsun keşke sen seslendirmiş olsaydın' dedi. Aslında bütün dillere yatkınlığım olmasına rağmen kullanmadım o özelliğimi. Dört dil konuşan bir oyuncu olamadım.

POLAT'A HAKARET EDİLDİĞİNDE DAVA AÇAMIYORUM

O zaman Yazete, sizin kendinizi ifade etmeniz içinde bir araç?

Evet. Çünkü bize yüklenmeler hep Polat üzerinden oldu. Bir hakaret edilecekse Polat'a söyleniyordu. Mahkemeye başvurduğumuzda ise 'Bunun bir geçerliliği yok' dediler. Çünkü benim resmimi koyuyor ama altında Polat yazıyor. Mahkeme de dizi karakterine hakaret edildiği için dava açamıyor.

Mahkeme dava açamıyorsa siz niye bu kadar umursuyorsunuz. Sonuçta size değil Polat'a ediliyor hakaretler…

Hayır ama bana söyleniyor. Çünkü kinayeli hakaretler var. Polat'ın üzerinden bana laf söyleniyor.

Necati'yi ihmal ettiniz o zaman…

Hayır sadece insanların kafasındaki fotoğraf bu.

Aktif gazetecilik mi yapıyorsunuz?

Evet. Günde ortalama 12 manşet atıyoruz.

Hangi tarafta peki?

Bir tarafı yok. Biz zaten bugüne kadar bir taraf olmadık. Dizide olmadık, gazetemizde de olmayacağız. Yorumlar kendimizce ama tarafı olmayan bir gazete.

Ama sanki o köşeleri de Polat yazıyor gibi, Resim Polat fotoğrafı ama imza Necati Şaşmaz...

Aslında ben resim düşünmüyordum ama arkadaşlar resim olsa daha iyi olur dediler. Vaktim olmadığı için daha önceden çektirdiğim fotoğrafı kullandım. Okur yorumlarından da aynı tepkiyi aldım. Ama sivil halimle de fotoğraf çektireceğim.

Yazılarınızı içinizden geldiği gibi mi yazıyorsunuz yoksa otosansür uyguluyor musunuz?

Otokontrol tecrübem var ve bunu kullanıyorum. Ama içimden geldiği gibi yazıyorum. Hem okunacak şekilde, sade hem de içi dolu şeyler yazmaya çalışıyorum. Çünkü bunu üç beş kişinin okuduğu dergiye vermiyorum.

Peki bu Yazete site olmaktan çıkıp basılı bir hale dönüşür mü?

Pek sanmıyorum. Çünkü günümüzde internet haberciliği daha ön planda. Baskının maliyeti de çok yüksek.

OYUNCULUĞU DA İSTEMEDİM GAZETECİLİĞİ DE

İnternet gazetesi kurdunuz. İsmi Yazete neden?

Haberle ilgili birçok site ismi daha önceden alınmıştı. Üzerinde uzun bir araştırma yaptıktan sonra birkaç isim bulduk. Onlardan birisi Yazete'ydi. Yazmaktan geldiği için Yazete dedik hem de kendimize ait bir markamız olsun istedik.

Bu Necati Şaşmaz'ın Yazetesi mi peki?

Fikir Ömer Lütfi Mete'ye ait.

Sitenin amacı ne?

Kurtlar Vadisi'nin üstüne çok gelindiği zamanlar oldu. Ama biz bu söylemlere hiç cevap vermedik. Bazen anlatmaya çalışsak da yanlış ve eksik algılanıyorduk. O dönemde Ömer bey ile böyle haber sitesi kursak mı? diye konuşmuştuk.

Bir anlamda diğer gazetelere misilleme mi yapıyorsunuz?

Hayır. Sadece sesimiz olsun istedik. Çünkü insanlar bilmedikleri şeylere önyargılı olurlar. Bu önyargıları kırmak için kendimizi anlatalım istedik. Ama Ömer Bey bir rahatsızlık geçirdi ve projeye ben devam etmek zorunda kaldım. Yoksa ben gazeteci değilim, sadece okuyucuyum. Oyuncu olmak istememe rağmen oyuncu oldum, gazeteci olmak istememe rağmen gazete çıkarıyorum.

İstemediğiniz şeyleri neden yapıyorsunuz?

Aslında başta talepkar olmasam da sonra sevdiğim bir işti. Mesela; köşe yazarlığını sevdim.

Siz birazda Polat'a zarar vermemek için mi teklifleri kabul etmiyorsunuz?

Evet. Mesela; Polat karakterini bozmamak için kendi sesimi kullanmıyorum. Polat'ın sesi var onu kullanıyoruz. İzleyici aşina olduğu için. Kurtlar Vadisi dışında birşey yapsam o projeyi etkiler düşüncesi de var. Bu yüzden de projeleri erteliyorum.

Sinema Haberleri

‘Testere’ Ödüle Doymuyor