İran'ın nükleer programı konusu için Tahran yönetimi ile BM Güvenlik Konseyi'nin 5 sürekli üyesi ve Almanya'dan oluşan 5+1 devletleri arasındaki müzakerelerde anlaşmaya varılması için belirlenen son tarih bulunan 24 Kasım günü yaklaşırken, ABD'deki mesafe seçimlerde Cumhuriyetçilerin Kongre'nin iki kanadında da çoğunluğu ele geçirmesi mühtemel bir anlaşma konusunda sorun yaratabilir.
Sorunun çözümünde hep diplomatik yollara daha çok çok odaklanmayı tercih eden ABD Başkanı Barack Obama, İran konusu için anlaşmaya varılması biçiminde iktidarının en mühim hariç siyaset başarılarından birine imza atacak. Ancak İsrail'in çizgisine daha yakın bulunan Cumhuriyetçilerin Senato'da ekseriyet pozisyonuna gelmesiyle yeni çağda Kongre’den İsrail’in görüşlerini destekleyecek sesler yükselebilir. Kimi uzmanlar, bu durumun ve mühtemel bir yeni yaptırım tasarısı geçmesinin İranlı liderlerde yaratacağı itimat kaybının İran'la nükleer müzakerelere ziyan verebileceği tehlikesine dikkat çekiyor.
Senato’daki Demokrat Çoğunluk Lideri Harry Reid, bugüne kadar İran’a yeni ve daha zinde yaptırımlar getirilmesini öngören tasarı girişimlerini, yönetimin de uyarılarıyla, uluslararası nükleer müzakerelere ziyan vermemek için Senato gündemine almamıştı fakat şimdi Cumhuriyetçi çoğunluklu Senato'da buna aynı tasarıların gündeme getirilmesi bu sefer yüksek ihtimal.
Cumhuriyetçiler, daha mesafe seçimlerden öncelikle Obama yönetimini İran konusu için 'çok yumuşak davranmak ve Tahran'a çok Ödün vermekle' eleştirerek, İran'a 'güvenilemeyeceği' ve bu ülkeyi 'hizaya getirmenin' tek yolunun daha çok yaptırımlar olduğunu savunuyordu.
Şimdi 24 Kasım'da da bir anlaşmaya varılamayarak sürecin daha da ertelenmesi ihtimali ve geçici anlaşmadan bu güne bir sene geçmesi bunun şeklinde faktörler göz önüne alındığında yönetimin, Cumhuriyetçilerin baskılarına karşı koymada eli pek zinde olmayabilir.
Cumhuriyetçi senatör Mark Kirk ile İran yaptırımlarının her süre zinde savunuculuğunu oluşturan Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Robert Menendez sebebi ile geçen sene hazırlanmakta bulunan fakat Beyaz Saray ve Senato'daki Demokrat liderliğin engellemeleriyle Senato'ya sunulamayan İran'a yeni yaptırım tasarısının yeni çağda Kongre'nin yine gündemine gelmesi ve bu sefer geçmesi yüksek ihtimal görülüyor. Obama yönetimin bu seferki tavrının nasıl olacağında ise müzakerelerde bir anlaşmaya varılıp varılmaması ve İran'ın tavrı mühim bir etken olacak.
ABD Başkanı Barack Obama, dün CBS televizyonuna verdiği demeçte, İran’ın nükleer programına yönelik İran ile 5+1 devletleri içerisinde yürütülen müzakerelerde 24 Kasım’a kadar anlaşma sağlanamayabileceğini belirterek, taraflar içerisinde 'büyük bir uçurum' olduğunu söyledi.
'Cumhuriyetçiler karşı çıkacak'
Hudson Enstitüsü Siyasi Askeri Analiz Merkezi Direktörü Richard Weitz, AA muhabirine konuyu değerlendirirken, Cumhuriyetçilerin, mühtemel bir anlaşmaya koşullar ne olursa olsun 'saldıracağı' görüşünü dile getirdi.
Weitz, Cumhuriyetçilerin yönetime 'anlaşma çok çok yumuşak, çok çok fazla Ödün verdiniz, güçsüz liderlik gösterdiniz, Cumhuriyetçiler çok çok daha iyi koşullar ortaya çıkarabilirdi' mesajını vereceğini savundu.
'Sürtüşmelere yol açması yüksek ihtimal'
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda 1990-1993 yılları içerisinde Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcılığı vazifesini yürüten Ortadoğu Enstitüsü uzmanlarından David Mack de mühtemel bir anlaşma ve yaptırımların azda olsa de olsa kalkmasının Kongre ve İdare içerisinde sürtüşmeye yol açabileceğini düşünüyor.
Mack, 'Şimdi cevabı azami merak edilen soru, yeni Kongre'nin müzakerelerde mühtemel bir anlaşmayı bloke etmeye yönelik bir teşebbüste bulunup bulunmayacağı. Eğer bir anlaşmaya varılır ve Başkan Obama da İran'a yönelik yaptırımların bir yönünü kaldırırsa bunun yönetimle Kongre içerisinde yeni bir sürtüşmeye yol açması yüksek ihtimal' dedi.
Yaptırımların bazılarını Obama'nın yetkisini kullanarak kaldırabileceğine ama Kongre'deki bazılarının bunu bloke etmeye kalkışabileceğine işaret eden Mack, bir yandan da Cumhuriyetçi Parti içerisinde de bölünmeler olduğuna ve kimi parti mensuplarının anlaşmayı destekleyebileceğine dikkati çekti.
'Anlaşmayı dünya müspet görürse başka'
Ulusal İran Amerikan Konseyi Araştırma Direktörü Rıza Maraşi de Cumhuriyetçilerin Kongre'de çoğunluğu almasının İran'la müzakere sürecine 'yüzde 100' ziyan vereceğini sanmadığını, fakat ABD yönetiminin müzakere masasındaki elini zayıflatacağını belirtti. Maraşi, 'Çünkü İran şimdi 'Size muhalif bir Kongre varken pazarlığın size düşüş gösteren yönünü yerine getireceğinizi nasıl söyleyebilirsiniz' sorusunu soracak' dedi.
Ancak Beyaz Saray'ın, Amerika'nın sözünü yerine getireceğine dair İranlılara güven vermede yaratıcı metodlar bulması gerekeceğini anlatım eden Maraşi, 24 Kasım'da bir anlaşmaya varılması ve bu anlaşmanın umumi dünya kamuoyu sebebi ile da müspet görülmesi biçiminde ise Kongre'nin anlaşmayı bozacak yeni bir yaptırım tasarısı gündeme getirmesinin siyasal şekilde 'hiç de popüler bir hareket' olmayacağına dikkati çekti.
Maraşi, 'Çünkü bu halde Kongre'den bir seçenek sunması istenecek ve Kongre'nin sunacağı seçenek de 'müzakereleri, anlaşmayı bozmayı, savaşa gitmeyi tercih ediyoruz çünkü diplomasinin tek alternatifi bu' şeklinde olacak' ifadesini kullandı.