Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde
6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de
7.7 büyüklüğünde malumunuz bir deprem meydana geldi. İlk depremin ardından aynı gün içerisinde yine Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem yaşandı.
Yıkıcı depremler Kahramanmaraş başta olmak üzere "Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ" illerinde büyük bir hasar ve can kaybına sebebiyet verdi. Sabahın ilk ışıkları ile beraber bizi yataklarımızdan savuran depremin üzerinden 25 gün geçmesine rağmen, hâlen artçı depremler birçok ilimizde ve Malatya'da devam ediyor.
Bilim adamlarımızın tahmin edemediği, hesapta olmayan Yeşilyurt fay hattının harekete geçmesi ile üçüncü depremi yaşadık. Yüzden fazla vatandaşımız yaralandı. İki vatandaşımız ise vefat etti.
Binlerce vatandaşımızı kaybetmenin üzüntüsü ve hüznü ile kalemimi bir süre konuşturmak istemedim. Herkesin acısını hatırlatmak, tekrar kanayan yaraları deşmek istemediğimden, belli bir süre sessiz kalmayı tercih ettim.
Meydanı boş bulan karaktersizlerin, hainlerin, namertlerin yazdıklarını görünce, yüreğimin yangınını bir tarafa bırakıp, depremi yaşayan biri olarak gerçekleri tarafsız bir şekilde anlatma gereği duydum.
Malatya ilimizde depremin ilk anından beri askeri araçlar, ambulanslar, itfaiyeler, iş makinaları zamanla yarış içinde ve sahadaydı. Devletimize ait birçok araç; ard arda yaşanan depremler sebebi ile binaların altında kalarak kullanılamaz hale geldi. (Afad, Kızılay, Tsk, Umke) yabancı ülkelerden gelen bir çok arama kurtarma ekipleri vatandaşlarımızla beraber, enkaz üzerinde çalışma yapıyordu. Binaların yıkılması sebebi ile birçok iş makinası devrildi ve dışardan ilimize yardıma gelen şoförler vefat etti.
Askerlerimiz, polislerimiz, sağlık görevlilerimiz enkazların başından biran olsun ayrılmadı. Malımızı, canımızı korumak için dondurucu soğukta dışarda ateş yakarak sabaha kadar beklediler. Allah hepsinden razı olsun. Hepsine minnettar olmak ile birlikte teşekkür ediyor, kendilerini çok seviyoruz.
Devlet bizi yalnız bıraktı sözlerine asla kimse inanmasın. Devletimiz; "Askeri, Polisi, Sağlık Çalışanları, Afadı, Kızılayı, Lideri, Bakanları, Valileri, Belediye Başkanları, keza bütün kamu kurum ve kuruluşları" ile yanımızdaydı. Toplu çadırlarımız kuruldu. Konteyner kentler için çalışmalara devam ediliyor. Şehrimiz enkaza döndü, binlerce canımızı yitirdik ve birçok yaralı vatandaşımız hastahanelerde şuan tedavi görüyor. Ne kadar üzüldüğümü kelimelerle anlatamam. Onca yorgunluğumu , üzüntümü, stresimi, korkumu bir kenarı bırakıp birde kanı bozuklarla mücadele ediyorum ya; en çok da bu üzüyor beni.
Neymiş efendim!
Devlet yokmuş!
Milleti ölüme terk ettiler!
Yardım gelmedi!
Kızılay ve Afadı göremedik!
STK'lar sahada yok!
Asker, Polis, Sağlık Çalışanları Kaçtı !
Allah'a yemin olsun ki; yalan söylüyorlar. Depremin ilk anından beri hepsi sahada ve yanıbaşımızdaydı. On ilimizde deprem olması ve aynı gün içerisinde yaşanması sebebiyle gecikmeler kısmen oldu. Aynı zamanda ekipler yetersiz kaldı. Bunu kimse inkar edemez. Lakin saatler sonrada olsa tüm enkazlara müdahale edildi. Devletimiz ve hükümetimiz bizi asla yalnız bırakmadı. Malatya'da etkili olan kar yağışı sonrası yağan yağmurla beraber, olumsuz hava koşulları da eklenince işler daha da zorlaştı. Buna rağmen enkaz üzerinde sabaha kadar çalışmalar devam etti.
Depremden 20 gün sonra kendi acımı bir tarafa bırakarak; " Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te" bulunan kardeşlerimize yardım için Malatya'dan yola çıktım. Gördüğüm manzara tam kıyametin provası gibiydi. Çelikhan ilçesinde yola savrulan devasa kayalar, uçsuz bucaksız dağlarda biriken kâr manzaraları, Maraş'ın, pazarcık ilçesinde yol kenarlarına düşen kaldırım taşları, yıkılan binlerce binadan yola saçılan enkazları görünce bazı gecikmelerin sebebini daha da iyi anladım.
Düşünün Hatay'da yol boyunca yollar 20 metre yarılmış, tüneller, köprüler kullanılamaz hale gelmiş. Adıyaman'da dağlar devrilmiş. Doğanşehir' de yollar kullanılamaz hale gelmiş. Kalkıp devlet, hükümet nerde diyeceksiniz!
Hadi oradan çan sesinin şeytanları!
Stadyumlarda hükümet istifa narası atan alçaklara karşı Recep Tayyip Erdoğan'ın, devlet liderimizin yanında olmaya milletçe devam edeceğiz.
Bu zorlu günler elbet birgün geçecektir. O gün yaptığınız hainliğin bedelini aziz milletimiz, mislisi ile size ödetecektir.
Halka bir parça ekmek dağıtarak sergilediğiniz tiyatro oyunlarınızı başınıza geçirecektir.
İçimizdeki hainler bir tarafa en son 24 Ocak 2020 Elazığ merkezli yaşadığımız depremin üzerinden ders almadığımızı görmek inanın sinirlerimi bozuyor.
Ses çıkarmadığımız için 6 Şubat felaketimiz oldu. Kimin bir ihmali, kusuru varsa makamına bakılmadan, yetkililer derhal harekete geçmelidir.
Tarım alanı olan Bostanbaşını, Fahri Kayahan'ı imara açanlar acilen hesap vermelidir.
Yıkılan binalara ruhsat verenler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Müteahhitler ve bina sahipleri tek değil; belediye başkanları, milletvekillerinin tamamı suçlu ise kanun önünde hak ettikleri cezayı almalıdır.
Suçlular devlet bakanlarının ve Cumhurbaşkanımızın yanında kameralara poz vermemelidir.
Hem suçlu olacaksınız hemde yüzsüzce meydanlarda gezeceksiniz. Sosyal medyaya boy boy fotoğraf atacaksınız. Enkaz yığınına çevirdiğiniz şehirle, çadırlara hapsettiğiniz halkınız ile gurur duyacaksınız.
Çıldırmamak, kafayı yememek elde değil!
Bakın Beyler! Öyle kaçmak suçu üstünden atmak yok. Kanun önünde hepiniz hesap vereceksiniz. Bu dünyada kaçsanız dahi Allah'a hesap vereceksiniz. Ben yerinizde olsam en erdemli davranışı yapar, istifa ederdim.
Halkımızın en büyük beklentisi
"Akpınar'ı, Şire Pazarını, Kuyumcular Çarşısını" güçlendirme bahanesi ile dış cephe boyası vururak devletimizi zarara uğratanlar, insanlarımızın enkaz altında kalmasına sebep olanlar bir zahmet yaşattıklarının bedelini ödesin serzenişidir.
Halkımızı aldatan, binlerce vatandaşımızın ölmesine sebep olan, bataklık alanlara ruhsat veren belediye başkanları tutuklansın deyişidir.
Savcılarımızdan ricam biran önce harekete geçin. Suçlular hakettiği cezayı alsın. Kimse elini kolunu sallayarak kana bulanan sokaklarımızda rahat gezmesin.
Üç yıl boyunca tadilat yapılan Yeni Cami nasıl olurda biranda yıkılır?
Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri derhal açığa alınmalıdır.
18 katlı binalara ruhsat verenler, insanların canını hiçe sayarak müteahhitler ile daire pazarlığına girişinler kanun önünde cezasını çekmelidir.
Çevre Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin sağlam raporu verdiği binaların yıkılma sebebi biran önce araştırılmalıdır. Ne karşılığında yetkililer hasarlı binalara hasarsız raporu verdiler tek tek incelenmelidir.
Kentsel dönüşümün gerçekleşmesine engel olanlar vatan hainliği ile yargılanmalıdır.
Kızılay'ın çadır üretim merkezi olan Malatya'da çadır yok. Afad'ın konteyner üretim merkezi Malatya'da yeterli konteyner yok. Kırsal mahallelerde hâlâ çadır sıkıntısı var. Halkımız 25 gündür çadır bulamıyor. Şuana kadar üretilen çadırlar, konteynerler nereye gitti biran önce araştırılmalıdır.
Biz devletimizden, hükümetimizden razıyız. Yalnız şehrimizi yönetenler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Şehrimizin yöneticileri koordinasyon eksikliği ile depremde ne yazık ki sınıfta kaldı. Bizler bu zor zamanlarda herdaim devletimizin, hükümetimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Yalnız devlet liderimiz bazı konularda, kılıcını kınından çıkardığı sürece. Yazdıklarımın üzerine gidilmediği takdirde daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalacağız. Sesimiz duyulmazsa şayet Mehmet Akif'in dizeleri ve devlet liderimizin sözleri ile herkes kendi yolunu çizecektir.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
(Mehmet Âkif Ersoy)
Gençler! Sakın ola makam sahipleri önünde eğilmeyin! İster cumhurbaşkanı, ister para babası olsun; Rızkın sahibi Allah'tır.
(Recep Tayyip Erdoğan)
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Rabbim bizi daha büyük felaketlerden, musibetlerden muhafaza eylesin. Rabbim milletimize bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Rabbim! yerlere sakinlik, yeryüzüne rahmet eyle. Cennet ülkemi ve bizleri depremden koru (Amin)
Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var."
Şehirlerimizin ayağa kalktığı güzel günler görme temennisi ile Türkiye'me geçmiş olsun. Aziz milletimize selam olsun.