Rengin Arslan/ İstanbul
Türkiye’nin gündemine oturan yolsuzluk operasyonları AKP’li seçmen için ne ifade ediyor?
Bu sorunun yanıtını, yerel seçimlere üç ay kala; AKP’nin 2009 yerel seçimlerinde yüzde 38’lik oy oranıyla belediye başkanlığını aldığı Üsküdar’da aradık.
Bu sorunun yanıtını aynı zamanda araştırma şirketi KONDA’dan Bekir Ağırdır’a sorduk.
Üsküdar’da görüştüğümüz AKP’li seçmenler, aralarında iki bakanın çocuklarının da olduğu operasyonlarla ilgili detayların ortaya çıkarılmasını istiyor ama bunun “farklı amaçlarla” yapıldığını düşünüyor.
Bunun yanında bundan önceki bütün seçimlerde AKP’ye oy vermesine rağmen, bundan sonra vermeyeceğini söyleyenler de var.
“Bakanlar istifa etmesin”
Ceyhun İnal öğrenci. Üsküdar çarşıda konuşuyoruz İnal ile. “Ortada bir yolsuzluk varsa, açığa kavuşturulmasını ben de isterim elbette. Ama ortada bizim bilmediğimiz olaylar oluyor sanırım” diyor.
AKP ve Cemaat arasında gittikçe derinleşen ayrışmaya dikkat çekiyor. “Birbirine çok yakın iki Müslüman camianın birbirine neden bu kadar hınçla üstüne geldiğini çözmek açıkçası çok zor. Belli başlı haberlerde veya izlediğimiz videolarda işin abartıldığını da düşünüyorum.”
Hükümet sözcüsü ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç’ın sözlerini tekrar ediyor o da: “İnsanların saygınlığını, milletin içindeki statüsünü de düşünmeleri lazım. Bir babanın çocuğunun tutuklandığını televizyondan öğrenmesi hakikaten çok kötü bir şey.”
Peki, bakanların istifa etmesi gerektiğini düşünüyor mu? Yanıtı, “hayır” oluyor. “Bakanların soruşturmanın sonuna gelene kadar hiçbir şey yapmalarını istemiyorum. İş gerçekten gün yüzüne çıktığında onlar yapmaları gereken şeyi yapacaklardır.”
“Başkanlıktan başka bir şey düşünmüyor”
Adının yazılmasını istemeyen bir başkası ise farklı düşünüyor. AKP’ye “başından beri” oy verdiğini söylüyor ve “Demokrasi olsaydı ülkede bu adı çıkan bakanların aynı gün istifa etmeleri gerekirdi. Suçsuz bile olsalar, yargılananlar çocukları. Aklanırlarsa iade-i itibar olarak bakanlıklarına geri dönerlerdi” diyor.
Sorum üzerine ise AKP ile ilgili fikrini değiştiren olayın bu olmadığın söylüyor ve nedenlerini sıralıyor: “İlk baştaki olay Fenerbahçe şike davası, sonra MİT olayları, sonra bu açılım denen PKK’ya verilen tavizler. Adamın başkanlık sistemini getirmek için vermeyeceği taviz yok.”
Tekstilde çalışan Rukiye ise daha önce AKP’ye oy verdiğini söylüyor ama bundan sonra ne yapacağını söylemeden tutuklamalarla ilgili değerlendirmesini aktarıyor. “Eğer bakanın oğlu tutuklanıyorsa yolsuzluktan dolayı, durup dururken böyle bir suçlama olmaz. Bir sürü araştırmaların sonunda böyle şeyler ortaya çıkar değil mi? Çıkıyorsa ortaya ne mutlu bize.”
“Başka güçler devrede”
Üsküdar’dakilerle konuşurken, sahile yakın bir yerden şarkı sesleri duyuyorum. Sesin geldiği yer, Üsküdar Meydanı. Bir ekran kurulmuş ve üzerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın resminin olduğu büyük bir araçtan yayın yapılıyor.
Üzerlerinde birbirinin aynı mavi renk atkı ve bereleriyle bir grup genç ekranın önünde bekliyor. Buraya neden geldiklerini sorduğum birkaç kişi yanıt veremiyor. “Toplantı var dediler, geldik” diyor.
Sonradan öğrendiğime göre AKP’nin Gençlik Kolları seçim çalışmalarını başlatmak üzere toplanmış. Ekranda Erdoğan’ın konuşmaları, görüntüleri ve AKP’nin şarkıları çalınıyor. Bir grup da Erdoğan için tezahüratta bulunuyor.
RÖPORTAJI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Yolsuzluk operasyonuyla ilgili sorularıma yanıt vermek isteyen çıkmıyor aralarından ama adının yazılmasını istemeyen bir genç, “bunun arkasından başka güçler” olduğunu söylüyor.
Yerel seçimlere doğru beklentiler
Yolsuzluk operasyonlarının seçimler üzerine etki etme ihtimalini KONDA araştırma şirketinin başındaki isimlerden Bekir Ağırdır’a da sorduk.
“Bu topraklarda yetim hakkı diye bir kavram var” diyen Ağırdır, “ortak kazana kepçe sallandığında toplumun duyarlılığı yüksek oluyor” diyor ancak bunun yerel seçimlere bire bir etki etmesi ihtimalini farklı bir açıdan değerlendiriyor.
“Bunun oya yansıması meselesinde farklı dinamikler var” diyor ve ekliyor: “Elbette sade vatandaşın memnuniyetsizliği artıyor, eksiliyor ama bir taraf değiştirmek biraz daha karmaşık bir mekanizmanın sonucu.”
Meselenin sadece bir taraftan hoşnutsuzluk ile ilgili olmadığını söyleyen Ağırdır, “başka tarafın vaadine, ütopyasına” inanmaya başlamanın da belirleyici olduğunu söylüyor.
Toplumun 2,5 yıldır hoşnutsuzluğunun arttığını belirten Ağırdır, bunu “toplumun ağrı eşiği düştü” şeklinde tanımlıyor. AKP’nin oylarının her ay yapılan araştırmalarda farklılık gösterdiğini söylüyor ve “ama” diyerek ekliyor: “İndiği yerde kalıcı olması, bir siyasi rekabet olmasına bağlı. Ben ne yazık ki böyle bir siyasi rekabet görmüyorum.”
Son 26 aylık süreçte Suriye ve Gezi gibi olaylarda AKP’nin oyu düştü gibi göründüğünü söyleyen Ağırdır, yapılan araştırmaların, bu düşüşün CHP’nin yükselmesine bağlı olmadığını gösterdiğini söylüyor. Ağırdır “Önümüzdeki üç ayda süreci ve partiyi nasıl yönettiği ve kendini nasıl konumladığına” bağlı diyerek muhalefetin tutumunun belirleyici olacağını belirtiyor.
Ağırdır Mart 2014’te yapılacak yerel seçimlerle ilgili şu ihtimalleri sıralıyor:
“Birincisi, hakikaten bir düşüş kalıcılaşabilir. İkincisi AKP yeniden kazanabilir. Gezi’de olduğu gibi toparlanabilir. Sonuçta Gezi’de kaybettiklerini 2 ay içerisinde yeniden topladı. Üçüncüsü seçmende hoşnutsuzluk kalıcılaşır ama başka bir yere gitmediği için de sonucu değiştirmeyebilir. Şimdiye kadar oy kullanma oranları yüzde 82-84 oranlarında devam ediyordu. Bu kez yüzde 75’lere düşebilir. Oy yüzdesi olarak AKP bir şey kaybetmeyebilir ama siyasetten umudunu kesmiş seçmen sayısı çoğalabilir.”