Devlet Bakanı Faruk Çelik, yapılan anketlerde AK Parti'nin oy oranının yüzde 49-50 civarında göründüğünü ifade ederek, ''Milletin değer yargılarıyla oynamanın hiçbir yararının olmadığı açıktır. Kamplaşma düşüncelerinin yararlı olmadığı açıktır. Aklı selimin hakim olacağına inanıyorum'' diye konuştu.
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün İstanbul'daki taraftar gruplarının eylemiyle ilgili değerlendirmesine ilişkin olarak, ''Asıl, Türk Telekom Arena'da yapılan provokatif eylemin muhalefet tarafından kullanılması, sporun siyasete alet edilmesidir. Burada yanlış yapan Kılıçdaroğlu'dur'' dedi.
Bursa'da, ''90 Bin Şehidimizin Anısına 96. Yıldönümünde Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı''na katılması beklenen Bakan Çelik, programında yapılan değişiklikle, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde düzenlenen Bursa İlahiyat Mezunları ve Mensupları Derneği'nin İstişare Toplantısı'na gitti.
Burada ilahiyat mezunları ve mensuplarının sorunlarını ve önerilerini dinleyen Çelik, toplantının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, dün İstanbul'da taraftar gruplarının yaptığı eylemi ve eylemle ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Futbola siyaseti katmak doğru değil ama Sayın Başbakan bu konuda bir adım attı, tepkiyi gördü. Bütün taraftarlar birleştiler, ortak tepki gösterdiler'' sözünü hatırlatması üzerine Çelik, şöyle konuştu:
''Başbakanımız futbolun neresine siyaset soktu. Futbola hizmet etmek, futbola siyaset sokmak mıdır? Türkiye'nin sporda ciddi altyapıya ihtiyacı var. Bu altyapının onarımı, inşasına Başbakanımız, spordan geldiği için yoğun destek veriyor. Koskoca, dev bir stadın yapılmasına Başbakanımız, her alanda ve anda katkı sağladı, sonuçta güzel bir eser ortaya çıktı. 'Karşılığı bu mu olmalıydı? Vefasızlık mı olmalıydı?' sorusu sorulmalı. Asıl, Türk Telekom Arena'da yapılan provokatif eylemin muhalefet tarafından kullanılması, sporun siyasete alet edilmesidir. Burada yanlış yapan Kılıçdaroğlu'dur. Kalkıp oradaki Başbakana gösterilen vefasızlığı kınayacağına bunu bir politik malzeme olarak kullanması çok ayıptır.''
Bakan Çelik, Denizli ziyaretinde Kılıçdaroğlu'na vatandaşların ayva ikram edilmesine değinerek, şöyle devam etti:
''Nitekim vatandaşlar da Kılıçdaroğlu'na uygun bir şey yaptılar. Yemesi gereken şeyi önüne koydular. Sonuçta, bunun politika malzemesi olarak kullanılması doğru mu? Bu hizmeti yapana vefa duyacaksınız. Siz de saygı duyacaksınız, ana muhalefet lideri olsanız da saygı duyacaksınız. Yapılana yanlış diyeceksiniz ki, siyasete kalite gelsin. Siz yapılan yanlışa yanlış diyemiyorsanız, nasıl siyasetteki olumsuzluklar giderilecek.? O zaman başkaları yarın olumsuz tepki gösterince biz de diyeceğiz ki, 'doğru yaptınız ey vatandaşlar'. Bu kamplaşmadır. Siyasetçinin görevi kamplaştırma değildir, milletin ve ülkenin birliğini, bütünlüğünü ve dirliğini sağlamaktır.''
-İHL MEZUNLARININ PMYO'YA GİREBİLMESİNİ ÖNGÖREN DÜZENLEME-
Bir basın mensubunun ''İmam Hatip Lisesi mezunlarının Polis Meslek Yüksekokuluna (PMYO) girebilmesini öngören düzenlemeyi'' hatırlatması üzerine Çelik, bu düzenlemenin meslek lisesi mezunlarına yönelik ayrımların giderilmesi konusunda yapılan çalışmalar olduğunu söyledi.
Meslek okullarıyla ilgili28 Şubatsürecinde yaşananları herkesin iyi bildiğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
''Buradaki hedef imam hatip okullarıydı. Eğitim kurumu olan imam hatip liselerine dönük gerçekten acımasız süreçler yaşandı. Bugün yapılmak istenen düzenlemeler, tüm meslek okulları mensuplarının mağduriyetini gidermek içindir. Gelişmiş ülkelerde meslek liselerinin eğitim içindeki oranı yüzde 65'lerdedir. Türkiye'de tam tersinedir. Türkiye'de bu oran yüzde 35'lerdedir. Bunu yüzde 60'lar seviyelerine çıkarmalıyız. Meslek liselerini mağduriyete itici tüm düzenlemeler yanlıştır, bilimsellikten uzaktır. Spesifik olarak yapılan düzenlemeleri, 'filanlara yapılıyor' diye ayrıştırıcı yaklaşım içinde değil, geçmiş dönemlerdeki yanlış uygulamaların normalleşen Türkiye şartlarında rayına girmesi olarak değerlendirmek daha iyi olur. Aynı evde yaşayan 2 çocuğu mezunlar olarak ayırmak doğru mudur? Haksızlık değil midir?''