Yerel seçimlerin yaklaştığı, partilerin adaylarını netleştirdiği şu günlerde aday adaylarındaki değişim bariz bir şekilde gözler önüne seriliyor. Öyle ki;
-1 ile -9° de dahi üşümüyor, tek bir gömlekle gezilerini sürdürüyorlar.
Pantolonları el kesecek kadar ütülü, ayakkabıları hiç olmadık kadar cilalı, sakal tıraşları damatlık gibi, yürüyüşleri, hatta topluma bakışları değişti. Yoldan geçene artık hal hatır soruyorlar, dokunuyorlar, el sıkışıyorlar. Mevlit, taziye, hatta sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ediyorlar.
Hemen hepsi, temayül yoklamalarında birinci.
Zirvede “Ankara’dan işi bitirmiş” dedikoduları var. Zirveyi zorlayan diğer propaganda sözcüğü: “Adaylığı kesin olmazsa o makamdan istifa eder miydi?” 2. sırada yer alıyor. “Blok oyum var!” sloganı ise 3. sırada.
Kendisine kesin hedef koyan aday adayları, istedikleri gerçekleşmeyince partilerine küsüp ayrılacaklarını, hatta daha da ileri gidip bağımsız aday olacaklarını parti yetkililerine duyurma yolunu seçiyor.
Araştırma şirketlerinin yaptığı anketlerde aday adaylarının kendisinin ön planda olduğunu yayma gayreti ve seçimi geçim kaynağı olarak gören sezonluk gazetecilerle istişarelerini artırma çabaları seçim için kurulmuş internet haber sitelerine yansıyor.
İlginç detay aslında çok fazla, seçim sonrası dahi kullanabileceğimiz kadar…
Bu yazıma bir arkadaşımın bir dost meclisinde anlattığı olay ilham kaynağı oldu. Bu olayı anlatıp yazımı noktalayayım.
“Geçtiğimiz gün ilçe belediye başkan aday adaylarından biri ziyaretime gelmişti. İş yerimin girişi sobasız ve çok soğuktu. Aday adayı dostum yazlık siyah takım elbise içinde incecik bir gömlek ile seçim çalışmalarını anlatırken üşüdüğünü hissedip “… Bey buyur ofise geçelim” dedim. Ancak teklifimi geri çevirdi”.
“Ya kardeşim içimizde ki ateş kor halini almış, havanın soğukluğu bize işlemez!”