Evet, maalesef bu başlıkla giriş yapmam lazomdı.
Hani diyeceksiniz hırsızlığın büyüğü küçüğü olur mu?
Evet, maalesef oluyor
Şüpheli zanlının biri bir mekândan bir şeyler aşırmaya çalışıyor ve gözaltına alınıyor. Adli mercilere sevk edilecek, hemen tüm Basın kuruluşları GSM Operatörleri ile kısa mesaj yollu davet ediliyor!
Evet, aynen yukarda yazdığım gibi gerçekleşiyor. Şüpheli zanlıların Adliyeye sevk edilmeleri ve orada görevini icra etmeye çalışan Basın Mensupları her türlü hakarete ve tacize uğramalarına rağmen, bu işler böyle devam edip gidiyor taaa ki..
Ünvanı, görevi, makamı ve de mevkisi azıcık yukarda olan kişi veya kişilerin zanlı olarak gözaltına alınana kadar.
İşte orda DURlar ve YASAKlar başlıyor.
Bazı makam mevki sahipleri Devletten ve Milletten Milyonlar,ca Yeni Türk Lirası çaldı zanı ile gözaltına alındığında başlıyor.
İsim verme yok!
Haber yayınlama yok!
Fotograf çekmek yok!
Olay ile ilgili bilgi yayınlamak yok!
Evet tüm bu yok ve yasaklar çalanların kimliğine bağlı olarak Kamuoyuna yansıtılıyor pardon yansıtılmıyor.
Halbuki diğer Vatandaş da adi suç işlemiştir, neden hemen deşifre ediliyor da, makam mevki hatta Unvan sahibi kişiler deşifre edilmekten itina ile gizleniyor.
Şayet soruşturma gereği ise hiçde kamuya yansıtılmasın, eğer yansıtılmışsa da her şüpheli zanlıya uygulanan makam-mevki-nüfuzlu kişilere de uygulansın.
Köşe bucak kaçırılmaya hiç gerek yok, nasıl olsa bir gün her şey gün yüzüne çıkacak.
Köşe bucak oynandığı sürece ister istemez insanın aklına bir çok şey geliyor, şeytan dürtüyor ve aklına insanın bin bir türlü acaba soru işaretli konu geliyor.
Kanunlar önünde eğer herkes eşitse şüpheli zanlılarda eşit olmalı, diye düşünmeden edemiyorum.