Başbakan, buyuruyor ki;
- Bizim ülkemizde 30'u aşkın etnik unsur var. Hepsinin kendine göre sorunları var
Vatandaş da diyor ki;
- Bizim ülkemizdeki 30'u aşkın etnik unsur ile benim sorunum yok!
İşte Hazmeden ile hazmedemeyen arasındaki temel fark!
Nereden çıktı Hazmeden ve Hazmedemeyen demeyin! Ben demiyorum ki, Başbakan diyor:
Demokratik açılım konusunda burada hesabımız şudur; kısa, orta ve uzun vadeli olarak bütün bu demokratik açılım sürecini çalıştırmayı hedefliyoruz. Yani hepsini bir anda derseniz. Bu tabi mümkün değil, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım
Hazmede hazmede...
Hazmettire hazmettire...
Başbakan"ın ifadesi ile karışan kafalar için hemen Türkçe sözlüğümüze başvuralım!
Hazmetmek;
1. Sindirmek.
2. (mecaz) Hoşa gitmeyen bir davranışı karşılıksız bırakmak, içine atmak.
3. (mecaz) Katlanmak, dayanmak, sabretmek:
Ve, örnek:
Zannediyorum ki bu acıyı hazmedemeyeceğim."- R. N. Güntekin.
Şimdi Başbakan"ın hazmettire hazmettire götürdüğü bu Açılım işini hazmedenler sevinebilir! Kimileri de hazmedemeyebilir!
Ama yook mutlaka hazmedilecektir! Neden çünkü Başbakan istiyor! Ama Başbakan sadece hazmetmeyi değil hazmettirmeyi de istiyor!
Hazmettirmenin yolu mu o farklı... Fırsatını bulduğun anda gereğini yapmak!
Haydi hayırlısı diyorum ve Açılım yanlılarına da kolaylıklar diliyorum!
Ama, burada bir kere daha ısrarla ifade etmek istiyorum. Başbakan, 30"dan fazla etnik unsur var diye diye, farklılıklara vurgu yapmakla iyi etmiyor. Etmiyor, çünkü bu etnik grupların birbirleriyle sorunu yok. Ama birileri durmadan sen bundansın, şundansın diye diye Misak-ı Milli sınırları dinamitlenmiyor mu? Mustafa Kemal Atatürk"ün, Türk"ün Atasının Türkiye Cumhuriyeti"nin temellerine dinamit konmuyor mu?
Öyle ya Ne mutlu Türk"üm demek kaldırılmak isteniyorsa gerisi ne ki?
* * *
AKP intikam alıyor!
Şimdi de AKP"nin intikamcı tavrından bir örnek vermek istiyorum.
Malum basın dünyamızda hükümet karşıtı yazar çizer takımının işi zor... Hükümetin defini çalanlar, yandaş medyada keyif sürüyor. Gerisi ise sürünüyor.
İşte ilginç örnekler
'Haciz'' kıskacıyla karşı karşıya kalan, yaşanan sel baskınının ardından arşivinin büyük bölümünü kaybeden Milli Gazete zor günler geçiriyor. Günler öylesine zor ki Yazar Afet Ilgaz'dan sonra işine son verilen Şaban Kalafat'ı düşünün bir kere, Erbakan Hoca bile kurtaramadı!0
İddialara göre, Erbakan Hoca"ya restin nedeni AKP hükümeti
Kulislerdeki hikaye aynen şöyle:
''Haciz'' kıskacıyla karşı karşıya kalan, yaşanan sel baskınının ardından arşivinin büyük bölümünü kaybeden Milli Gazete zor günler geçiriyor.
Borçları yüzünden yayın yapamayacak noktaya gelen Milli Gazete, geride bıraktığımız günlerde ''İslamcı sermaye''ye ait bankalardan birinin haciz tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Gazete, bir hafta sonra ise bu bankayla anlaştı. Ancak ''anlaşma''nın bedeli ağır oldu.
İddialara göre, borçlardan kurtulabilmek için bankayla masaya oturan gazeteye, hükümet kanadından şok bir istek geldi.
Hükümet yetkilileri, Milli Gazete Yazarı Afet Ilgaz ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni takip eden Şaban Kalafat adlı muhabirin işine son verilmesini istedi. Bu teklif karşısında şoka uğrayan gazetenin sahipleri ne yapacağını şaşırdı.
Teklifin, Necmettin Erbakan tarafından duyulması üzerine devreye bu kez ''Hoca'' girdi. Erbakan, ''manevi evladı'' olarak da bilinen Şaban Kalafat'ın işten çıkarılmamasını istedi. Gazete yöneticileriyle görüşen Erbakan, aldığı cevap karşısında ise şoka uğradı.
Gazete sahipleri Erbakan'a ''Hocam ne yazık ki Şaban'ı çıkarmak zorundayız. Devir artık değişti'' cevabını verdi. Bu cevap karşısında ne yapacağını şaşıran Erbakan ''Peki'' demekle yetindi. Bu sırada, birçok gazete yazarının Milli Gazete yöneticilerine ''Şaban'ı geri alın'' ricası da yanıtsız kaldı.
Öte yandan, Ergenekon'a ilişkin yazılarıyla AKP'nin tepkisini çeken Afet Ilgaz da geride bıraktığımız günlerde yakın çevresiyle işine son verilmesini paylaştı. Rıfat Ilgaz'ın eski eşi olan Afet Ilgaz, ''Numan Bey (Kurtulmuş) benim eski dostumdur. Ailece hala görüşüyoruz. Onlar da duruma çok üzüldüler'' dedi.
Bu işler "Hazmede hazmede, hazmettire hazmettire" böyle mi oluyor acaba?