Bazen dünya hayatını sadece elde ettiğimiz makam ve mevkilerden oluşan bir yer olarak görürüz. Sahip olduğumuz onca şeyin bize ait olduğunu ve hiç kaybetmeyeceğimizi düşünürüz. Kibrimiz, nefsimiz, hırslarımız, ben merkeziyetçi tavırlarımız neticesinde, insanlığımızı kaybettiğimizin dahi farkına varmayız.
Oysa Hayatı anlamak ve yaşamak için herşeyden önce bir duyguya ve düşünceye sahip olmak gerekir. İnsanoğlu yaşam ve ölüm arasında tek farkın bir kefen olduğunu idrak edebilse dünyaya bu kadar tamah etmezdi.
Nitekim insanoğlunun yaratılış gayesi yaratıcısını tanımaktır. Rabbimiz bizleri kendisine iman etmemiz, tanımamız zatına ibadet etmemiz ve itaat etmemiz için yaratmıştır.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim'de;
" O Allah yaratıcıdır, her şeyi yoktan yaratandır, her şeye suret ve şekil veren odur. Bütün güzel isim ve sıfatlar ona aittir. Semavat ve arzda bulunan her şey onu över, onu tesbih ve her türlü noksan sıfatlardan tenzih eder. O azizdir, izzet ve azamet sahibidir. Her işi hikmetledir, her yaptığı şey ilim ve hikmetin gereğidir.”
(Haşr, 59/24) diye buyrulur.
Anlayacağınız dostlar şu kısacık dünya hayatı kimseye kalmadığı gibi kimsede kendisi ile bir şey götüremez. Sahip olduğumuz her şey Yüce Rabbimize aittir. Her şey onun eseridir. Bu sebepten mütevellit dünya hayatında işlediğimiz kötü ve iyi amellerimiz; ruzi mahşerde karşımıza çıkacaksa, insanoğlu olarak artık toparlanmanın, kendimize çeki düzen vermenin vakti gelmiştir.
Dostlar! Tarih tekerrür eder mi bilinmez, sizler şu sözlerimi asla ve asla unutmayın;
Kim malıyla övünürse, KARUN’a baksın!, ŞEDDAT’a baksın! Kim gücü ile övünürse CALUD’a baksın! Kim makamı ile övünürse, FİRAVUN’a baksın! Kim saltanatı ve zalimliği ile övünürse NEMRUD’a baksın! Kim rütbesiyle övünürse, HAMAN’a baksın! Kim soyuyla övünürse, EBU LEHEB’e baksın! Kim ilmiyle övünürse, ŞEYTAN’a baksın! Kim güzelliği ile övünürse Züleyha'ya baksın!
Kim ki Dünya hayatını elinin tersi ile itmek istiyorsa;
(Hz. Muhammed, Ali, Osman, Hamza Ömer ve Musab Bin Umeyr'e, baksın.)
Bu gidiş nereye gider bilinmez. Tek bildiğim bir şey var ise; gittiğimiz yolun doğru yere çıkmadığıdır. Gelin hep birlikte hesaba çekilmeden nefsimizi bir hesaba çekelim. Malımızı, canımızı, gücümüzü, makamlarımızı insanlığa hizmet etmek için kullanalım.
Zira dünya hayâtı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Asıl olan ahiret yurdudur. Allah'ın rızasını kazanmaktır.
Bu dünya kimseye kalmaz kimsede bu dünyaya çivi çakamaz.
Serdar Tuncer der ki; "Gönüle girmek nasipse, orda kalmak marifettir."
Sizler daima gönüllere girenlerden olun. Asla ve asla kaybetmezsiniz!
Yasin der ki; Ne tacım olsun ne tahtım, doğruyu söylemek daima karabahtım.
Çayın yanında muhabbet isteyen, gönülden sevdiğim değerli takipçilerime, dostlarıma selam olsun.