Gençliğim,
Geleceğim;
Herşeyim…
Lüzumu üzerine karalayayım bir şeyler...
Unutmayasınız diye...
Koca koca kafalar bu topraklardan hiç eksik olmadı.
Eğitim diye önümüze sunulan kitaplardan örümcek kafalıları da hep çıkardık.
İnanılan düşünceler demişsin öfkende... Haklısın...
Tek devlet...
Tek millet...
Tek bayrak...
Tek vatan...
Tek din...
Ekleyeyim;
Tek Önder Atatürk
Diyemeyenler kalın kafalarında Anadolu’mu böleceğini sanıyor...
Ha söyleyeyim beyinlerin sıfırlanması mı?
Onu ne yazık ki bu ülkede ihtilaller gerçekleştiriyor!
Fabrika ayarlarına dönmek için de kardeşin kardeşi öldürmesine seyirci kalınması şart...
Ya son 2-3 yıl...
Bak; 1984 yılında daha sizler yok iken Anadolu’mun kaderini bir bebek katiline çizdirdiler.
Atatürk ve dava arkadaşlarının yırtıp attığı Sevr paçavrasını önümüze koydular…
Kandırdılar…
Aldattılar…
Yılan oldular, soktular!
Atatürk'ün "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE" ifadesindeki birleştiriciliği, kardeşliği, barışçıllığı kafatasçılık diye önümüze koydular.
Gizlediler barış adına savaşçılıklarını...
Bağımsız Türkiye dediler başka ülkelerin bayrakları altında nutuk attılar...
Ay yıldızımı değil orak çekiçli bayrakları gönderlere çektiler.
Bak bu yaşlı vücut neler yaşadı...
Nurhak'tan inen küçücük adımlarla bana koşan Kürt kardeşimi iyi bilirim.
Ona Nasrettin Hoca okudum taa yıllar önce beraber güldük.
Ona Yunus Emre'den dayanışmayı ve bir olmayı öğütleyen deyişler okudum geleceğimizi kurtarmak adına...
Çünkü hedef TEK TÜRKİYE idi...
Ya şimdi...
Ne acı ki kanlı meydanlar dillerde barış dillerde...
Kanla barış hiç bir araya olur mu? Ama acı olan onların örümcek kafalı olmaları...
Ya gebermek öfkesi... Hiç yakışmamış be geleceğim...
Acıları bu millete çektirenler gebersin!
LAZIM OLDUĞUNDA OKURSUN!
LÜZUMU ÜZERİNE...
