FATİHA ÜZERİNE MÜLAHAZALAR (4)
Hamd Alemlerin Rabbi Allah'a mahsus olduğunu ilan ile başlar fatiha
Hamd ın Alem ve Rab kavramları ile bir arada zikredilmesi, kişiyi ben olmaktan çıkarıp biz yapıyor
Alem derken sadece bizim yaşadığımız bir alemi değil nice alemleri varlığını düşünürüz
Hamd ederken de bütün bu alemler adına akıl sahibi ve halife olarak yaratılan biz insanoğlu yaratıcıya şükrümüzü takdim etmiş oluyoruz
Dolayısıyla biz de bir cihetle de cemiyetleşiyoruz
Varlıklar içinde bir varlık, kullardan bir kul oluveriyoruz
Sadece kendimiz adına ve sadece verilen nimetlere karşı bir teşekkürde de bulunmuyoruz
Bütün varlıkların bir sözcüsü olarak onlar adına; verilen, verilmeyen, ileri de verilecek nimetler adına teşekkürü ve şükrü de ihtiva eden hamd kavramı ile şükrümüzü ifade ediyoruz
Hem bu (hamd) kavram ile sadece verilen-verilecek nimetlere karşı bir teşekkür değil, verilecek her türlü hastalık, bela ve musibet karşısında, bize ondan takdir edilen her hal karşısında memnuniyetimizi, kendisinden razı olduğumuzu da ifade ediyoruz
Yani,
Değil mi ya Rab! Bana gelen her şey sendendir
Başım gözüm üstüne
Sevgilinin kahrı da, lütfü de, gülü de, dikeni de
hepsi hoş
Zira değil mi her şey bana onu hatırlatıyor
Bana sunduğu her şey ile kendini hatırlatıyor
Bu benim/bizim unutulmadığımı(zı)n göstergesi değil mi?
Sevgili tarafından, unutulmamak ne büyük bir saadet, mutluluk, bahtiyarlık
diyoruz
Bunun içindir ki hamd kelimesi sadakat makamında değildir, ihlas makamından söylenir
Yani, biz insanlara teşekkür ederken, Allah'a hamd ederiz.
İnsanlara hamd etmeyiz
İnsanlardan gelen nimetlere, iyiliğe teşekkür; cefaya da sitem ederiz, olumsuz tepki veririz
Ama yaratıcıdan bize gelen, gelmiş-geçmiş, hali hazırdaki ve gelecekteki her türlü nimet ve sıkıntıya, genişlik ve darlığa, ihsan ve belaya karşı hep hamd ederiz ancak
Hamd yaratıcı peşinen şeksiz şüphesiz kabul etmekle birlikte, bütün fiil ve amellerin, her şeyin yegâne kaynağının Allah olduğunun da kabulüdür ayrıca
Bu kelime daha çok pencereler açar
Biz burada bu kadarıyla yetinelim
İşin doğrusu kişinin yaratıcıyla olan bağının kaviliğine göre bu kelime de derinlik kazanır
Kul, Cenab-ı Hakk'ın kendisiyle, alem ile olan ilgi ve alakasını, kendilerine sunulan nimetlerin şükrünü ve her hal üzerindeki memnuniyetini hamd ile ifade ettikten sonra, edeb ve adabını takınarak yaratıcı hakkındaki iman ve ümidini zikretmeye devam eder
Bir kariyer sahibi insan şöyle dursun sıradan (hiçbir kul Allah indinde sıradan değildir, burada her hangi makam, mevki, etiket sahibi olmayan insanı kastediyoruz) birisine ismen hitap etmenin ne kadar terbiye sınırlarını zorladığını bir düşünsenize
Vali, doktor avukat
gibi topumda itibarı olan unvanlara sahip kişilerin kendilerini tanıttırırken öncelikle bu unvanlarını zikretmelerini bir düşünsenize
Ne mana ifade ediyor sizce
Teşbihte hata olmasın kul da, bin bir isme sahip, malikul mülk sahibi olan, her şeyin tasarrufu kendinden bulunan yaratısını rahman ve rahim isimleriyle zikretmesi hem yaratıcı karşısındaki takındığı edebin bir göstergesi, hem de yaratıcısı hakkında bilgi sahibi olduğunun göstergesidir
Yani kul, kimin huzurunda olduğunun farkında olduğunu kainata ilan ediyor
Ve daha sonraki ayetlerde geleceği gibi yaratıcısıyla sağlamak istediği yakın bağın tesisi, huzuruna kabulü için kulun attığı adımlardır
Her bir kul, hamd rab alem rahman rahim
gibi kelimeleri kendini rabbine yakınlaştıracak birer basamak kılıyor, araç ediniyor
Ramazan Kuran ayıdır. Kuran bin aydan hayırlı kadir gecesinde inmiştir
Bizler hiç olmazsa bu ayda, bu gecede kuranı anlamaya yoğunlaşmalıyız
Bizimle konuşan rabbimiz bizden neyi, niçin istiyor
Bizim kendisine takdim ettiğimiz ihtiyaç listemiz de ne var
En azında bunu bilmeliyiz
Fatiha üzerine mülahazalarımıza devam edeceğiz inşallah