Türkiye’nin yeni gündemi dokunulmazlık...
İktidar partisi AKP’yi geren gündem...
Malumunuz, dokunulmazlığı gündeme getiren de Başbakan...
Başbakan’ın dokunulmazlık gündemi nereden bakarsanız bakın Türk milliyetçilerine şirinlik...
Sonrası malum...
Bunlar sanki Habur rezaletini yaşatmadı. Bunlar sanki Oslo rezaletini yaşatmadı... Ama her şeyi unuttular, şimdi varsa yoksa dokunulmazlık...
Elbette bebek katilleriyle kucaklaşan ve her hal ve harekette eli kanlı teröristlerle mesafe koymayanların bunun hesabını vermesi şart...
Bunun için de dokunulmazlık zırhı denen komedinin sona ermesi gerekiyor. Mecliste bu amaçla hareketlenme yaşanırken iktidarın çatlak sesleri de peşpeşe çıkmaya başladı.
“- Dokunulmazlığın kaldırılması milletvekilliğini etkilemez…”
Bir başka AKP’li, bu düşüncesini çok sayıda arkadaşının da paylaştığını açıklayarak “Dokunulmazlığın kaldırılmasına oyum hayırdır” buyurdu...
Şu acı gerçekle karşı karşıyayız. PKK denen eli kanlı örgütle mücadelede iktidarın zaafları var...
Örneğin Kuzey Irak’ta...
AKP’nin bazı bakanları başta da Başbakan ve Dışişleri Bakanı, peşmerge başını “Ağabey” diye selamlarken, İçişleri Bakanı Kuzey Irak’ın PKK terör örgütünün çiftliği olduğunu bas bas bağırıyor. Bu örnek bile terör konusunda AKP iktidarının doğru tespitler içinde olmadığının ispatıdır.
Peki dokunulmazlık konusunda bunlar tek ses olabilecek mi; elbette hayır! Çatlak sesler çıkmaya devam ediyor iktidar partisinde...
Bu konuda en net görüş Milliyetçi Hareket’te...
Kandil, bebek katillerinin başına yıkılmadan olmayacağını ifade eden Milliyetçi Hareket dokunulmazlık konusunda da çok net...
Milliyetçi Hareket’in Lideri Dr. Devlet Bahçeli Beyin şu tespitlerini aziz Türk milletinin çok iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Dr. Devlet Bahçeli Bey’in işte tespitleri:
“...Unutulmasın ki, terör örgütü, insani ve vicdani kaygı taşımadan gerçekleştirdiği silahlı eylemlerinin yanı sıra, değişik vasıta ve imkânlarla propaganda zeminini canlı ve diri tutmanın arayışında.
Buna katkı ve destek vermek maksadıyla hazır kıta bekleyen, İmralı ve Kandil talimatına dikkat kesilmiş karanlık bir ittifakın varlığı hepimizin malumudur.
Terör örgütünün hain planlarını, melun taleplerini demokrasi kamuflajına sarıp, özgürlük ve barış boyasıyla süsleyerek servis eden bu güruhun, Türkiye’nin hayrına ve yararına tercihte bulunması aklın ve mantığın inkârıyla eşanlamlı olacaktır.
Şiddet ve terörü açıktan veya zımnen destekleyen, bölücülüğün kapı kulu gibi çalışarak toplumsal tabanını genişletmeyi hedefleyenler şu günlerde çaba ve gayretlerini bir hayli artırmışlardır.
Bilhassa PKK’nın Meclis şubesi olmaya dünden razı olan BDP’nin ve BDP’li milletvekillerinin durumu tam olarak bunu ispat etmektedir.
Terörle arasına mesafe koymayan, PKK’nın piyonu ve arkadan kumandalı oyuncağı olmaktan öte bir işlevi bulunmayan BDP’nin bugüne kadar farklı ortamlarda sahnelediği provokasyon ve ajitasyonları sınırları aşmış, sinirleri iyice germiştir.
Bir gözü Kandil’de, diğeri de İmralı’da bulunan bu bölücü ve şiddet yanlısı sözde siyaset anlayışı, kendi kendini yiyen ve tüketen bir niteliğe bürünmüştür.
Bugüne kadarki uygulamalarıyla; siyaseti sıfırlayan, demokrasiyi sınırlayan, barış ve özgürlükleri kısırlaştıran BDP’nin, baştan beri tercihi Türk milletine silah doğrultmuş canilerin yanında saf tutmak ve kanlı saldırılarına kılıf aramak olmuştur.
BDP’li milletvekillerinin, PKK vasiliği altında, bölücülük vekâleti ve temsiliyle daha fazla zehir saçmalarının önüne geçmek için dokunulmazlık konusunun yeni baştan ele alınması demokrasiye saygının bir gereği olduğu kadar, hukuk devleti olmanın da bir yükümlülüğüdür.”