GÜNÜN SÖZÜ
“- Hayali Kürdistan’a başkent yapmak istediğiniz Diyarbakır, Büyük Türkmen Beği Uzun Hasan’ın şehridir. Don Kişotlar’ın başkenti olamaz.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
Diyar-ı Bekir’de “Biji Kürdistan” nidaları...
Neler oldu peygamberler ve evliyalar kenti Diyarbakır’da...
Neler olmadı ki, sayabilene aşk olsun...
Böyyük Usta, kimilerinin tarihi olarak nitelendirdiği konuşmasını yaptı!
“Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” diyerek mavi boncuğunu taaa İmralı’ya yolladı! Elbette bunu yaparken BOP Eşbaşkanlığının da hakkını verdi!
Böyyük Usta, “Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki değerli kardeşlerimizi muhabbetle selamlıyorum” dedi; tarihe geçti!
Amma velakin, Başbakan’a öyle bir sansür uygulandı ki, Bülent Arınç’ın patronajındaki TRT cenahından... Ellerine sağlık Türkiye’nin radyo ve televizyon kurumu olduklarını hatırladılar herhal! Böyyük Usta’nın sözleri TRT’de “Kuzey Irak Kürt Bölgesi” şeklinde verildi. Anlaşılıyor ki “Tayip Radyo Televizyonu”nda bir şeyler oluyor!
Daha neler neler oldu Diyar-ı Bekir’imizde...
Böyyük Usta’nın “...büyük kucaklaşma”sında şehitlerimizin kemikleri sızladı. Şivan Perver’in “Kine em/Biz kimiz” tıngırtısında “Koruduk biz Doğu’yu kan içici düşman Türkler’den” derken Böyyük Usta da yandaşları da dinledi ve ağladı.
Meşhur ikili sahnede düet yaparken “Ağlama” dediler ama başta Emine Erdoğan olmak üzere tüm protokol dizilerdeki ağlama sahnelerine taş çıkarttı! Türkiye’ye kin kusan birini bugün allayıp pullayanlar elbette bunun hesabını da vereceklerdir.
Böyyük Usta’nın böyyük dostu Barzani, tarihi fırsatı depmedi “Kürdistan halkının selamını taşıdı” Diyar-ı Bekir’e... Barzani ve Perwer sloganlarla karşılandı, Diyarbakırlılar ikiliyi, 'Biji Kürdistan' sloganları ile karşıladı. Bu ikilinin yıllarca eli kanlı terör örgütü PKK’ya maddi kaynak sağladığını, bebek katili ile çok iyi dost olduklarını bir çırpıda unutuverdik.
Ne diyelim; yorumu AKP değil AKP'ye oy verenler yapsın.
Ama ne ilginç değil mi, bebek katillerinin hamileri şimdi çok böyyük dostlarımız olup çıktı Böyyük Usta’nın marefetiyle!
İbo, Böyyük Usta’ya özendi, bir oğlu olursa adını “Barış” koyacağını ilan etti!
Böyyük Usta hiç boş durur mu; dostunun başındaki konfetileri birer birel elleriyle bir güzel temizleyiverdi.
Vesselam kim ne derse desin, ne Yunus Emre’nin ne Mevlana’nın, ne de Hacı Bektaş-ı Veli’nin ruhu yaşananlardan muazzez değildir.
“Yaşasın Kürdistan” çığlıklarının atıldığı, her yerin peşmerge paçavraları ile dolduğu Diyar-ı Bekir’de Türkiye Cumhuriyeti’ni yönettiğini sananlara hiçbir şey dokunmadı öyle mi?
Yaşananları bu millet yandaş medyada enine boyuna izledi. Ben hiçbirşeyi içime sindiremedim, sindirenlere hayırlı olsun! Ama görüyorum ki, hakaretler ve ihanetler unutuluverdi.
Herkes mutluydu Diyar-ı Bekir’de ama neden mutluydu bilen yok!
Ve bir önemli itirazımız ve bir sorumuzla yazımızı noktalayalım. Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasındaki büyük gafına bakalım.
Böyyük Usta şöyle buyuruyor:
“-Allah'a hamd olsun, bir yıldır askerimiz, polisimiz şehit olmuyor. Bir yıldır gençler bir HİÇ UĞRUNA (!) ölmüyor.”
Allah aşkına ne demek bir hiç uğruna (!) ölmüyor? Onbinlerce Mehmetçik, onbinlerce sivil vatandaşımız bugüne kadar, bir hiç uğruna mı şehit oldu?
Böyyük dost (!) Barzani, “Biji Kurdistan” nidaları arasında Diyar-ı Bekir’de bir de nikah şahitliği yaptı. Sahi, Türk vatandaşı olmayan birisinin nikah şahitliği kabul olur mu?
Diyarbakır’da açılım adına yaşanan zırvalar bir şeyi de çok iyi hatırlattı. Anlaşıldı ki bu kentimizin caddelerinden gece baskını yapar gibi paslandı gerekçesiyle sökülüp atılan “Ne mutlu Türküm diyene” ifadesi de bu şovun kurbanı oldu vesselam!
