Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, stratejik ortağına buluşma gezisinde gündem değiştirdi, manşetler atıldı:
“-İşte hükümetin dershaneleri bitirme planı!”
Başbakanımız; uzun bir aradan sonra ilk yurtdışı gezisindeydi ki kendisine eşlik eden gazetecilere önemli (!) açıklamalarda bulundu.
“-Üniversite giriş sınavlarını da, üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldırıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar. Çünkü insanların ellerindeki son imkânları bu alanda kullanmalarını istemiyoruz. Ben bazı büyük dershanelerle konuştum. Kendileri ‘Biz de bu yola girmeyi düşünüyoruz’ dediler.”
Başbakan konuşur da yardımcıları durur mu; Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da demeci patlattı:
“-...Bugün çocuklarımız okul ile dershane arasında koşturup duruyor. Çocuklarımız oyun dahi oynayacak vakit bulamıyor. Eğer okulları daha başarılı hale getirirsek, çocuklarımızın daha iyi eğitim almalarını sağlayabilirsek, artık aileler çocuklarını dershaneye gönderme ihtiyacı duymayacak. Aileler bir külfetten kurtulacak. Dershaneler zamanla özel okullara ya da başka eğitim kurumlarına dönüşecek. Bunun çalışmasını yapıyoruz.”
Peşpeşe gelen bu iki açıklamanın ardından gelen tepkiler üzerine ise bir başka Başbakan Yardımcısı, Bülent Arınç, gaz ayarı yaptı:
“-Dershanelerin kapatılması söz konusu değil!”
İşte böyle kıymetli okurlarım; AKP iktidarında bu işler böyle oluyor. Gündem değiştirme uğruna neler yapılıyor neler!
İktidar partisinin bu hamlesi karşısında muhalefet, özellikle de ana muhalefet durur mu?
Meğer dershaneleri kapatma fikri CHP’ninmiş de Başbakan el koymuşmuş!
Milliyetçi Hareket’ten gelen tepki ise gerçekten yerinde ve Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın benzetmesi cuk oturuyor:
“-Bir kişi de nasıl yapacaksınız diye sormuyor mu? Gündemi değiştirmek için yapılmış üfürük manşetlerdir.”
İktidar mensuplarının yeni gündemine ben de kısaca destek olmak isterim. Malum, dershaneler eğitimimizde önemli bir sektör... Ha diyince kaldırmak da imkansız! Trilyonlar dönüyor bu işte...
Çünkü sosyal medyada dolaşan 50 yıl öncesinin manşetlerinde de bugünü görüyoruz!
AKP iktidarı dershaneleri kapatamaz belki ama arzu ederlerse bir şeyi başarabilirler.
Malum, dershane sektörü ile eğlence sektörü içli dışlı...
Üstü dershane sağı solu meyhane olan rezalete daha ne kadar göz yumacaksınız siz?
***
Şerife Bacılarımız...
Bir yazımda sembol kadınlarımızdan söz etmiştim. Okurum, D. Kapkıner yeni isimleri de hatırlamamıza vesile oldu.
Nur içinde yatsınlar diyor, bu kadın kahramanlarımızı hatırlatan okurumun mesajını aynen yayınlıyorum:
“Ramazan Beyin izni ile devam edelim mi;savaşmak için Muhittin Paşa’ya dilekçe veren Tosyalı Kız Latife; İnegöl’de casusluk yaptığı için oğlunu öldüren isimsiz kahraman; erkeklere “Benim kanım sizinkinden daha mı şirindir, gadan alam” diyen Antepli Yirik Fatma; şehit anası Mersinli Arif ağa kızı Gülsüm Teyze; boynundaki altını satıp tüfek alan aslen Selanikli olan Aydın’dan Emire Ayşe ki, efelerle beraber bire bir çatışmalara katılmıştır. Milletimiz, mülkümüz, namusumuz, ırzımız için savaşmaya geldim diyen ve Yörük Ali çetesinde savaşan 22 yaşındaki Tepedelenli Muhacir Çete Ayşe; “Eğer vatanı kurtarmadan gelirseniz, kadın olarak size lanet edeceğiz” diye askere yemin ettiren Gül Hanım; babası ile beraber hayatı 12 yaşından beri kışlalarda geçen 70.A.K.Hafız Halit Beyin kızı Türk Jandark'ı Küçük Nezahat ve cephaneyi kışla kapısına kadar getirip orada dayanamayıp donarak ölen, gelenleri gördükleri manzara karşısında ağlatan, Kara Fatma'nın ardından simge olmuş Şerife Bacı. Üzeri battaniye ile örtülmüş top mermileri ve onların arasına saklanmış ağlayan bir kız çocuğu manzarası bu savaşın nasıl kazanıldığının belgesidir. Ve daha yüzlercesi...
Torunları hiçbir şey yapmadan seyretsinler diye mi bu kadınlarımız canlarını verdiler? Bildiğim kadarıyla savaşarak ölen 63 kadın şehidimiz var. İnönü Savaşlarını kadınlarımız kazanmıştır. Bu şehit sayısı içine köylerde basılıp öldürülenler dahil değildir. Kemikleri sızlıyordur mutlaka.”