Sahil Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Çakalların eli tetikten düşmüyor

07 Eylül 2011 - 00:28 Yorum: 2

Başkent Ankara’da yine yaptılar yapacaklarını...
Düzenledikleri kongrede PKK'ya saygı duruşunda bulundular, sloganlar attılar, eli kanlı örgütün sözde marşını okudular.
Özgürlük, barış ve devrim mücadelesinde (!) şehit düşenler anısına saygı duruşunda bulundular. Ayağa kalkmayan gazetecilere “Yuh, basına yuh” diyerek tepki gösterdiler.
Yani özetle; BDP bebek katili, eli kanlı terör örgütü PKK’dan beslenmeye devam ediyor.
Başkentte bu hainlikler sergilenirken Munzur Çayı’ndan yine feryatlar yükseliyor...
Çakalların eli tetikten düşmüyor!
Saat gecenin 21.40’ı…
Üzeri kapalı halı sahada futbol oynayan polislere, üzerlerinde asker kıyafeti olan çakallar uzun namlulu silahlar doğrultuluyor!
27 yaşındaki Komiser Cem Kerman; öğretmen eşi Dilay Turan Kerman ile birlikte şehit düşüyor... Edirne'deki baba evine ateş düşüyor bir kere daha...
Daha bir yıl olmamıştı Cem ile Dilay’ın düğünü olalı...
Cem, akademiyi bitirmiş ve Sakarya’da göreve başlamıştı bile... Sonra biricik aşkı Dilay’ın iş meselesine sıra gelmişti... Öğretmendi Dilay, kolay değildi devlet kapısında görev almak... KPSS boyunduruğunda buldu kendisini ve sonra da iş kaygısıyla kendisine mezar olacak Tunceli’yi seçti kara yazgısına... Cem de eşiyle birlikte koştu Munzur’un kıyısına…
Vicdanlar karardı, çakallar sahne aldı, tetikten düşmeyen elleriyle yine kan döktüler haince...
İşsizlik endişesinin bile ayıramadığı Cem ile Dilay’ı çakallar ayırdı... Şimdi Komiser Cem, serhat şehri Edirne’de, Dilay Öğretmen de Ankara’da kara toprağa düştü...
Şehit babasının acı veren cümlesiyle yazıya nokta koyalım:
“-Bu terörü bitirmeyenler utansın!”
Ve, diyorum ki bayram geçti ve eli kanlı bebek katillerinin üzerine çullanmanın tam zamanıdır artık... Kara harekatı acilen başlatılmalıdır artık…
Başlarına yığılan bombaların ardından Mehmedimin nefesini de artık hissetmeli hainler...
***
Gelin biraz da CHP cephesinde neler oluyor, ona bakalım!
Öncelikle başlığımızı atalım; Kılıçdaroğlu karavana yedi, Tanrıkulu karavana attı!
Evet, Ana muhalefet partisine bir haller oldu...
Parti içi savaşı unutan lider tabakası, Somali’den ses verdi. Ardından bayram sürprizi olarak Aktütün’de soluk aldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sınır bölgesindeki askeri birliği ziyareti ve Mehmetçikle karavanaya kaşık sallaması gerçekten güzeldi, yerinde idi...
Kılıçdaroğlu’nun Aktütün 5. Hudut Tabur Komutanlığı'nda askerlerle bayramlaşması ve birlikte öğle yemeği yemesine kimse bir şey diyemez.
Ancak, Kılıçdaroğlu Van-Hakkari hattında Mehmetçiğe moral verirken lideriyle birlikte Van’a gelen CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun ilk durağının teröriste destek verenlerin düzenlediği “canlı kalkan” eyleminde ölen BDP’li için kurulan taziye evi olması ilginçti... Tanrıkulu, partisi adına dostlarına başsağlığı dilerken bugüne kadar nakarata dönen demeci de patlattı:
“…Artık hiç kimsenin Türkiye'de burnunun dahi kanamaması lazım. Türkiye de barış, güvenlik politikalarıyla oluşmaz, oluşturulamaz. 30 yıldır Türkiye toplumu bu ölümlerden büyük acı duydu. Hiçbir insanımızın ölümüne kimsenin tahammülü kalmadı.”
Bu görüntüyle CHP’de çok başlılığın son örneğini de böylece yaşamış olduk. Kılıçdaroğlu karavana yerken, yardımcısı Tanrıkulu karavana attı!
Ve noktayı George Jacques Danton’un günün sözü ile koyalım:

“- Eğer vatan tehlikede ise, her şey vatana aittir.”
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI