Kitap kokusunun okullara yayıldığı, teknolojinin şehrime teğet geçtiği, düşüncelere daldığım gençlik yıllarında hep içimde kalan bir ukte vardı.
Avrupa ve batılı ülkeler uzaya çıkıyor, otomobil üretiyor, gemi, silah, uçak vs. icat ediyor ama biz hâlâ aynı yerdeyiz. Neden acaba diye düşünürken bir diğer taraftan ise üzülüyordum.
Biz neden üretemiyoruz?
Biz neden gelişemiyoruz?
Bizim onlardan farkımız ne?
Aslında bu soruları kendime sorar iken suç bende değildi. Muallimlerimiz sağolsun zamanında ders anlatırken; Avrupa ve batılı ülkeleri öve öve bitiremiyordu. Tabii anlatılan ders kitapları; Avrupa'nın katliamlarından, yaptıkları soykırımlardan, fakir, savunmasız ülkelerin kaynaklarına çöken, halkı acımasızca katleden katillerinden bahsetmiyordu. Okullarda okutulan kitapların içeriğini hazırlayanlar dahi bu düzenin sanırım bozulmasını istemiyordu. Eğitimcilerimiz ders kitaplarında gördükleri, okudukları bilgileri, yıllarca bize hikaye anlatır gibi geçiyordu.
Aslında haksız sayılmazlardı. Yıllarca ülkemizi hep küçük, aciz ve bağımlı gösterme çabaları nihayetinde sonuç vermişti. Gençleri ve geleceğimizi şekillendirmek zira birilerinin işine geliyordu. Türkiye gelişmesin, büyümesin, düşünmesin, üretmesin diye ellerinden gelen tüm argümanları sergileyen hain güruhlar; bir taraftan da içten içe aslında ülkemizi yıkmaya çalışıyordu. Ülkemizde ki petrol kuyularından petrol çıkmıyor yalanları ile yıllarca petrol kuyularımızın üzerine beton döktüler. Doğalgaz çıkarmak maliyetli, gemi üretemezsiniz, denizlerden uzak durun diyerek; bizi bir asır uyuttular. Nihayetinde yıllarca ülkemizi kendilerine bağımlı hâle getirdiler. 16 ülkeyi, adalarımızı, masada kaybetmenin acısı yüreklerimizde derin bir yara açarken; kalan son toprak parçası üzerinde hâlâ gözü olanlar, topraklarımızı bölüşemiyor, büyümemizden ise rahatsızlık duyuyordu.
İçimizdeki şer odakları ve beslemeleri yıllarca kendi menfaatleri doğrultusunda hainlere destek veriyordu. Lakin unuttukları bir şey vardı. Biz ne kadar yıkılırsak yıkılalım, küllerimizden doğmasını iyi bilen bir milletiz! Sonunda uyuyan dev, yıllar sonra uyandı. Bugün kabullenseler de kabullenmeseler de Allah'a hamdü senalar olsun ki; artık "Büyük ve Güçlü Bir Türkiye'miz" var. Denizlerde doğalgazını, topraklarında madenlerini ve birilerinin yok dediği petrolünü çıkarıyor. Kendi enerjisini anlayacağınız artık kendi üretiyor.
Dünyada eşi benzeri olmayan yerli araba, uçak, tank, silah, gemi vs. teknolojik gelişmeleri ile batılı ülkeleri solluyor. Millet için devasa yollar, hastaneler, köprüler inşa ediyor. Tamamen yerli ve milli teknolojik hamleleri ile inanın her geçen gün daha da çok büyüyor. Başkalarının hayalleri harekete geçsin diyerek değil; kendi idealleri, hedefleri doğrultusunda çalışıyor. Batılı ülkelere hem masada hemde sahada artık göz dağı verebiliyor. İçerden ve dışardan gelen tehlikelere karşı ise korkusuzca gücünü sergileyebiliyor.
İnanın devletimizle, hükümetimizle ne kadar gurur duysak azdır!
Ülkemizin gelişmesini istemeyen içimizde ki şer odakları ve batı dünyası; bugünlerde çeşitli algı operasyonları ile devletimizi yıldırmaya ve hedeflerinden alıkoymaya çalışsalar da milletimizin feraseti ve sillesi hainleri engelliyor.
Bugün bize düşen görev vatanımıza, devletimize, ezanımıza, bayrağımıza sımsıkı sarılmaktır. Elimizden her ne geliyor ise bunu en iyi şekilde ülke menfaatleri doğrultusunda kullanmaktır. Gelin hep birlikte siyasi görüşlerimizi, farklılıklarımızı, ben merkeziyetçi tavırlarımızı, bencilliğimizi, makam hırslarımızı bir kenara bırakalım. Ateş çemberine bürünmeyen tek vatan toprağımıza "Türkiye'mize" sahip çıkalım.
Siyonistlerin, emperyalistlerin, ecnebilerin, küffarın, terör örgütlerinin ve beslemelerin oyunlarına alet olmayalım. Bu ülke hepimizin ve herkese yeterince yer var.
Gençler! Avrupa'nın özgürlük adı altındaki iğrençliklerine asla aldanmayın. Sizler Asımın nesli, Mehmet Akif'in yiğitleri, Fatih'in torunları, geleceğimizin mimarısınız.
Bugün ecdadımız canı pahasına bu aziz vatanı bizlere emanet etti ise durup düşünmeniz lazım. Şehit kanları ile kana boyanan bu aziz topraklar geçmişte kazanılmamış olsaydı bugün batılı ülkelerin ne kadar cani olduğuna şahit olacaktınız.
Kardeşlerim; Batının karanlık yüzünün en belirgin özellikleri sömürgecilik ve köleliktir . Sadece kazanmayı düşünen ve bu yolda önüne çıkan tüm askeri ve siyasi engelleri bertaraf ederek yola koyulan bir sistemde kimseyi gözleri görmez. Toplu katliamlar yapmaktan ise geri durmazlar. Zafere giden her yolu mübah gören güruhlara sakın ha sakın özenmeyin.
Kardeşlerim şu sözü asla unutmayın! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”
Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç
Hükümetimizden ricam ne olursunuz gençlere artık sahip çıkın! Gençlerin önündeki tüm engelleri kaldırın. Her alanda gençlerin önünü açın. Gelecek nesil; genç kuşakların eseri olacaksa bırakın bu ülkede artık her alanda gençler söz sahibi olsun. Burası Türkiye ise bizler dediğimizi yapar ve daima en iyisini yaparız. Birileri duysun ve iyi bilsin ki ülkemizi sizlere asla teslim etmeyeceğiz. Karanlık emellerinize de asla ulaşamayacaksınız.
Kardeşlerim! Şuna yürekten inanıyorum ki;
bu tekerlek kalmaz tümsekte; Yarın elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş ,gün batmış, ne yazar, elbet bir gün ebed bizimdir.
Değerli takipçilerime, dostlarıma, genç kardeşlerime selam olsun.