Bu vahşeti hiç unutmam, yazarım!
Ertuğrul Kalafat Kardeşim, “Sen Ağlama Hocalı” şiirinde o dehşet günlerini mısralara döküyor…
Sen ağlama dayanamam Hocalı'm,
Senin için yüreğimi dağlarım,
Anam, babam, gardaş, bacım,
Öz yurdumda garip kaldım ağlarım.
Kana boyansa da suyu Hazar’ın,
Bu vahşeti hiç unutmam, yazarım,
Nerde hani, nerde benim mezarım,
Öz yurdumda garip kaldım ağlarım.
* * *
Kıymetli Kardeşimin deyişiyle:
Hocalı; zulmün yağdığı, zalimin acımadığı bir büyük soykırım...
Hocalı; Dünyanın Türk’e yapılan zulüm karşısında sustuğu, alimlerin sağır olduğu bir soykırım...
Hocalı; öz gardaşım için bütün yüreklerin yandığı bir mezalim...
Hocalı; Türk’ün öz yurdunda garip kalıp feryat figan ağladığı mezalim...
Hocalı; “Türk’üm” diyenlerin dilinin kesildiği Ermeni soykırımının belgesi...
Hocalı; yaşlı dedemim de yaşlı nenemin de olduğu yerde asılışının belgesi...
Hocalı; Türk’ün ocağının viran olup, basıldığı özyurdumda garip kalışımızın belgesi.
Bugün 26 Şubat... Türk’ün yüreklerinin dağlandığı bir soykırımın yıldönümü...
26 Şubat, Türk’ün unutamayacağı, boşver deyip gönlünü avutamayacağı, Ermeni ihanet şebekelerinin Hocalı ihanetinin yıldönümü...
Hocalı; Ermeniler tarafından katledilen 613 Türk’ün adı...
Hocalı; Türk’üz diyenlerin unutmayacağı, unutturmayacağı kara günün adı...
26 Şubat Pazar günü bu acı yıldönümünü bir kere daha hatırlayacak Türk milleti...
Ankara’da da çeşitli toplantılar var. Bunlardan biri de Hocalı katliamını anma yürüyüşü. GEBİT Gençlik Birliği Topluluğu ve Azerbaycan Kültür Derneği’nin ortaklaşa düzenledikleri yürüyüş, Pazar günü saat 12.30’da Karanfil Sokak’taki Dost Kitabevi’nin önünden başlatılacaktır.
“Haberim olmadı” demeyin, Pazar günü Kızılay’a Karanfil Sokak’a koşun...
Sonra mı; sonra da tam saat 13.00’de “Ne Fransız, ne Ermeni işte ‘Yüce Türk Milleti’ demek için Sıhhiye’deki Abdi İpekçi Parkı’nda buluşun...
* * *
Şimdi de sizlerle sosyal medyada dolaşan bir mesajı paylaşmak istiyorum. Mesaj şöyle başlıyor:
“...Canavar kim? Soykırımcı kim? Ey Ermeni sevici AKP ve zihniyeti... Ey dinlerarası diyalogcular... Kardeşlik türküsü söyleyen zevat okuyun!
...Hocalı soykırımına bizzat katılan ve hala Interpol tarafından aranan Zori Balayan 1996 yılında çıkardığı “Ruhumuzun Canlanması” adlı kitabında şunları yazıyor:
Biz Hacatur’la ele geçirdiğimiz bir eve girdiğimizde, askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğu çok ses çıkarmasın diye Hacatur çocuğun annesinin kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Daha sonra ben ensesinden ve karnından derisini soydum, sonra saat tuttum ve yedi dakika sonra Türk çocuğu kan kaybından hayatını kaybetti. Ruhum halkımın öcünü aldığı için gururluydu. Hacatur daha sonra çocuğun cesedini parçalara ayırdı ve köpeklere attı. Akşama kadar aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Biz Hocalı’yı 30 bin kişilik çirkeften temizlemeyi başardık. Daha sonra kiliseye giderek dua ettik.”
Hocalı’yı unutturmama adına daha çok şeyler yapmalıyız vesselam…
* * *
Açık hava hapishanesi Doğu Türkistan!
İlginç tesadüf... Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Çinli konuğunu ağırladığı ve iki ülke arasında yüksek (!) işbirliğini görüştüğü saatlerde Ankara’da sessiz bir görüşme daha yaşanıyordu.
Görüşmenin yeri Milliyetçi Hareket’in Lideri Devlet Bahçeli Bey’in TBMM’deki makamıydı…
Misafirler ise Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk Bey ve beraberindeki heyetti...
Feryatlar bir kez daha yükseldi görüşmede... Doğu Türkistan açık hava hapishanesinde Türk’ün çilesi ne zaman bitecekti... Dernek Genel Başkanı Seyit Tümtürk Bey, Çin’deki baskıların devam ettiğini bir kere daha kamuoyuyla paylaşıyordu.
Umuyorum; bu feryat Çinli konuklarını ağırlamakla meşgul AKP iktidarının çok sayın yetkililerince de duyulmuştur!