Başbakanımız, Merkez Bankası’nın kasasındaki dolarlar ve Uluslararası Para Fonu IMF’ye azalan borçlarla övünse de Türk ekonomisi iyiye gitmiyor.
Son haftalarda dış çevrelerin, peşpeşe yayınladıkları raporlarda 12 Haziran seçimi sonrasındaki endişelere dikkat çekiliyor.
AKP iktidarı ile bankaların kavgası, cari açıktaki rekor, ihracat-ithalat dengesizliği hep kötü sinyaller bunlar...
Kısacası, Türk ekonomisindeki son durum borsacıların bile tahminlerini alt üst etti. Yabancıların cirit attığı, yerli yatırımcıların figüranlık yaptığı Borsamızda 80.000’li endekslerden söz edenler daha 15 gün önce ahkâm kesiyordu. Ama görüyoruz ki endeks 63.000’lerde... bir de bu olumsuzluklara dış piyasalardaki sarsıntılar eklenince her şey hayal kırıklığı elbette…
Ekonomimizin iyi olmadığını bile bile Başbakanımız, Merkez Bankası’ndaki dolarlarımızı anlatıyor da rehinde ne kadar altın var ondan söz eden yok! Söz edilmeyen bir başka şey var ki o da dış borç rekortmenliği...
Tüm bunların üzerine Türkiye Kamu-Sen’in bir araştırma raporu, işin tuzu biberi oldu. Şimdi de size bu rapordan söz edeceğim.
Türkiye Kamu-Sen'in Maliye Bakanlığı, TÜİK, OECD, Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı, DPT gibi kuruluşların resmi verilerinden yola çıkarak hazırladığı “Türkiye'nin Sosyo-Ekonomik Durumu” raporunda ülkemizin sosyal ve ekonomik durumunun geçmiş yıllarla karşılaştırmalı olarak masaya yatırıldığında her şey içler acısı!
• 2002 yılında 221 milyar dolar olan Türkiye'nin toplam borç stoku 518,6 milyar dolara ulaştı.
• Türkiye'nin borç yükü son bir yıl içerisinde 30,7 milyar dolar arttı. Bir yıllık dış ticaret açığı 72 milyar dolara dayandı.
• Türkiye, her dakika tam 57 bin 78 dolar daha borç alıyor.
• Dakikada 61 bin 263 dolar faiz ödüyor.
• Dış ticarette dakikada 136 bin 225 dolar açık veriyor.
• Bir dakikada tam 92 bin 466 dolar cari açık ortaya çıkıyor ve ekonomik olarak iflasa sürükleniyor.
2002’de yani AKP iktidarının başında 125 milyar dolar olan dış borç, ne yazık ki 2010 sonunda 282 milyar dolarla tavan yaptı. Türkiye’nin dış borç yükü, son 5 yılda da yüzde 70,9 artış göstererek, 169 milyar 872 milyon dolardan, 290 milyar 350 milyon dolara yükseldi.
Uygulanan ekonomi politikalar, sosyal hayatımızı da olumsuz etkiliyor ve ne yazık ki, güzel ülkemiz her dakika ekonomik olarak uçuruma yuvarlanıyor.
Ekonomideki bu olumsuz durum; her dakika bir kredi kartı sahibinin borç batağına düşmesine, her dakikada iki senedin protesto edilmesine, dakikada 2 çekin arkasının yazılarak karşılıksız çıkmasına, her iki dakikada 1 borçlu vatandaşın kredi kartı borcunu ödeyemeyerek icralık olmasına neden oluyor!
Oh ne alâ... Güllük gülistanlık Türkiye’niz bu mu?
Aziz milletim; her an, kaynaklarımız hızla tükeniyor. Türk milleti fakirleşirken, başkaları kolay yoldan zenginleşiyor. Sonra da bunun adına refah diyorlar! Sevsinler sizin refah içinde yüzen Türkiye’nizi... Son 10 yıldır uygulanan ekonomik politikalar yüzünden, Türkiye’nin kaynakları borçlanma, faizler, dış ticaret ve özelleştirmeler yoluyla ne yazık ki ülke dışına çıkıyor!
Şimdi de eğitimde kanayan bir yaraya parmak basalım ve atama bekleyen kıymetli bir genç kızımızdan gelen mesajı sizlerle paylaşalım.
Evet, öğretmen adaylarının isyanı var!
Mantar gibi biten üniversite sayısından siyasilerimiz övünedursun, plansız programsız açılan bölümlerden mezun olanlar diplomalı işsizler kervanındaki yerlerini alıyorlar.
Bunlardan bir bölümü de büyük umutlarla fakültelerini bitirip KPSS tezgahında kalan öğretmenlerimiz...
Bana gelen elektronik postayı tüm ilgilenenlerin dikkatine sunuyorum:
“KPSS 2011 sınavı yapılmadan 2010 şaibeli sınavıyla 60.000’e yakın atama yapılmış. 2011 KPSS sınavına giren öretmen adaylarına çok büyük haksızlık yapılmıştır. Daha önce Başbakanımız ve Bakanımız Nimet Çubukcu defalarca ağustos ayında 55.000 atama yapılacağını dile getirmişlerdir. Ancak şuan bu atamalar Haziranda yapılarak seçim yatırımı yapılmış gibi gözükmektedir. MEB ve Başbakanlık bu konuda soruları yanıtlamamakta 2011 KPSS sınavına giren öğretmen adayları resmen ve alenen aldatılmaktadır. Eğitimciler olarak meslek hakkımızı istiyoruz. Bu konuda medyanın ve muhalefetin destek vermesini bekliyoruz.”
* * *
Bu arada kutladığımız Regaib Kandili ile birlikte mübarek 3 aylara girdik. Bu mübarek günlerin İslam Âlemine ve aziz Türk milletine hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.